SİBER KOMÜNİZM, İNSANLIĞIN GELECEĞİ-M. Taş

Sovyet deneyimi, politik hatalar ve siber komünizm (1)

Bilgi ve iletişimdeki hızlı ilerlemeler sonucunda ABD’den Çin’e, Amazondan Google kadar gelişmiş ülkeler ve global şirketler, insanlardan istedikleri bilgileri alabiliyor, devasa bilgisayarlara yükleyip, bu verileri kar amacıyla kullanabiliyorlar. Bütün bu faaliyetler son yirmi yılda ivme kazanarak, hızla yaygınlaşıyor. Finans oligarşinin aşırı karı için kullandığı bu sistem, aynı zamanda siber sosyalizmin alt yapısını da oluşturuyor.

Bilimsel teknolojik devrim, liberal ekonomistlerin göklere çıkardığı, arz ve talebi düzenleyen “gizli el” diye adlandırdıkları pazarı işlevsiz kılmakta; ekonominin ihtiyaç duyduğu telefon görevini ondan daha iyi gerçekleştiren “sanal Pazara” bırakmaktadır. Siber ekonomik modeller, üretici ve tüketici davranışlarını pazardan çok daha rasyonel saptayabilmekte ve verimli kullanabilmektedir. Teknolojik ilerlemedeki dev adımlar aynı zamanda siber sosyalist planlamanın çimentosunu hazırlamaktadır.

Ancak, kapitalist üretim ilişkilerinin sınırları içinde işlev gören sibernetik programlar aşırı karı arttırıyor, gelir dağılımında derin uçurumlar açıyor; krizleri, çevresel yıkımı, savaşları ve militarizmi tetiklemekte, toplumsal değişime engel oluşturuyor. Toplumsal değişimin ileriye doğru gidişini zorlayan üretim güçlerine karşı finans oligarşi bütün gücüyle dikilmekte, anti-kapitalist devrime giden yolu tıkamaktadır.

Sovyetler ve diğer ülkeler, günlük yaşamamıza giren ve kapitalizmi gerici konumlara iten bilimsel devrimi görmeden yıkıldılar. O zamanın üretim güçleri bürokratik merkezci planlamayı dayatmıştı. Logaritmik modellerle çalışan akıllı telefon ve bilgisayar ağlarına dayanan sosyalist planlama yoktu.

Son otuz yılda, modern bilgi işlemlerinin hızlı ve rasyonel gerçekleşmesi sayesinde etkili bir sosyalist planlama sistemi mümkün hale geldi. Cockshott, 2017; Nieto, 2020; Mateo, 2020 gibi marksist yazarlar bu değişimi ilk görenler arasındaydı. Onları diğerlerinden ayıran fark, Marx’ın komünizm teorisiyle büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti ve veri işlemlerini kolaylaştıran araçlarla buluşturmalarıydı. Sibernetik sayesinde komünist düşünce plan modellerine işlenerek yaşama geçirilebileceğini gösterdiler. Siber-komünizmin, bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT’ler) aracılığıyla kapitalizmden daha ileri bir sistem olacağını, kurdukları modellere veri yükleyerek kanıtladılar.

Paul Cockshott ve Allin Cottrell, Yeni Bir Sosyalizme Doğru (1993) adlı eserlerinde, üretimin rasyonel yönetimi için yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin potansiyellerini değerlendirdiklerini belirttiler. Sovyetler Birliği’nin planlama süreçlerinin hem demokrasi hem de verimlilik açısından yetersizliğini eleştirdiler. Zamanla geliştirilip daha kapsayıcı hale getirilen bu çalışmaların temelleri üzerinde, Demokratik Ekonomi, Katılımcı Ekonomi ve Pazar Sosyalizmi gibi akımlar türedi.

Siber sosyalizmin gün ışığına çıkmaya başladığı 90’lı yıllarda, Türkiye’nin marksist solu, Sovyetlerin yıkılışının ardından gelen, moral çöküntü ve politik enkaz altındaydı. Liberalizmin politik hegemonyasının etkisi altında, siber komünizm üzerinde devam eden çalışmaları izlemekten uzaktı.

Marksist sol gruplar arasında tarihi TKP ve devamı TBKP, değişime en yakın örgütlerdi. Buna karşın, partinin ideolojik faaliyetlerinden sorumlu olan sözcüleri, yeni sosyalist düşünce arayışlarını cesaretlendirmek yerine, genel teorik formüller içeren amacı belirsiz Yenilenme Tezlerini yayınlamakla yetindiler. Ortak çabalarla yeni bir komünizm araştırma koordinasyonu veya araştırma merkezinin kurulması için inisiyatif kullanamadılar. Geçmiş sosyalist zemin üzerinde “Yasallaşma ve Birleşme” politikasında ısrar ettiler.

Bütün enerji, Komünist Partinin yasalaşması önündeki 141 ve 142 engelinin kalkması ve solda da parti, grup, yaklaşımların bir çatıda birleşmesi için harcandı. Oysa TBKP de, diğer sol grup ve partiler de, yıkılmakta olan bir devletçi sosyalizm anlayışını devam ettiriyorlardı.

İçinde geleceğe ufuk açan bazı görüşler taşıyan Yenilenme Tezlerinin, Sosyalist Birlik Partisi tarafından hasıraltı edilmesi, yeni sosyalizme yönelik her görüşün sol tarafından itibarsızlaştırılması, düşünce planındaki durgunluk, sığlık, marksist solun bugüne kadar devam eden ağır yenilgilerini ve dağınıklığını beraberinde getirdi.

Çeşitli sol parti ve platformları biraraya getiren Sosyalist Birlik Partisi (SBP) ve Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP) Sovyet modeli dışında komünist model arama gereğini duymadılar. Küçük kavgalarla yıpratılan Türkiye Sosyal Tarih Vakfı (TUSTAV), en zor koşullarda çok değerli tarih arşivini yaratmayı başardı ama Sovyetlerin devletçi sosyalist modeli ile Marksizm arasındaki farklılıkları belgeleyen çalışmaları toparlayamadı.

Vakfın Kurucularından ve tarihi TKP’nin son genel sekreterinin kamuoyunda yankı uyandıran devletçiliği reddeden açıklamaları, Marksist bir alternatife dayanmadığından, liberal sağa moral katkısı oldu. Politik mücadelede TKP kendi kendiyle çelişiyordu. TKP’ye özgürlük talebi çökmüş devletçi komünizme özgürlük demekti, toplumda yankısı saman alevi gibi yandı ve hemen söndü. Heba edilen 90’lı yıllar bize, yeni bir sosyalist anlayışın kağıda dökülmüş birkaç tezle veya bazı açıklamalarla yeşeremeyeceğini zaman, sabır, inat ve direnç gerektirdiğini öğretti.

Türkiye marksist solu gibi teorik çalışmalardan uzak duran dünyadaki Marksist-Leninist partilerin çoğu, benzer bir atalet içindeydiler. Bu partilerin sosyal demokrasiye karşı ideolojik mücadele verdiklerini hep duyarız. Aslında kendilerinin de sosyal demokrat bir kaynaktan beslendiklerini görmemezlikten gelirler. Sovyetler ’in devletçi modelinin “dönek Kautsky”nin devrimci olduğu 1902’de yazdığı, Sosyal Devrim (1902), eserde formüle edildiğini yıllar geçmesine rağmen geri dönüp düzeltme gereğini duymadılar. Elbette hataların büyüğü Sovyet liderlerinin eseriydi. Kautsky’nin görüşlerini; Lenin, Stalin, Kruşçev, Brejnev ve Gorbaçov sorgulamadan kabul etti.  Sormak biraz kaba kaçabilir ama yine de sormadan edemeyeceğim; gerçekten Marksizm’den dönen kimdi?

Dahası var. Lenin’in çok değer verdiği Stalin tarafından öldürülen Buharin’in sosyalizmde temel ihtiyaçların bedava olacağını Marx’a dayandırması korkunç bir çarpıtma olmakla kalmadı, Sovyet sisteminin komünizme doğru evrilmesi önünde koca bir duvar gibi dikildi.  Hele Stalin’in Marx’ın en temel düşüncelerinden biri olan üretim biçimini sadece üretim süreciyle sınırlı görmesi, toplumsal yaşamın tüm sosyal ve politik alanlarını kapsadığını anlayamaması, Sovyet halklarının yaşamını yöneten devlet ve toplumsal kurumları dumura uğrattı.

Görüldüğü gibi, Sovyet deneyimi tartışmaları kapanmaz. 20. yüzyıl sosyalizmini komünizme götüremeyen SSCB yıkıldı. Komünizm, bilimsel teknik devrimin 21. yüzyılda ulaştığı aşamayı bekliyordu.

Günümüzde devrimle gelen sibernetik bilgi ve kontrol sistemlerini politik ekonomiyle birleştiren sosyalist modellerin uygulanması için teknik alt yapı oluştuğuna göre, toplumsal ilerlemeyi engelleyen özel mülkiyetin, piyasanın, paranın ve nihayetinde kapitalist ekonomi sürecinin işleyişini yöneten yasaların kökten kaldırılmasını gerektirir.  Marx’ın komünizm teorisi bu aşamada yol göstericidir.

Marx, Kapital’de ve Gotha Programının Eleştirisi’nde komünizme geçişin aşamalı sürecini sunarken düşüncelerini açıklar. Birinci aşamada komünizmde meta veya para yok, özel mülk sahipleri de olmayacak. İşçilerin, yaptıkları fiziksel çalışma, emek saatine göre ödenebileceğini ve kamu hizmetleri emek geliri üzerinden alınabileceğini yazar.

Burada Marx, ilk aşamada bile paranın ortadan kaldırılacağını belirtir. Ayrıca, Buharin tarafından yanlış yorumlanan, komünist bir sistemde tüm malların ücretsiz olarak dağıtılacağı fikri Marx’a ait değildir. İhtiyaca göre dağıtım, nesnel bir ihtiyaç değerlendirmesine dayanır. Örneğin, hayat kurtaran sağlık hizmetleri ihtiyacı olanlara ücretsiz olarak sunulabilir, ancak kozmetik cerrahi bedava olamaz.

Buharin’in yazdığı metinlerle Stalin’in makalelerinden türetilen Sovyet sosyalizmiyle Marx’ın komünizm görüşleri uyuşmaz.

Sovyetlerde, sosyalizmin ilk aşamasında, mal üretiliyor ve para kullanılıyordu. Devlet-kooperatif mülkiyeti geliştirilmiş, yapılan işe ve işin durumuna göre ücretler para olarak ödeniyordu (erkek işçilere kadınlardan daha fazla ödeniyordu!). Gelir vergisi değil, satışlardan alınan dolaylı vergiler devletin ana gelirini oluşturuyordu.

Bir sonraki komünist aşamada mal üretiminin yerini takas, birçok malın serbest dağıtımı ve tam devlet mülkiyeti hedeflenmişti.

Önemli farklılıklar, Sovyetler, komünizmin ilk aşamasını daha az radikal olmasına özen göstermiş, sosyalizmin komünizmden çok daha geniş bir eğilim olduğunu ve Komünist Manifesto’da, Komünistlerin sosyalistlerden nasıl farklı olduklarını açıklayan bölümünü unutmuşlardı. Sosyalist parasal ekonominin parasal olmayan komünist ekonomiyle aynı olduğu iddiası yanlıştı.

Sovyetlerin kurduğu ekonomik sistemi ve teorik yorumlardaki hataları deşifre etmek önemlidir ama asıl olan o yıllarda üretim güçlerindeki gelişme sosyalizmin kuruluşuna elverişli değildi. Siber komünizmin soyağacını anlatırken bu düşüncemi biraz daha açmaya çalışacağım.

Not; Üç bölümden oluşuyor

Devam edecek ;

-siber komünizmin soyağacı

-Siber komünizm tartışma tezleri 

About Mehmet Tas

Check Also

Gündemden Bir Demet/Politika/M.Aydin

Fehim Taştekinftastekin@gazeteduvar.com.tr Tiyatro diyenler bu yazıyı okumasın! İran’ın saldırı koreografisini silahların yüzde kaçı hedefe ulaştı …

One comment

  1. Hasan Şükrü Dal

    Çok güzel
    Teşekkürler
    👍

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com