Otoriter rejim Sarsıldı Ama Yıkılmadı- M. Taş

Politik Hegemonya ve Erken seçim

Türkiye’deki son belediye seçimleri, İslamcı milliyetçi Cumhur İttifakı rejimine karşı laik ve ilerici muhalefetin gücünü gösterdi. Sonuçlar otoriter rejimin hegemonyasını sarstı ancak yıkamadı.

AKP, 2002’de iktidara gelmesinden bu yana ilk kez bu seçimde ikinci parti konumuna düştü.  CHP, belediye ve ilçe genel seçimlerinde oyların yüzde 35’ini, gösterdiği adaylar ise yüzde 38’ni aldı. Seçimleri kişisel dava dönüştüren Erdoğan devlet olanaklarını sonuna kadar kullanmasına rağmen ağır bir yenilgi aldı.

Buna ek olarak, Eşitlik ve Demokrasi için Halk Partisi (DEM), Kürdistan’da birinci parti olurken kayyumla elinden alınan tüm belediye başkanlıklarını geri aldı ve birkaç tane daha kazandı. AKP, İç Anadolu ve Karadeniz bölgesi ile sınırlı kaldı. Erdoğan ve partisi son 22 yılın en büyük hezimetini aldı.

Seçmendeki hoşnutsuzluğun ana nedenlerinin başında; tek adam yönetiminin neden olduğu ekonomik ve politik toplumsal kriz, yüzde 80’e varan enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığı ve emeklilerin sefaleti. Buna ek olarak, AKP iktidarının yolsuzlukları, dünya mafyasıyla ilişkileri ve İsrail ile yapılan ticaret.

Şu bir gerçek ki, CHP yönetimine seçilen genç kadronun seçmen üzerinde olumlu etkisi oldu. Partide yavaşta olsa başlatılan dönüşüm, açıklık stratejisi ve diğer partilerle kurduğu diyaloglar merkezdeki partilere oy veren seçmeni kendine çekti.

DEM ise maruz kaldığı sert baskılara rağmen Kürdistan’da çok güçlü bir seçmen tabanına sahip olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak parti iki eğilime bölünmüş durumda. Biri, Kürt kökenlerine geri dönmeyi diğeri ise Türkiye’nin ana sol partisi konumuna gelerek Kürtlerin demokratik haklarını savunmayı öneriyor. Türkiye’deki sosyalist partiler siyasi yelpazede çok az ağırlığa sahip, toplam oyları yüzde 3’e ulaşmıyor.

Politik Hegemonya ve Erken seçim

Mart yerel seçimlerinin getirdiği moral üstünlükle bazı sol yazarlar ve Yeniden Refah Partisi bir erken seçim çağrısının olumlu sonuç getirmeyebileceğini söylüyor. CHP ve diğer muhalif partiler, halk isterse erken seçim çağrısı yapabileceklerini belirterek iktidar değişikliğini talep etmemekte, temkinli bir pozisyon almaktadırlar.  Erken seçim tartışmalarına ilişkin de görüşlerini aktaran Özgür Özel, “Bu millet erken seçim isterse o gün ben de ‘erken seçim’ derim. Böyle giderse erken seçim de yakın” diye konuştu.

Siyaset bilimci, yazar Ahmet İnsel de seçim sonuçlarını değerlendirdiği makalesinde erken seçim konusunda temkinli. “Yerel seçimlerin Erdoğan’ın elinde yoğunlaşan muazzam gücü azaltmadı. Hiper başkanlık sistemi işlemeye devam ediyor ve Erdoğan liberal ve milliyetçi sağda muhalif partilerden milletvekilleri çekebilir……ekonomi politikası açısından, önümüzdeki dört yıl boyunca, enflasyonla mücadele etmek için kemer sıkma politikalarında ağır darbe alan kentsel orta sınıfları korumaya yönelebilir.” Bir erken seçimde Erdoğan’a yarayacak bu faktörler dikkate alınmalıdır diyor.

İnsel son seçimde oyların üç ayrı blokta toplandığını hatırlatarak Cumhur İttifakının “Mart 2024’te aldığı oylar hala oyların yaklaşık yüzde 47’sini temsil” ettiği gerçeğini vurguluyor. Ona karşı CHP’nin başını çektiği seçmen kitlesi yaklaşık yüzde 42 ile ikinci sırada yer alıyor. Bu nedenle CHP’nin üçüncü siyasi kutbun desteğine ihtiyacı var. Üçüncü sıradaki DEM partinin bilinçli seçmenine ek olarak sosyalist solun oylarını kazanması durumunda yüksek bir oy oranına erişebilir. Bununla birlikte, CHP’nin ulusal kanadında Kürt halkının ulusal haklarının tanınması taleplerine tepki gösteren güçlü bir otoriter ve milliyetçi akımın varlığını unutmamak gerekir.

Seçimlerin önümüze getirdiği karmaşık tablo bununla da bitmiyor. Muhalefet yerel düzeyde kazandığı moral üstünlüğü politik hegemonyaya dönüştürmesi gibi zor bir sınavla karşı karşıya. Bunun için DEM, CHP ve Sol bileşenler çekimser kalan yaklaşık altı milyon seçmeni kazanmaları, kontrol ettikleri belediyeleri pekiştirmeleri ve ateşli milliyetçi veya laik seçmeni ürkütmeyen demokratik politikaları izleyebilirlerse kazanılan sayısal ve psikolojik üstünlüğü politik hegemonyaya dönüştürebilirler.

CHP, DEM, Sol bileşenler, ve diğer muhalefet partileri parlamenter sisteme dönmeyi ve ekonomide neoliberalizme karşı emekçilerin çoğunluğunun yaşam koşullarında görünür ve sürekli maddi iyileşmeler yapabileceklerine; kararları, servet ve mülkiyeti daha fazla demokratikleştirebileceklerine dair emekçi halk kitlelerinde güven yaratabilirlerse politik hegemonyayı konsolide eder ve erken bir seçim kararını kaçınılmaz kılabilirler.

Adı geçen muhalefet partileri zenginlerin ve muktedirlerin ayrıcalıklarına ne kadar fazla saldırırlarsa iktidarı erken bir genel seçim kararına zorlayacağı kesin. Toplumun temel sorunlarının çözümünde ne kadar korkak, ürkek ve belirsiz bir şekilde davranır tek adamla uzlaşma yolları ararsa otoriter rejimi ve aşırı sağı o kadar büyütebilirler.

About Mehmet Tas

Check Also

BREZİLYA; PORTO ALEGRE’DE ANTI-FAŞIST ENTERNASYONAL KONFERANS (17-19 Mayıs)-Özet çeviri

17-19 Mayıs 2024 tarihleri arasında Porto Alegre’de düzenlenecek olan konferans birçok yönden önemlidir. Son yıllarda, …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com