Ekonomik Krizler ve Darbeler -Nevcivan Balta

Yakın Cumhuriyet Tarihi bize şunu anlatıyor.

Osmanlı’nın son yıllarında,1908-1914, iktidara gelen İttihat Terakki’nin sonunu, Almanların safında savaşa girme kararı belirlemiştir.

1918 de yenilgiyle sonlanan savaşın ve tehcirlerin sorumlusu İttihatçıların üç lideri yurt dışına kaçmıştır.  İkinci kademe kadrolar, İngilizlerin işgal ettiği İstanbul’daki saltanatın çöküşü karşısında vatanın kurtarılması düşüncesiyle Anadolu da Milli Mücadeleyi başlatmıştır.

1908-1918 yılları Anadolu coğrafyasında yazılan en karanlık tarih olmasının yanında sonuçları itibariyle de Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiştir.

Savaşta alınan mağlubiyet ve yönetsel yanlış kararlar, Anadolu topraklarını tarumar etmiş, siyasi tarih açısından bir dönemin kapanmasına yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur.

Bu yeni döneme geçiş, iki önemli siyasi merkezin, Rusya ve İngiltere’nin, etkisi sonucunda ve uluslararası bir uzlaşıyla gerçekleşmiştir.

Çalık Rusya’sının savaştaki toprak ve can kayıpları Osmanlıya kıyasla çok daha büyük olmuştur. Savaşın son yıllarında, Anadolu’nun kuzeyinde Sovyet Rusya devleti kurulurken Osmanlı hanedanı İstanbul’u işgal eden ve İtilaf devletleri adına aktif rol alan İngiltere’nin kontrolü altındadır.

Bu baskı, Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) kurucularını iki seçenekle karşı karşıya bırakmıştır. Bu seçeneklerden biri, batı yanlısı güçlerle iş birliğine öncelik verilmesi ve diğeri barışçı yoldan kapitalist ekonomik modelin kabul edilmesidir.

Sonuçta, Lozan’da ve İzmir İktisat kongresinde yapılan anlaşmalarla ekonomik sistemin yarı liberal, yarı devletçi olacağı ve vatanın misakı milli sınırları belirlenerek devletin ulusal bağımsızlığı garanti altına alınır.

1920-1946 döneminin belirgin özellikleri arasında; yeni devlet kuruculuğu, ekonomik ve toplumsal enkaz altındaki ülkenin tekrar ayağa kaldırılmasına yön veren altı ok ilkeleri ile tanımlanan inkılaplar ve bu inkılapların hayata geçirilme süreci yer alır.

Ekonomide istikrarlı bir dönem başlatılır.

Tarım ve onu destekleyen eğitim reformuyla birlikte yurt genelinde üretime geçilmiş, milli burjuvazinin gelişimine olanak tanıyan milli sanayinin temelleri atılır; şeker fabrikaları, demir çelik, kağıt üretimi, tekstilde Sümerbank ve toplu taşımada TCDD, ülkenin her köşesine ulaşan demir yolları kalkınmanın, kültürel dönüşümün ve değişimin alt yapısını oluşturur.

Nerdeyse 100 yaşına giren Cumhuriyetin ekonomik geçmişinde istikrarlı sayılabilecek 26 yılı vardır.  En büyük kırılmanın yaşandığı yıl 1946 yılıdır. Bu tarihte ilk devalüasyon (TL’nin değer kaybı) yapıldığı yıl olarak tarihe geçmiş.

Aslında bu tarih, devletçi politikalardan serbest piyasa ekonomisi ağırlıklı politikalara geçişe ve Türk siyasetinde DP döneminin başlangıcına işaret etmektedir.

7 Eylül 1946 da 1$=1.29 TL’den 2.80 TL’ye çıkmış.

18.01.1940 ta “Milli Korunma Kanunu ” çıkarılmış, bu yasa ile hükümete olağanüstü yetkiler verilmiştir. Hükümet geniş yetkilerle donatılmış; fabrikalarda üretilen mallara el koyabilme, üretim mallarının fiyatlarını saptayabilme, işçilere mecburi çalışma koşulları dayatabilen yetkilerle donatılmıştır.

Bu tarihsel süreçte, ikinci dünya savaşının etkisiyle tarımsal üretim nerdeyse durma noktasına geliyor, ihracat geriler, maden ve elektrik üretiminde bir miktar artış olur ve tarıma dayalı ekonominin krizi ilk kez devalüasyonla açığa çıker.

İkinci Ekonomik kriz 1958′ de yaşanır.

1950`ler, seçimlerde CHP’den iktidarı devralan Demokrat Parti (DP) yıllarıdır.

Ardından 1960 darbesi gelir.

1958 de alınan ekonomik istikrar kararları devalüasyonla sonuçlanır.

1$=6,22 TL üzerinden vergi alınırken ithalat da 1$=9.02 TL’den işlem görür.

Devlet denetimindeki kamu kurumları ağır darbeler alır.

Serbest piyasa ekonomisi ve Liberalleşme sonucunda ihracatta azalma, ithalatta artış yaratılır.

Tarımsal üretimde düşüş belirdiğinden kamu iktisadi teşebbüslerine sınırlama getirilir.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ürünlerine zam yapılır.

Merkez Bankası (MB) açıkları kapatılmak istenir.

Dış sermayeye ithalat yolu ile kapı açılırken dışa bağımlı ekonomik büyüme hedeflenir.

1960-1972 AP Süleyman Demirel’i yıllardır. Marshall yardımları gelir, NATO üsleri, Adana İncirlik, Gölcük Karamürsel’de Askeri eğitim üstü açılır. Bütün bunlar batılılaşma adı altında dışa ekonomik ve askeri tam bağımlılık gerçekleşmiş olur.

1974 ve 1980’lerde dünyadaki Petrol krizlerinden dolayı ekonomik bunalımlar patlak verir. Aynı zamanda iki askeri darbe tezgahlanır.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbe yıllarıdır.

Her iki krizin kökeninde uluslararası petrol fiyatlarındaki artışlardır.

1974’te dünya genelinde petrol fiyatları iki katına çıkması, büyük bir ekonomik krizin fitilini tutuşturur, O yıllarda Kıbrıs Barış Harekatı başlar, ABD ambargosu sonucunda iç piyasadaki kriz, muhalefetin yükselmesiyle beraber toplumsal ve siyasi krize dönüşür.

Petrol fiyatlarının yükselişine endeksli ekonomik krizin ikincisinde, 1980’lerde, petrol fiyatları dört kat artar. Bunun iç piyasalara yansımaları, tüketim ürünlerine zam fırtınası, yüksek enflasyonla birlikte işsizliğin hızla artması olur.

Kurun değişkenliği ve devalüasyonla sonuçlanan sabit kurdan dalgalı kura geçiş dönemleri başlar.

Aynı dönemlerde, arz talep dengesi değişir, ithalata bağlı yabancı sermaye girişi artar, düşük ihracata karşılık ithalat yükselir ve ayrıca dövizin yükselmesiyle dış borçlar katlanır ve faizlerin denetlenmesini üstlenen MB’ının açık vermesine yol açar.

Ekonomik depremin ücretliye yansımaları; ücretlerdeki reel artışların düşmesinde, vergi artışlarında, tüketim ürünlerindeki enflasyonda ve işsizlikte görülür.

Sıkı para politikalarının uygulanması politik krizleri doğurur, yönetim değişiklikleri ve otoriterleşme süreci kaçınılmaz olur. Halkın yoksullaşması kitle hareketlerini yükseltir ve gelen darbeler de artan bu yığınsal çıkışları bastırmayı amaçlar.  Siyasi iktidar değişimleri sandıkla sonuçlanmamış temsili parlamenter demokrasinin kesildiği dönemler olarak Cumhuriyet tarihine geçer.

Darbelerle ordu iktidarı ele geçirmiştir.

1946’da DP iktidarında, 1960 sonrası AP ve MC koalisyonlarında görülen sivil darbelerden farklı olarak, ordu emir komuta zincirinde 27 Mayıs 1960’ta, 12 Mart 1971’de, 12 Eylül 1980’de askeri darbeler gerçekleştirmiştir.

Askeri darbeler siyaseti her seferinde yeniden tasarlar. Ancak nükseden ekonomik krizlerin önüne geçemez.

12 Eylül 1980 darbesi sonrasında sivil iktidar dört eğilimi birleştirdiğini iddia eden ANAP ve Turgut Özal’ ı iktidara taşımıştır. İlginç olan, ordunun desteklediği partiye karşı alternatif olan ” 24 Ocak Kararlarının ” mimarı olan kişinin olmasıdır.

24 Ocak Kararları;

12 Eylül 1980 darbesine giden süreçte, Milliyetçi Cephe destekli 43. hükümeti başbakanı Süleyman Demirel’in Başbakanlık müsteşarlığına Turgut Özal ve ekibini getirmiştir.

Ama, üretimde gerilemeyi durdurmak, ekonomik istikrarsızlığı gidermek, karaborsacılığın nedenlerini ortadan kaldırmak ve kamu harcamalarını sınırlandırmaktır. Ücretlerin düşürülmesi, serbest döviz kuruna geçilmesi ve dışa açık büyüme stratejisiyle ekonomik verimliliğin artacağı düşünülmüştür.

%32 devalüasyonla günlük kur uygulamasına geçilir.

Devletin ekonomideki payı azaltılıp, tarımı destekleme alımları sınırlandırılır.

Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyonlar kaldırılır.

Dış ticaret serbestleşir ve yabancı sermaye yatırımları teşvik edilir.

Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri desteklenir.

İhracata vergi iadesi, düşük faizli kredi, imalatçı ihracatçılara ithal girdide gümrük muafiyeti getirilir.

12 Eylül darbesi, bu kararları halka rağmen, zorla uygulamak için yapılır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 1946’dan sonra en önemli ekonomik ve siyasi kırılması 12 Eylül 1980 de gerçekleşir. ANAP’lı Özal’ın ilkesi ” Benim memurum işini bilir!” sözünde somutlanan bir dönem başlar. Ancak krizler durdurulamaz.

1982 de Bankerler krizi, 1990 Körfez krizi (Özal dönemi), 5 Nisan Karalarının alındığı 1994 hiper enflasyon (Tansu Çiller ve koalisyonlar dönemi) yaşanan ekonomik krizler birbirini izler.

Kasım 2000”de başlayan ekonomik krizin, Şubat 2001’de ” Kara Çarşamba ” olarak bilinen anayasa kitapçığı fırlatan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginliğin siyasi krize dönüşmesiyle sonuçlanır. Borsalar alt üst olur ve dalgalı kura geçilir.  MB döviz açığı verir, yabancı bankalar vadesi gelmemiş kredilerini geri çeker. TL %40 devalüasyon geçirir ve devletin dış borcu 29 katrilyona yaklaşır.

Ekonomik ve siyasi krizin yarattığı Siyasi sonuç;

Ekonomik kriz ülkede yeni bir siyasi döneme geçişin kapısın açar. 2001 seçimlerinde yeni kurulan AKP tabanındaki tarikatların ve radikal İslam’ın ılımlaştırılarak iktidara taşınmasını sağlar.

AKP, birçok siyasi siyasi eğilimi kendine çekmesi başlıca nedenleri; ekonomik istikrarın sağlanması ve askeri vesayete son verme vaatleridir. Bu söyleminin geniş toplumsal kesimlerde yankı yarattığından uzun soluklu koalisyonlar iktidarlarına zemin hazırlar.

Ancak bu durum uzun sürmez. İlk ekonomik krizi 2008 -2012 küresel ekonomik krize bağlı olarak başlar.  ABD de taşınmaz malların değer kaybetmesi mali sermayenin küresel düzeyde krizini doğurur. Finans oligarşinin derin bunalımı kişisel iflasların yaşandığı bir sürece neden olur.

Bugün yaşanmakta olan ikinci kriz birincisinden farklıdır.  2018-2021 döneminde AKP’nin öncülüğünde ve Cumhur İttifakının desteği ile “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” yönetiminde döviz ve borç krizi biçiminde ortaya çıkar.

Dalgalı kur, düşük faiz ve yüksek enflasyonla birlikte artan işsizlik olarak devam eden krizin nasıl sonuçlanacağı bilinmemektedir.

“Hasta Adam ” olarak tanımlanan dış borç batağındaki Osmanlıdan dış borçları sürekli artan Cumhuriyet dönemi iktidarlarına kadar, dışa bağımlı ekonomik modeller, çapsız iktidarlar ve NATO’ya askeri bağımlılık Türkiye’yi sonu gelmeyen borç sarmalına, döviz köleliğine, otoriterliğe, derin ekonomik ve politik krizlerin karanlık labirentlerinin içine sürüklemiştir.

About Mehmet Tas

Check Also

Gündemden Bir Demet/Politika/M.Aydin

Fehim Taştekinftastekin@gazeteduvar.com.tr Tiyatro diyenler bu yazıyı okumasın! İran’ın saldırı koreografisini silahların yüzde kaçı hedefe ulaştı …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com