104 Emekli Amiralin altında imzası olan bildiri ne anlama geliyor.
3 Nisan akşamı saat 23.00 sıralarında 104 Emekli Amiralin imzası ile yayınlanan “Bildiriyi”; Hukuk bilgisi üniversite eğitimi düzeyinde, 4 Askeri Darbeyi bizzati yaşamış, birkaç post modern darbe görmüş, demokratik yaşamı “Sivil Darbelerle”sınırlandırılmış, siyaset ile çok yakından ilgili oldukça yaşam deneyimli bir yurttaş olarak bir savcı titizliği ile defalarca okuyarak suç unsuru ve “Darbe tehdidi aradım.
Söz konudu bildiride ne suç unsuru, ne de bir “Darbe tehdidi” gördüm.
Eğer bu “Bildiriyi” yayınlayan ve altında imzası olan 104 Emekli Amiral yerine 104 Emekli öğretmen, 104 Emekli Doktor, 104 Emekli Sendikacı, 104 Emekli hukukçu, 104 Emekli tapu memuru… olsaydı ve bu Bildiri gece yarısı saat: 23.00 yerine sabah saat: 9.00’da yayınlansaydı bu kadar gürültü kopmaz bu kadar tartışma yaratmaz, içeriğinde her hangi bir Darbe çağrısı olmayıp sadece Demokrasi ile yönetildiği iddia edilen bir ülkede gündeme yönelik bir eleştiri bulunan böyle bir metinden hiç kimse bir Darbe tehdidi, niyeti çıkaramazdı.
Bu Ülkede yaşanmış Askeri darbelerin toplumsal yaşamımızda yarattığı travmalar toplumun hafızasına, bilinç altına kazındığı için, içinde “Asker”geçen her içerik her daim “Darbe” çağrıştırmaktadır. Oysa söz konusu bildirinin ne içeriğinde, nede konumları itibarı ile evlerinde çizgili pijemaları, spor eşofmanları, terlikleri ile oturup, sabah akşam torunlarının kendilerine görev çıkarttığı köpeklerini çişe, kakaya çıkartarak kendilerine tahsis edilen lojmanlarında, emekli maaşları ile emeklilik yaşayan Amirallerden bir “Darbe Tehdidi” çıkarmak abes ile iştigal olur.
Tüm bunların yanında askerliğini Bahriye olarak yapmış deniz kuvvetleri mensubu bir yurttaş olarak mensubu bulunduğum Deniz Kuvvetlerinde Muazzaflık yıllarında en üst düzeyde görev yapmış yurt içi yurt dışı üst düzey eğitimlerden geçmiş, önemli ulusal, uluslararası görevlerde bulunmuş, “Kumpas” davalarında ağır bedeller ödemiş sıradanlığın çok ötesinde niteliklere sahip bu insanların en az her sıradan sivil bir yurttaş kadar Ülke gidişatına demokratik sınırlar içinde (ki yayınlanan bildiri içerik ve biçim olarak bu sınırları aşmamaktadır) müdehale hakkına sahiptir.
Bu Ülke ve bu Ülkenin yurttaşı Askeri darbeler mağdurudur. Ve bu Ülkede yaşanmış ve yaşanacak Askeri darbelerin yükü, faturası bu Ülkede yaşayan sıradan yurttaşların yaşam, demokrasi kalitesinden kesilir.
Oysa bu Ülkenin Siyasetçileri bugün siyasetin en konforlu makamlarında oturan ve bu makamların kendilerine sağladığı, tüm lüksünü, konforlu olanakları dibine kadar yaşayan siyasetçiler bugün bu konumlarını bu Ülkede yaşanmış ve özellikle Ülkemizde bugünkü Siyasi iklimin alt yapısını oluşturan en derin en sistemli darbesi 12 Eylül 1980 Darbesine borçludur.
Bugün ve 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra bu Ülkede Siyaset yapan Siyasetin kendilerine yarattığı konfordan yaralanan tüm siyasetçiler bu konumlarını 12 Eylül 1980 Darbesinin yarattığı Siyasi İklime borçludur Ve halen 12 Eylül 1980 Askeri darbesinin yarattığı siyasi iklimin etinden, sütünden, kılından, tüyünden sonuna kadar, nasiplenmektedirler.
Altını tekrar tekrar kalın kalın çizmeliyim ki bugün ve 40 yıldır Ülkemizin kaderimi çizen siyasi iklim
12 Eylül 1980 Askeri darbesinin eseri ve sonucudur. Bunun yazılı belgesi, kanıtı ise;
Ve halen ana omurgası ile yürürlükte olan 1982 “12 Eylül Askeri Darbe” Anayasasıdır.
Bazı Darbelerde bazı Siyasi yapılanmalardan dolayı “Allahın Lütfu” niteliği taşıması özelliği ile “manidardır.” 15 Temmuz gibi…
Yukarıda sıraladığım tüm gerekçeler ve yaşanmışlıklar sonucu bu Ülkedeki Askeri Darbelerin en derin mağduru olan “Sıradan Yurttaşlar” olarak herhangi bir Askeri Darbe girişimi, çağrısı hatta imasına bile en büyük tepkiyi verme hakkı biz sıradan yurttaşlarda olmalıdır diye düşünmekteyim.
Ancak ben böylesi çok doğal bir hakkın sahibiyken gündemdeki 104 Emekli Amiralin imzasını taşıyan bildirinin içeriğinde ve niyetinde herhangi bir Darbe kokusu almadım. Olsa olsa bugün Ülkenin her kesiminden olduğu gibi AKP iktidarının tutarsız, çelişkili, haksız, hukuksuz, ayrımcı, adaletsiz, antidemokratik yönetimine karşı demokratik yaşamın gereği yükselen eleştirilerin bir tezahürüdür.
Bu nitelikli bir bildiri için kadar gürültü çıkarmaya gerek olmadığını düşünmekteyim.
Osman Naci
5 Nisan 2021
Kozyatağı/ Kadıköy