Hüsnü Arkan’ın yeni romanı “Nasreddin” Sia Kitap tarafından yayıma hazırlandı. Kitap 3 Eylül Perşembe günü kitapçılarda olacak.
Hüsnü Arkan bu romanında Hâce Nasreddin’i yaygın bir şekilde kullanılan gülmece ustası rolünden sıyırıp, yaşadığı dönemdeki Akşar (Akşehir) toplumunun kanaat önderi, akil adamı olduğu tezini işliyor:
“Nasreddin Nusrat’ım,” dedi. “Pek namım yoktur amma Akşar’ın mektep hocalarındanım.”
İki atlı yeniden geri çekildiler. Hâce tercüman olduğu anlaşılan atlı ve atının üstünde bir kaya gibi duran, yüksekten dikkatle kendisini izleyen, bakışları, yüzü hiçbir şey anlatmayan ablak yüzlü adamla yalnız kaldı. Adamın atı da kımıldamıyordu. Tercüman bir süre Hâce’nin çevresinde döndü.
“Bu adamı tanırsın?” dedi.
Az önce kem küm eden heybetliyi gösteriyordu.
“Hak biliyor ya tanımam,” dedi Hâce.
“Tebriz divanının âlimlerindendir, Sivas’ın, Kayseri’nin ve de Konya’nın murakıplarındandır. İmdi tanıdın mı?”
“Tanımadım, adı var mıdır?”
“Modon Guba’dır.”
“Hak biliyor ya, imdi tanıdım.”
Sonrasında aralarında şunları konuştular.
“Mektepte neyin hocalığını edersin?“ dedi Modon Guba.
Tercüman çevirmeye yeltendi.
“Biraz Farısî anlarım,” dedi Hâce. “Eskiden kelam da belletirdim ama şimdi küçüklere elifbadır,” diye yanıtladı. “Bir vakit kadılığım da vardır ya gölgeliktir. Akşar’da iş ehli kalmadıkça her iş bana düşer. Hâceliğim de yoktur ama ahali böyle yakıştırmıştır; namım oradan gelir.”
“Âlâ! Sizin burda cana kıymaya ne biçerler?”
“Hâline göre biçerler. Ekseri ip biçerlerse de kıyanına göre değişir; beyler kıydıysa salt kıyılana tuman-ı beyza biçerler.”
“Hoş adamsın, korku bilmezsin? Bu yaşa bu tatlı dilinle gelmedin herhalde.”
“Korku bilirim. Allah’tan da, avrattan da korkarım. Eh, Subaşı’ndan da korkarım ama en ki en eçhelden korkarım.”
“Benden emin misin ki bu biçim konuşursun?”
“Hâşâ, senden de korkarım. Elime belime söz gelmesin ya bazı vakit dilime mukayyet olamam. Allah affetsin, dilimden de korkarım.”