Selahattin Demirtaş’ın yargılaması meydanlarda yapılıyor…
“Nasıl yaşayacağına karar vermek” insanın temel seçimidir. Güçlüye sığınıp teslim olmak mı?
Kendi gücüyle özgürlükle, adaletle, yapıcılıkla yaşamak mı? Sonunda kim mi kazanır?
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/erdal-atabek/korkunun-ofkesi-bilincin-ofkesi-1810384
Yukarıdaki yazım beş yıl önce 16 Aralık 2016’da bu köşede çıktı. Abdi İpekçi, Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni 42 yıl önce, 1 Şubat 1979’da korkunç bir suikast sonucu hayatını kaybetti. Bu toprakların en önde gelen gazetecilerindendi.
https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/abdi-ipekci-ve-abdi-bey-gazeteciligi,29688
Onlar hâlâ Sosyal Demokrasi’nin etkisindeyken, özellikle faşizme karşı, safların sıklaştırılması gündemdeyken, SD partileri, birlikte mücadele etmenin yollarını aramak, araçlarını yaratmak yerine, “III. Dönem”de (1928-35) olduğu gibi sosyal faşist ilan etmek ya da yok saymak antifaşist güçlerin birlik olasılıklarını sabote ediyor, faşizmin değirmenine su taşıyor.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ergin-yildizoglu/buyuk-yenilenme-ve-sosyal-demokrasi-1810404
Sovyetler Birliği’ne yapılan espiyonaj-dezenformasyon faaliyetleri bugün Uygurlar üzerinden Çin’e yapılmıyor mu? Ne zaman Çin büyük dünya devi oldu. Ne zaman Çin 69 ülkeyi etkileyen İpek Yolu Ekonomik Kuşağı projesini hayata geçirdi. Projenin strateji noktasındaki Uygurlar/Doğu Türkistan son beş yılda dünya gündemine geldi. Çin’de resmen tanınan 56 etnik grup var. Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik, Tatar… Niye sadece Uygurlara zulüm yapılsın? İnsan düşünmeden edemiyor: Soğuk savaş dönemindeki CİA’nın esir Türkler aldatmacası akla geliyor.
https://odatv4.com/akseneri-aglatan-kadin-29012138.html
Kamusal genişlik, bireysel zenginlik ve özgünlüğü ile siyaset, yönetim ve kültür dünyamıza benzersiz bir esin ve verim kaynağı olabilmiş Cahit Kayra’yı ülkemizin yetiştirdiği çok değerli bir yurttaşı olarak uğurlamak ve anmak, sanırım hem en kapsayıcı hem de ona en yakışan olacak.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/cahit-kayra-da-gitti-ferruh-tunc-1810427
Onun “Yetişmesinde devletçilik ve milliyetçilik” çok büyük rol oynamış, solu öğrenmek için kırk yaşını geçmesi gerekmişti.O tarihlere Kadıköy bulunan Hatay Meyhanesi’nde, Cemal Süreya, Mehmet Kemal, Arif Damar, Edip Cansever, Cihat Burak, Behzat Ay ile paylaştığı masada 1983’te Bodrum Üzerine Çeşitlemeler kitabının ilk tohumları atıldı.
https://mulkiyehaber.net/cahit-kayranin-ardindan/
Yüz yıl sonra Mustafa Suphi’nin katlini konuşuyoruz…
https://www.youtube.com/watch?v=PHcJDfRJT-k&feature=share
Ahmet Kardam, TKP tarihinde sadece politik değil düşünsel açıdan da kadri bilinmemiş bir şahsiyet olarak anıyor Mustafa Suphi’yi. Mustafa Suphi Giresun doğumludur – yerlisi değil, memur çocuğu. Ömrünün yaklaşık on yılını İstanbul’da geçirmiş. Öldüğü, katledildiği yer, Trabzon açıkları. Gün olur devran döner, belki bir yerlerde bir “küçe”ye adı konur.
https://mulkiyehaber.net/mustafa-suphi/
Bugün “ağ, bağlantı, çevrim, çevrimiçi, çıktı, donanım, erişim, geribildirim, girdi, imleç, kullanıcı, sığa, sürüm, tarayıcı, veri, yazıcı, yazılım, yonga” gibi öz Türkçe bilişim terimleri türetilmiş ve yaygın biçimde kullanılıyorsa bunu Türkçe sevdalısı değerli bilim insanlarımızın emeğine borçluyuz.
https://www.birgun.net/haber/internet-mi-internet-mi-332554
Yine Marksizm’de kendi insan doğası tasarımından hareketle bilim eğitimine, teknik eğitime önem vermiş; iş ve teknik eğitimini ön plana çıkarmış ve öğrencilere dayanışmacı ve özgeci bir ahlak kazandırmayı amaç edinmiştir. Tüm bunlar Marksizm’in insan doğası tasarımına yeni insanı üreten, insanın kendisini emeği yoluyla gerçekleştiren bir varlık olarak görmesine dayanır.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/sahin-aybek/ontolojisiz-egitim-felsefemiz-1810418
Gözlerim niçin mi susuyor? Çünkü “severim fırtınanın her türlüsünü” demiştir Hasan Hüseyin Korkmazgil ve şairin Filizkıran Fırtınası adlı şiiri “sapsarı karanlıkta yerler bahar ölüsü” diye bitmiştir…
https://www.birgun.net/haber/sapsari-karanlikta-yerler-bahar-olusu-332537
“Kürşat Bey” ailesinin de desteğiyle yaşamını değiştirdi. Türkiye’yi terk etti, Kanada’ya yerleşti, sivil pilotluk yaptı. “İnsan ne zaman ölür? Denir ki unutulduğu gün ölür. Nice insan var ki yaşarken ölü, nice ölenler vardır ki öldükten sonra diri. Zeki Müren adının, nice eserlere konu olacağı düşüncesiyle, onun öldükten sonra da yaşayanlardan olacağına inancım tamdır.”
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/gecen-hafta-aldigim-olum-haberi-1810382
Belki M. H. Doğan’ın asıl engelleyicisi ekonomiktir. Yazdığı eleştirilerin karşılığını alabilse, geçimini sağlayabilse o kadar çok çeviri yapmayacak ya da başka işlere zaman ayırmayacak ve çok daha fazla sistematik incelemeler yapabilecek, eleştiriler yazabilecekti. Bu toplum ne yazık ki Mehmet H.Doğan’dan da Fethi Naci’den de gerektiği kadar yararlanamamıştır. Benzer durum olası ki Selahattin Hilav için de geçerlidir.
https://klarosyayinlari.com/blog/2949/turk-siiri-ve-elestiri
Hava Kuvvetlerinde pilottu (1951-57); uçmayı sevdiği gibi seviyordu şiiri. Ama şiir daha da kıskançtı, “uçuştan ayırdı” Mehmet H. Doğan’ı ve ondan tüm ilgisini, bütün zamanını, tüm zihin gücünü istedi.
O kadar da umutsuz sayılamayız, Tanpınar ve Ataç vardı ülkede şükür. Dağlarca söylüyordu: “Sözü genç arkadaşlara da duyurmak istiyorsam açık söyleyeyim: kendimizden önce yazılanların hepsini okumadan yeni bir dize yazamazsınız. Hepsi bu!”
https://t24.com.tr/k24/yazi/siirin-birikimli-bahcivani-mehmet-h-dogan,557
Nobel’e aday gösterilen komünist: Gündoğan Doğan Görsev, Harp Okulu öğrencisi (1950). Askeri okuldan beri okudukları, yaşadıkları, gördükleri onun Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile tanışmasına neden oldu. Hem de en zorlu yıllarda. TKP’ye yönelik 26 Ekim 1951’de başlayan “büyük tevkifat” günlerinde Ankara’da partiye kaydoldu.
Babanın sınıfsal bilinci ve devrimci pratiği, şairde emek bilincinin oluşmasının temelini oluşturur. “thko davası/141-142/ege bölgesini/ıslık gibi dolaşan hayalet/kod adı: şevket/yaşasın tito ve hoş i minh” dizelerinin devamında okura da babanın politik kimliği ifşa edilerek onun sempatizan veya romantik devrimcilerden olmadığı bildirilmek istenir şair tarafından. Şair de bir baba mirası gibi sınıfsal bilincini hem hayatına hem de bu kitabın içine taşıyor.
https://t24.com.tr/k24/kitap/babam-beni-niye-oldurdu,437
https://demokrasibirlikdayanisma.com/category/turkiye/
https://demokrasibirlikdayanisma.com/category/sol-marksizm/
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
TÜSTAV Komintern Arşivi Web Sitemizde!
https://www.tustav.org/2021/01/28/komintern-arsivi-web-sitemizde/
Attachments area
Preview YouTube video Artı Tv Canlı Yayın HD
Artı Tv Canlı Yayın HD