Felsefe ve Bilimindeki Gelişmeler
Felsefe ve bilimin organik bağı tarihsel kökenlidir. Bu tarihsel kökler yazının bulunduğu antik çağlarda başlar.
Bilinen insanlık tarihinin İlk çağlarındaki medeniyet düzeyi mağara duvarlarına çizilen figürlerin incelenmesiyle anlaşılıyor. O zaman kesitinde insanlığın günlük yaşamı toplumsal yaşayış biçimi kültürü öğretilerinin ne olduğu en ince ayrıntılarına kadar figürlerle, duvarlara resimler çizilmiştir. Bu figürlerle anlatım tekniklerinden uzun zaman sonra yazıya geçilmiş.
Yazı öncesi figürlerden en popüler olanı MISIR hiyeroglifi, Anadolu’nun topraklarında bulunan Göbekli tepe kalıntıları ETİ, HİTİT medeniyetleri, Mezopotamya bölgesinden ASUR BABİL medeniyetlerindeki yazıtlardır. İnsanlığın Kuzey Afrika topraklarında ortaya çıktığı ayak izlerinin takibinde Arap yarımadasının üst kısmından Mezopotamya ya oradan da bugünkü Ortadoğu coğrafyasına ve Anadolu’ya geçtiği anlaşılıyor.
Bu yürüyüş rotasındaki insanlık yolculuğu yüzyıllarca sürmüş.
Tüm bilgilere tarihsel kalıntılardan, fosilleşmiş ayak izlerinden, canlı kalıntısı taşıyan fosil örneklerden, anıt mezarlardaki çizimlerden, mezarlara gömülen özel eşyalar üzerinde yapılan arkeolojik incelemelerden ulaşılıyor.
Kişilerin eşyalarıyla gömülmesi, antik çağlarda ölümden sonra tekrar dünya ya gelecekleri düşüncesinden kaynaklanıyordu. Bu nedenle krallar kraliçeler en sevdikleri en çok gereksinim duydukları güçlerini simgeleyen aksesuarlar veya silahlarla gömülmüş.
Bu çalışmalar tümüyle arkeolojinin konusu olsa da diğer bilimler açısından o günün kültürünü, bilimsel gelişmişlik düzeyini, toplumsal yaşamı, yönetim şekliyle ilgili önemli bilgiler taşıyor, bu bilgileri bugüne kadar aktarıyor.
İnsanlığın ilkel kabilelerden yerleşik yaşama geçiş, yazıdan yazılı eserler üretmeye duvar yazılarından kütüphanelere, papirüslerdeki eserlerden normal kağıt kitap metinlere geçiş olduğu anlaşılıyor. Bu metinler sanatsal olabildiği gibi dini ve yönetim ilke ve prensiplerini kapsıyor, bilim ve düşünce boyutunda bilgi aktarımını sağlıyor. Sözlü tarih aktarımından yazılı tarih aktarımının daha etkili bir iletişim aracı olduğunu görüyoruz. Ortadoğu da ilk kütüphaneler gelişmiş kentlere kurulmuş.
İskenderiye kütüphanesi bilimin ve medeniyetin geliştiği toplumsal yaşamın ilkel topluluklardan sitelere kentleşmeye dönüşümün etkisiyle kurulmuş ilk örnek kütüphaneydi. Savaşlar nedeniyle yakılıp yıkılmalarına rağmen bugüne taşınmış eserler bilime kaynaklık ediyor. Yerleşik yaşama geçiş, kentlileşme medenileşme bilim sanat felsefe de aynı paralelde gelişme göstermiş.
Ortadoğulu filozoflar matematikçiler gözlemsel fizikçiler astronomi bilimine ilgi duyan bilim insanlarında artış sağlamış. Matematikte sayılarla işlemi şekillerle ifade geometriyi geliştirmiş. Tüm bunlar bilginin sözel ve gözlemsel aktarımlarla ve bulguların çizilerek anlatımın öncelikli geliştiğini anlatır.
MÖ ortaya çıkan Öklid geometrisi bugün de iki boyutlu ve üç boyutlu gelişmiş haliyle kullanılıyor. Uzay geometrisine modelleme için kaynaklık ediyor.
Roma ve Antik Yunanda felsefe ve bilimindeki öğretilerin aktarımı Antik site topluluklarında ilkel düzeyde öğretmen öğrenci, usta çırak ilişkisinden okullaşmaya dönüşmüş. İlk öncüleri Sokrates Platon ve onun devamında sürdürülen antik roma, Yunan okullarıdır. Bu süreçler de bilgi ve algıya bağlı inanç gelişmiş, doğa olaylarını açıklamada kullanılan yöntem düşünce ve çizimle aktarım ağırlıklıdır.
Gözlemsel verilerle, güneşin doğuşu batışı, gece gökyüzünde ortaya çıkan parlak yıldızların gözlemsel incelenmesi, gökyüzünüzde en parlak konumda ışık kaynakları ayın hareketlerinin gözlemlenmesi aletsiz deneysiz bilimin gelişmesine yol açmıştır. Doğruluğu kanıtlanamayan düşünce sistemi Felsefe ağırlıklı bilimsel çalışmalardır.
Günlük Yaşamda insanların etkilendikleri doğa olaylarını açıklama isteği, yağmurlar fırtınalar denizlerin nehirlerin yükselmesi hep ilahi algıları geliştirmiş. Yeryüzü tanrıları Antik Yunanda doğa olaylarına sebep olarak düşünülmüş. Tanrılar tanrısı Zeus, savaş tanrısı Mars, aşk güzellik tanrısı Venüs, Afrodit denizler tanrısı Poseydon gibi ……birçok tanrı tanımlaması yapılmış.
Doğa olaylarını kontrol etmeleri için Zeus a, Atina ya, Venüse, Artemis e sunaklarda adaklar adamışlar.
Bu gelenek daha sonra tanrısal güç kaynağı olarak algılanan krallar kraliçeler için yapılmış. Dönüşerek korunmuş günümüze kadar tek tanrılı dinlere yansıyarak adet ve tapınma biçimi olarak bugüne aktarılmış.
Güneşin doğuşu batışı izlenerek zaman kavramı ortaya çıkmış. Saat, gün, ay, yıl kavramını matematikle ifade ederek takvimler oluşturulmuş.
Ayın evrelerini incelemişler, güneş ve yıldızlar Tanrı kavramını gök yüzüne yöneltilmiş, gök cisimlerinin insan yaşamını etkilediğini düşünerek gök cisimlerini güneşi ayı tanrı sallaştırmışlar.
Gökyüzündeki takım yıldızlarına bakarak yanlış bir kanıya kapılmışlar yaşamlarını etkilediğini düşünerek kader okuma gibi yöntemler kullanılmış ve Astroloji gelişmiştir.
Bu çalışmalardan gök cisimlerini evreni bilimsel yöntemlerle inceleyen en eski bilim fizik biliminde kaynaklık eden Astronomi ortaya çıkmış. Kum zeminde kullanılan bir çubuğun gölgesini izlemek en ilkel saattir. Kutup yıldızı bilinen ilk pusuladır.
Gözlemsel olarak denizde yaklaşan geminin önce dumanın sonra bacasının ve nihayetinde gövdesinin görünmesi dünyanın bir tepsi gibi düz olduğu veya bir öküzün boynuzunda olduğu gibi inançların terk edilerek dünyanın küre şeklinde olduğu ve ışık kaynağının güneşe nispeten gece ışık kaynağı ayın en yakın gök cisimleri olduğu anlaşılmış ve tanrı arayışı göğe yönelmiş.
Dünya ya yakınlıkları nedeniyle göze çarpan Yakın gök cisimlerine yönelmiş ilkel bakış açısıyla gökle yer arasında tanrısal güç ilişkisi kurulmuş tüm çizimler duvar resimleri bu düşünceyi yansıtıyor.
Geometrinin gelişmesi anıtsal mezarlar, toplantı yerleri agoraların yapılması, inşaat mimarinin ilkel ve görkemli örneklerinin yapımını sağlamış.
Bugün hala ayakta duran eserleridir.
Hala incelendiğinde hayranlık uyandıran piramitler, anıtsal roma tapınakları, saraylar zeka bilim ve geometri nin fiziğin mimaride kullanımının örnekleri ile dolu ve bu örnekler bilimin mimari üzerindeki etkilerini yansıtıyor.
Bugün bu anıtsal eserlerden korunabilenler yazılı eserler kadar önemli insanlık tarihine ışık tutan baş yapıtlarıdır.
Piramitlerdeki eğim oluşturularak yük taşınması çok sayıda köle işçi insanın çalıştığı anlaşılıyor.
Buradaki prensip büyük yüklerin çok yüksek rakımlara çıkarılmasında geliştirilen düşünce bilimin ilk işaretlerini oluşturuyor.
Antik yunanın en önemli bilim insanı Arşimet in dediği gibi ” Bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım! ” ifadesinde destek noktası değiştirilen bir düz kalasla büyük yükleri küçük kuvvetlerle kaldırmak mümkün anlayışı mimaride denenmiştir.
Antik çağda insanlar bunu yaşamın içinde edindikleri deneyimlerle elde etmişler.
Geometri ve matematik biliminin gelişimi geometrik şekiller üçgen daire kare dikdörtgen doğada görüş alanına göre perspektife bağlı şekiller oluşturulmuş.
Üçgenler üzerindeki iç dış açıların hesabında gelişen matematik, kenarlarının birbiri ile ilişkisini bulan geliştiren Öklid Pisagor Tales ilk matematikçilerdir.
Öklid geometrisinin iki boyutlu ve üç boyutlu uzay mekan kavramlarını geliştirmiştir
Dairenin dikdörtgenin karenin çevresinin alanının hesabı ekip biçen tarlasının boyutları anlamak isteyen insanın basit hesaplarından türemiştir.
Günlük yaşamın pratiğinde medeniyet bilimin gelişmesi ile paralel ilerlemiş.
Göçebe yaşamla başlayan insanlık suyun olduğu nehir deniz göl kenarlarına ilkel aşiretler siteler kurarak yerleşti. Bu topluluklar zamanla gelişmiş kentler krallıklar imparatorluklar kurdu.
Bilimin ortaya çıkışının antik çağda başladığı en büyük gelişmenin antik Yunan ve Roma da olduğu biliniyor.
Büyük bilimsel gelişmeler orta çağda Rönesans öncesinde yaşanmış toplumları sanatın bilimin hızla gelişmesiyle değiştirerek dönüştürmüştür.
Birçok bilimsel deney merakla ve yaşamın gereklilikleriyle topluluklar içinde olaylara farklı gözle bakan bilim insanlarının çabası ve ısrarının ürünleridir.
Arşimet in suyun kaldırma kuvvetini bulmasını anlatan esprili hikaye bilinir.
Bu hikayede bir maddenin rivayete göre kralın tacının som altından yapılıp yapılmadığı üzerine düşünürken hamamda hamam tasının suyun içinde taşırdığı suyun hacmi ile orantılı olduğu fikrini keşfetmesi ve hamamdan
” Buldum buldum!” diyerek sokağa fırlaması anlatılan ironik öyküler bir bakıma ilk deneysel keşiflerdir.
Bu yöntem geliştirilerek gemilerin sudaki hareket prensiplerine yansımış ve yapımda kullanılan ilk ilkel deneysel bulgulardır.
Havanın sıcaklığının ölçümünde kullanılan termometreler, yükseklikle değişen hava basınç ölçerler ilk ilkel deneysel aletlerdir.
Termometre eş zamanlı Celcius Fahrenhayt Kelvin gibi birçok farklı bilim insanlarının aynı süreçteki aynı yöntemlerle yapmış olduğu keşiflerdir
Düzenekler basit bir cam boru içinde yoğunluğu yüksek civanın alçalıp yükselmesi prensibine dayanan aletler bugüne kadar kullanılmış.
Aynı şekilde kaldıraçlar basit makinalar tarımın gelişmesi ile gelişmiş kol gücünün kullanımında küçük kuvvetlerle büyük yük taşıma prensibine dayanır.
Orta çağda Eğitim bireysel olarak uygulanır ve birçok disiplini birlikte verirdi.
Öne çıkan bilim insanları hem felsefe hem temel bilimler öğrenir özel eğitim sürecinden akademilere okullara, bireysel eğitimden toplu eğitime geçiş bu kişilerin öncülüğünde kurdukları okullarda gelişmiş.
Dönemin filozofları kurdukları okullarda kendi anlayışında geleneği sürdürecek eğitimci akademisyen bilim insanları yetiştirmiş.
Aristo ve platon okulları gibi filozofun adıyla anılan okullar tarihsel süreçte eğitimin bilimin sanatın merkezi olmuş.
Demokrasinin ilk örnekleri antik Yunan sitelerinde toplumun yararına bireylerin yeteneklerinden maksimum yararlanmak için bireylere verilecek eğitim planlanmış ve dersler ve kişiler eğitim verilmek üzere sınıflandırılmış. Her ne kadar kölelerde üretim aracı olarak düşünülse de özgür insan dedikleri topluluk içinde o güne özgü ilk demokrasi uygulamasına rastlıyoruz
Sokrates le başlayan Platon okulunda asker yönetici zanaatkar tarım el işleri usta çırak ilişkisinde aktarılmış, hangi derslerin kimlere verilmesi gerektiği üzerine eğitim disiplini gelişmiştir.
Bu disiplinlerden felsefe geometri matematik diyalektik dersleri eğitim aracı olarak ilk kullanılan derslerdir.
Orta çağda bilimin gelişiminde öncülük eden akademiler toplumsal gelişmeyi ve sanatı edebiyatı da aynı oranda geliştirmiştir.
Önemli edebi eserler, sanat eserleri, bilimsel buluşlar, görkemli binalar yapan mimari ve mühendislik gelişmiş ve eş zamanlı olarak gelişen bilim sanat teknoloji sanayileşmeye kaynaklık etmiştir. Leonardo da vinci, Micallengelo gibi dâhiler ortaya çıkmış sanat bilim eserlerinde artış sağlanmış
Bu hızlı gelişmeler toplumun yönetim olaraktan değişimine yol açan düşüncelerin gelişimine neden olmuş Rönesans’ın temellerini atmıştır.
Feodal toplum anlayışı aristokratik hiyerarşiyi eğitiminde bilimdeki yetkinin bir avuç elitin elinde olmuş toplumun geri kalanı eğitimsizdir. Aristokrasi kendi kadrolarını yetiştirmek üzere insan gücünü kullanmak istemiş.
Ancak eğitilen insanın kültürel değişimi toplumsal koşulları zorlamış bu da yeni düşünsel akımların ortaya çıkışına neden olmuştur.
Orta çağda elektriğin keşfi maden kaynaklarının bulunmasıyla enerji kaynakları artmış, basit makinalardan kompleks makinaların icadına geçilmiş.
Buharla ve elektrikle çalışan makinelerin keşfini sağlamıştır.
Kitle iletişiminde telgrafın bulunuşu yakın çağda telefonun bulunması radyodan televizyonun keşfine giden iletişim deki gelişme bugün dünyayı bir ağ gibi saran internete giden sürece orta çağın sonlarına doğru hızla gelişen bilimsel buluşlar kaynaklık etmiş.
Deniz ulaşımında gemiler, trenlerle kara ulaşımı, tekerleğin icadı ile taşıtlar, hava ulaşımının ilk keşifleri balonlardan uçağa giden sanayileşme ve endüstrileşme sürecinde teknoloji uzay teknolojisini geliştirmiş.
Petrolün bulunması enerji kaynağı olarak kullanımda bugün hala temel enerji kaynağıdır. Bugün endüstrileşme ile toplumsal yaşamda dönüşüm enerji kaynaklarının çeşitlenmesi tükenen kaynaklar yerine yeni doğal gaz gibi hidrojen enerjisi rüzgar güneş enerjisi ve nükleer enerji üretimiyle çeşitlilik artmış.
Bu süreçte katı din kuralları bilim insanlarını din öğretilerine karşı çıkan insanlar olarak algılanmasına yargılanıp, ağır cezalara çarptırılmışlar.
Dünyanın yuvarlak olduğunun ifade edilmesi suç unsuru olduğu için Galileo meşhur engizisyonda yargılanmış, Ev hapsiyle cezalandırılmış.
Gezegenlerin keşfine kadar dünyanın evrenin merkezinde olduğu inancı hakimdir.
Bu düşüncenin yerine güneş merkezli gezegenlerin güneş etrafında döndüğü sistemin kabulü Kantın yeni diyalektik evren modelini tanımlamasıyla metafizik idealizmden pozitivizme deneyci felsefeye geçiş sağlanmış.
Kopernik ve Keplerin gezegenlerle ilgili modelleme ve hesaplamaları buna kaynaklık etmiştir.
Fizik optikte gelişmeler ilkel dürbünden merceklerden teleskoba mikroskoba icatlarla deneysel aletler gelişmiş, gözlemler bu aletlerle yapılarak yakın evren ve maddenin iç yapısını incelemek daha detaylı yapılmış.
Bugün oldukça olağan ve basit bilgiler olarak görülen bu düşünce ve öğretilerin gelişmesi uzun yıllar alan çalışmaların deneylerin bir kısmında tesadüfler sonucu ortaya çıkmıştır.
Bilimde modellemeler oldukça önemlidir.
Bir kavrayışın ifade edilmesi için semboller ve formülsel ifadelere başvurulur. Buda teorinin doğrulanması için Matematik diline ihtiyaç ortaya çıkar.
Gezegenlerin keşfinden sonra Kopernik ve Galileo’nun çalışmalarının devamında kütlesel çekim kuvvetini tanımlayan Newton un başına düşen elma hikayesinde olduğu gibi yer çekiminin keşfi her kütlenin birbirini çektiği fikrini geliştirdi.
Maddeler birbirlerini kütlelerinin çarpımı ile orantılı aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak çeker ifadesiyle Kütle çekim Kuvvetinin matematik formülü oluşmuş bir de başına gelen katsayı ile formüle edilmiş.
Hala yakın evren için dünyamız ve güneş sistemi için geçerli çekim yasasıdır.
Bu ifade en küçük kütlenin daha az büyük kütlenin daha çok çekim uyguladığını kütleler arası mesafenin arttıkça çekimin azaldığı azaldıkça arttığını anlatır.
Bu çekim yasası dünya ve üzerindeki tüm kütlelere ve kütlelerin birbirine güneşin gezegenlere gezegenlerin uydularına uyguladığı çekimi ifade eder. Bu çekim nedeniyle gezegenler ve uydular eliptik yörüngelerde döner
Bizlerin ve tüm cisimlerin küresel cisim olan dünya üzerinde ayaklarımızın üstünde duruşumuzu yer çekimi kuvveti açıklar.
Etrafımızdaki gök kubbenin atmosferin uçup gitmemesi yükseldikçe ağırlığımızın azalması gibi basit bilgilerin kaynağı yerçekimidir.
Bu yasa elektriğin keşfiyle elektrik yüklü cisimleri birbirine uyguladığı elektriksel kuvvet modelinde de uygulanmıştır.
Kütlesel çekimden farklı olarak iki farklı elektriksel yük olacağından çekme ve itme kuvveti şeklinde tanımlanmıştır.
Uzaklığın karesi ile ters orantılı yüklerin çarpımı ile doğru orantılı olarak değiştiği ifadesi kütlesel çekim kuvveti ile benzer modellemedir
Newton Fiziği Klasik Mekanik sonuç olarak dört kuvvetten bahseder.
Bu kuvvetlerde bugün tek kuvvete dönüştürme çabası vardır.
Kütlesel Çekim Kuvveti
Elektriksel Çekme itme kuvveti
Atom çekirdeği içindeki parçacıklar arası kuvvetler
Nükleer bozulmayı çekirdek içindeki parçacıkları oluşturan kuarkları bir arada tutan güçlü -zayıf nükleer kuvvetleri açıklar.
Bu kuvvetler bütün fizik yasalarının temelidir.
Mantık olarak her biri benzer modellemeler içerir.
Maddenin dışından içine yolculuk makro boyuttan mikro boyuta geçiş makro boyuttaki cisimlerden mikro boyuttaki parçacıklara maddenin iç yapısını anlamak tarif etmek anlatmak bilim insanlarının önemli buluşları deneyleri sonucunda olmuştur.
Bu buluşlara kayıtsız kalamayan düşünce sistemleri Felsefe içinde dallanan yeni düşünce akımlarının ortaya çıkışını sağlamış. Günün inanışlarını kökten etkileyerek yeni bakış açısı ve yorumlara giden sürece öncülük etmiştir.
Durağan statik bir evren anlayışından hareketli değişen uzay zaman mekan kavramına ve üç boyuttan dördüncü boyut zaman faktörünün ortaya çıkışına 1900 lü yıllarda yirminci yüzyılda ulaşıldı.
Bilimsel gelişmeler bilimi sanatı ve Felsefeyi köklü bir şekilde değiştirdi.
Makro boyutta uzay boyutunda Astronomiyi geliştirdi bugün dev teleskoplar uzayın derinliklerini inceliyor.
Mikro boyutta maddenin incelenmesi mikroskoplarla canlı organizmanın hücre yapısı incelendi. Bugün çok önemli bir bilim dalı olan Genetik Bilimi doğdu.
Atomun iç yapısının keşfini sağlayan deneysel çalışmalar atom çekirdeğinin içine yolculuk kuraklara kadar temel parçacıkların keşfi araştırma merakı devam etmiş ve temel parçacıkları oluşturan alt parçacıkların keşfi Higgs bozunun bulunuşuyla devam etti.
1945’te atom bombasının keşfi ile bugün atom çekirdeği içindeki parçacıklarında alt parçacıkları bilinmeye başlandı.
Bugün büyük dev parçacık hızlandırıcılarında çarpışma deneyleri yapılıyor. Maddenin en küçük parçacıklarına kadar incelendiği ve keşiflerle birçok parçacık bulundu ve hala devam eden deneyler fizik ve temel bilimleri geliştiriyor
Bu deneylerdeki buluşlar geliştirilen teoriler bu yüzyılda Parçacık Fiziğini ve Kuantum Mekaniğini önemli hale getirmiştir.
Fizikte matematikteki gelişmeler teorik ve deneysel çalışmaların hızla ivmelenmesi her dönemde toplumları hızla dönüştüren etkilerdir.
Felsefe ve Bilimdeki Gelişmeler Toplumları Dönüştürür
Teknoloji ve siber teknolojideki gelişmeler elektronik aletleri deneysel araçları geliştiriyor. Yapay zeka ve robot teknolojisi hayal olmaktan elle tutulur bir hal alarak günlük yaşama kadar girecek, sanayide fabrikalarda iş gücü olarak kullanımına gidecek bir süreci yakınlaştırıyor.
Dünyada sanal iletişim ağlarıyla kurulan iletişim ağları yeni düşünce akımlarının gelişimine katkı sağlarken yayılmasını hızlandırıyor.
Geçmişte felsefe bilimi, bilimde felsefeyi etkileyerek yenilikçi akımların ortaya çıkışına sebep olmuş. Bugün de bu etki devam ediyor yeni akımlar oluşturuyor. Bu yeni akımlar çevre hassasiyeti ve eşit birey talebi ile kadın hareketinde hızla gelişiyor
Antik yunandan Roma ya ve Hristiyanlığın ortaya çıkışıyla orta çağda felsefe derinden etkilenmiş. Metafizik idealist felsefe düşünce yapısının ana ekseninde yer almıştır.
18.-19 uncu yüzyıllarda bilimsel buluşlardaki artış İdealizmin zemininde Pozitivizm, deneycilik akımlarını güçlendirir.
Maddenin gerçekte var olmadığı düşüncenin madde algısını oluşturduğunu iddia eden idealist düşünce algısıyla dünyanın sanallığına inanıldığı bir dönem.
Ruh kavramını geliştiren tek tanrılı dinler, tanrı kavramı, maneviyat ve inanışlar felsefenin de ana ekseninde yer aldı.
Metafizik İdealist felsefe akımını düşünce sisteminde hakim kıldı.
İnsanların körü körüne doğa üstü güçlere inanma süreci Rönesans, Aydınlanma dönemine kadar sürer.
Algı ile oluşan düşünce sisteminden deneysel bulgular kaynaklı somut bilimsel verilerle madde kavramının elle tutulur beş duyu organıyla kavranır olduğu ve diyalektik düşüncenin gelişmesi deneyci pozitivist filozofların artışını sağladı.
Maddenin diyalektiğini temel alan pozitivizmin ilk öncüleri Kant ve Hegel materyalist felsefenin ortaya çıkışına kaynaklık etti.
Dünyanın evrenin merkezi olduğu görüşü Keplerin Kopernik ‘yin yaptığı deneyler sonucu Güneş merkezli gezegenler sisteminin anlaşılması idealizmde Kant’ın görüşüne yansıdı. Evren algısı değişti. Güneş ve gezegenleri tanrı formundan çıkardı.
Felsefedeki bu köklü düşünsel gelişme Alman İdealistleri, İngiliz deneycileri, Fransız Jakoben Aydınlanmacı filozof düşünürlerin görüşlerinde yansıdı.
Marx Engels in Metafizik Felsefeye eleştirisi notlarında Kant ve Hegel in diyalektik idealist felsefesine eleştiridir. Buradan yeni bir akım çıktı. Felsefe metafizik ve materyalist olmak üzere iki ana akıma ayrıldı.
Orta çağda toplumsal yapı üzerinde kiliselerin etkisinin azalmasına neden olurken Hıristiyanlıkta reformların kademeli olarak gerçekleşmesini sağladı.
On dokuzuncu yüzyılda materyalist felsefenin etkili olduğu bir sürece girildiği görülüyor.
Fransa da İngiltere de Almanya da gelişen yenilikçi fikirler tüm dünya yı kökten etkiledi.
” Eşitlik Kardeşlik Özgürlük ” ideali ile başlayan Fransız devrimine giden süreç ana akım fikirlerinin doğmasına yol açtı.
İngiltere de ve Fransa da demokrasi insan hakları çerçevesinde eşit yurttaş olma talebinde yeni kavramlar gelişti. Tarımda sanayileşme, küçük atölyelerden fabrikalara geçiş top yekûn sanayi devrimi tüm Avrupa ülkelerinde yaşamın dönüşümüne yol açtı.
Avrupa ülkelerinde 18.-19. yüzyılda hak hukuk adalet arayan kitlelerin Aristokrasiye karşı burjuva köylü işçi ayaklanmalarına neden oldu.
İngiltere’de gelişen toplumsal ayaklanmalar aristokrasi ye karşı işçi köylü haklarını insan haklarını, emek sermaye çelişkisinin yarattığı sömürü artışına karşı hakları, yönetimde eşit temsiliyet isteği temelinde parlamenter demokrasiye talebi arttırdı.
İngiltere’de Çartist işçi hareketlerinin öncülüğündeki kalkışmalar yaşandı kanlı bastırıldı.
Fransa da 1789 da halk ayaklanmaları burjuva devrimine neden olurken kraliyet monarşi kademeli olarak ortadan kaldırıldı.
Demokrasi ve parlamenter sistemi inşa eden Cumhuriyet ilan edildi ve
İnsan Yurttaş Hakları beyannamesi yayınlandı.
Yeni anayasa yapılarak önce monarşi kısıtlandı, sonra tamamen kaldırıldı.
Bu dönemde İngiltere de Locke, Bacon, Fransa da Jean Jack Russo, Diderot Voltaire, Descartes gibi düşünürler etkili yayınlarıyla Almanya da Kant Hegel den sonra materyalist felsefeyi inşa eden Marx Engels gibi filozoflar yetişti.
Düşünsel evrimin etkisiyle Avrupa nın tümünde İdealizmin etkisi kırıldı Materyalizm güçlendi.
Bunun sancıları sokak eylemlerine sivil itaatsizlik şeklinde gelişen akımları tetikleyerek güçlendirdi. Bu akımlar dünya geneline domino etkisiyle yayıldı.
1917 de Rusya da işçi sınıfının iktidarı tarihte on gün süren 1831 de ki Paris komününden sonra bir ilk oldu. SSCB Yetmiş yıl dünya siyasetinde etkili oldu.
Tüm dünya da ulusal devlet modellerine giden yolda bu düşünce akımlarının gelişmesinde bilimdeki buluşların toplumun alt yapısı etkileyerek sanayileşme eğitimli insan gücünün artışı felsefede de farklı bakış açılarını geliştirdi.
Bu uzun süreçte top yekûn köklü toplumsal değişim ve dönüşüme neden oldu.
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi esas alınarak kurulan AB parlamentosu ve AB ilk küresel yönetim anlayışının temelini oluşturdu.
AB soğuk savaş döneminde iki kutuplu dünyanın denge unsuru oldu. Gergin askeri kutuplaşmanın yaşandığı yetmiş yılda Üçüncü bir kutup oluşturdu.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uyması gereken demokratik yönetim anlayışının standartları belirlendi.
AB demokrasisi Emperyalizmin temsilcisi ABD ile karşısında konumlanan Sosyalist blok arasında yer alarak yönetim anlayışı uzun süreçte alternatif model oldu.
AB dünya siyasetinde Siyah beyaz arasında gri rengi temsil etti.
Dünyada genelinde bugün de toplumsal muhalefette etkili olan gri çizgidir.
Geniş halk kitlelerince Demokrasi ve İnsan Hakları benimseniyor ülke halklarının yönetim hedefini oluşturuyor.
Soğuk savaş döneminde askeri güç oluşturan NATO ve Varşova Paktının etkileri bugünün konektöründe kırılmış, çok kutuplu dünya da tekelleşen sermayenin pazar elde etme mücadelesi bölgesel savaşlarla sürüyor.
Bu mücadele siber teknoloji ağlarının etkili olduğu dünyada teknoloji geliştirme enerji kaynaklarının elde tutulması üzerinden etkili oluyor.
İki kutuplu soğuk savaş döneminin sona ermesiyle bugün Dünyada kutupların çoklu olması, dünya ticaretinde tekelci şirketlerinin etkili olduğu ekonomik pazarda da eksen kayması yaşanarak Doğu ve Uzak doğu ülkelerinin batıya göre etkisi artıyor.
Batıdan doğuya doğru sermaye akışıyla ekonomi ekseni doğuya kayıyor. Batının dünya ekonomisinden aldığı pay azalıyor.
Çok Kutuplu dünyada her açıdan kontrolsüzlük ve kaos artıyor.
Bu kontrolsüz sermaye kayganlığı bölgesel vekil tayini ile sürdürülen enerji paylaşımı savaşlarına neden oluyor.
Ülkelerin somut bilimsel verilerle istatistiklerle uzun erimli politikalar belirlemesi ekonomik pazar satrancında doğru hamle yapma dönemini başlattı.
Dünya da ekonomik ve askeri dengenin sağlanmasında küresel iş birliklerinin hem şirketler hem ülke yönetimleri açısından önemi arttı.
Bu koşullar emekçiler yoksullaşan kitleler açısında da küresel sorunların ortaklaştığı, öne çıkan toplumsal ve ekonomik sorunlar zemininde iş birliği dayanışma ağlarının sivil dayanışmaların yatay bir eksende geliştiği internet üzerinden hızlı iletişimle hızla yayıldığı görülüyor.
Buna örnek oluşturan İngiltere’deki İklim Değişimine karşı gelişen çevreci hareketler, Fransa da heterojen yapıdaki sarı yelekliler hareketi ve dünya genelinde gelişen Feminist hareketler gösterilebilir.
Dünya genelinde yatay eksende internet etkisiyle örgütlenen muhalefet, merkezi dar anlayışta Partiler zemininde dikey örgütlenmeleri zayıflatıyor.
2012-2013 yıllarında gelişen toplumsal hareketlerin temelinde geniş tabanlı yatay sivil inisiyatifler yer aldı.
Bilgi, beceri ve eğitim üzerine şekillenen küresel dünyanın her alanda hızlı internet bağlantısıyla bir dokunuşta bilgiye erişen sanal teknolojinin dünyayı yönettiği evrimleşen bir toplum yaratıyor.
Bu etkiyle iletişim küreselleşiyor. Kurulan internet ağlarıyla protesto gösterilerinde aniden insanlar sokağa dökülüyor. Kitlesel eylemler bir anda planlanıyor. Ülke yönetimlerini bir anda sallıyor. İktidarlar zora düşüyor. Kimini deviriyor kimi ise tekrar ayağa kalkarak devam etse de yönetmekte zorlanıyor.
Tüm bu eylemler kitlesel yatay iletişim ağlarıyla sağlandı. 2000 li yıllarda Tahrir meydanını dolduran kitleler Taksim meydanını dolduran Geziciler ve birçok Avrupa ülkesindeki sokak eylemleri buna örnek oluşturuyor
Türkiye de “Gezi Direnişi “, Mısır da ” Arap Baharı ” gibi kendiliğinden gelişen ve geniş tabanlı isyanlar olarak ortaya çıkıyor.
Uzun vadede damla damla birikerek bardağı taşıran bu dalgalanmalar Kabarıp sönümleniyor köklü üretim ilişkilerini değiştirecek belirleyicilikte dönüşümlere neden olmuyor.
Bilimsel gelişmelerin Işığında Yeni Dünya da İnsanlığın Geleceği Tehlikede mi?
İnsanlığın evrimsel sürecinde düşünce sistemini değiştiren ana etkenin bilimsel gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. Bilimin elde ettiği bulgular ve buluşların insan algısını değiştirdiği tarihsel süreçte görülüyor. İnsanlık tarihinin bu günkü aşamasında üç temel soruya verilen yanıtlar geçmişe göre bilimsel buluşlar sayesinde artmış durumda.
1-İnsanın kendi ve etrafındaki canlı organizmaların kalıtımsal özelliklerini incelemesi ve canlı organizma yapısını ve kendini tanıması.
2- insanlık etrafını çevreleyen uzayın derinliklerini geçmişe göre daha fazla kavrıyor.
3- İnsanlığın geleceğini, Dünyayı ve Canlılık Sürecini kavrayışı artıyor
Temelinde Astronomi biliminin gelişmesi Evrenin oluşumuna dair teorileri güçlendirdi. Buna tüm temel bilimlerdeki baş döndürücü gelişmeler kaynaklık ediyor. Optik aletlerin gelişmesi uzayın derinliklerini yaklaştırıyor. Dev radyo teleskoplarla uzayın derinlerden gelen radyo dalga sinyalleriyle ilk evren oluşumu sırasındaki ışımanın hışırtısı dinleniyor. Bu da evrenin yaşının saptanması için çok önemli. Birçok galaksinin keşfi ve yapıları hakkında bilgi edinmek mümkün hale geliyor.
Dünyanın ve içinde bulunduğumuz galaksinin top yekûn geleceğinin ne olacağı bu sona ulaşmadan dünya gezegeninin içindeki yaşamın nasıl süreceği ve sonuna dair senaryonun ne olacağı merak ettiğimiz sorular.
Bilim bu sorulara yanıt arıyor.
Bilinmeyenler bilinenlerden çok olsa da yanıtların araştırmalar sonucu artığını söylemek mümkün. İnsanın kendi varlık sebebi ve diğer canlıların gen DNA yapılarını anlaması yakın bir olasılık haline geldi. Bu bulgular, tıp bilimini geliştiriyor, hastalıkların tedavisindeki teknikler metodalar gelişiyor. Canlı organizmanın gen yapısını değiştirerek daha verimli gıda elde etmek mümkün hale geliyor. Bitki tohumlarının gen yapısını değiştirme çalışmalarını artırıyor. Bu çalışmalar besin kaynaklarını zenginleştiriyor. Daha da ileri giderek kopya canlılar elde ediliyor.
Bildiğimiz bir kopya koyun gerçekleştirildi. İlk kopya koyun yeni bir evreye geçen biyoloji genetik ve tıp keşiflerinin habercisiydi. Bugün ne aşamaya gelindiği hangi canlı kopyalarının yapıldığı kamuoyunla paylaşılmasa da yapıldığı inancı var. Genetik bilimi yaşamda gelişebilecek potansiyel hastalıkların ana rahminde tespitini yapabilir, hastalıklarda ve yaşlılıkta yıpranan organlara yedek parça sağlayacak kök hücre çalışmalarıyla yedek organlar üretilebilir duruma gelişin araştırmalarını sürdürüyor. Tüm bu veriler Genetik biliminin canlı organizmaların gen yapısının anlaşılmasında çok önemli bir pencere açmış buradan ilerlediğini gösteriyor. Aynı paralelde Fizikte Parçacık Fiziği ve Kuantum Mekaniğin de yapılan deneyler, geliştirilen teoriler evrenin incelenmesinde Astronomiye, teknolojinin gelişmesiyle mühendisliğe kaynaklık ederek gelişiyor.
Maddenin yapı taşı atomun içine yolculuk temel parçacıkların da ayrıştırılabileceği parçacık hızlandırıcılarında çarpışma deneyleri yapılıyor. Atom altı çok sayıda parçacık keşfedildi. Bu keşiflerle evrenin oluşumunun nasıl gerçekleştiğine dair teoriler güçleniyor. Evrenin başlangıcında büyük patlama sonrası madde ve anti madde olduğu her parçacığın karşıt yüklü simetrik bir parçacığının olduğu anlaşıldı.
Çok büyük bir sıcaklıkta oluşan madde ve anti madde parçacıkların yok oluş teorisine göre birbirini yok ettiği, bugün arta kalan madde evreninin içinde yer almamız bu yok edilişteki madde fazlalığının bu günkü görkemli evreni oluşturduğu düşünülüyor. Bu çalışmalar elektronun hareketiyle oluşan elektrik enerjisi ve ışık enerjisinin keşfinden sonra, elektrondan daha hızlı hareket eden temel parçacıklarla yeni bir teknolojinin ve enerjinin üretilmesinin eşiğinde olduğumuzu gösteriyor.
Bu sayede Kullandığımız bilgisayarlar gittikçe küçülüyor. Dünya büyük bir net Works halini alarak internet iletişimi büyük bir sanal ağa dönüşerek oluşan matris içine doğru gerçek dünyadan hepimizi ne kadar dirensekte birer birer hızla çekiyor.
Bundan kırk yıl önce Fizik Matematik Astrofizik eğitimi almış biri olarak o günkü üniversite eğitimimizdeki bilgilerin o günden bugüne nasıl gelişerek değiştiğini her gün güncellenerek heyecan verici hızda yeni bilimsel bilgilerin programlara girdiğini makaleler yayınlandığını şaşırarak izliyorum.
Öğrencilik yıllarımızda Bilgisayar Mühendisliği, Genetik Mühendisliği alanları yoktu. Master programı olacak konular bugün Üniversitelerde ana dal halini aldı.
Bilim dalları ağacı daha da dallandı.
Bugün mekatronik, malzeme, siber, robotik mühendislik, yazılım programlama mühendislikleri, uzay mühendisliği, gıda, ekoloji mühendislikleri …… gibi,
Temel bilimlerin içindeki alt bilim dallarından çoğalarak birçok ana dal oluştu. Bu alanlar yeni uzmanlık alanları haline gelerek çeşitleniyor. Konu ve alan bilgisi gittikçe spesifik hale geliyor.
Bu nedenle günümüz gençleri bilgi donanımı ve bilgisini güncelleyenin iş alanında daha hızlı ilerleyeceği bir süreç yaşıyor. Nerdeyse bir oda büyüklüğündeki bilgisayarlardan mikro çipler düzeyindeki bilgisayarlara geçen bu dev network tüm dünyayı kontrolü altına alıyor.
İnternet ve sanal bir çağın ilerleyişinde insanlık hızlı bilgi ve teknoloji bombardımanına tutuluyor. Çok hızlı bilgi aktaran Kuantum bilgisayarlar teknolojisi siber teknoloji robotik teknoloji mühendislikleri gittikçe gelişiyor. Ülkeler sınır güvenliği ve savaş için kullandığı klasik silah sanayinin ürünü silahlarla korunmaya çalışırken bambaşka bir saldırı ile de baş etmeye çalışıyor.
Birçok ülke devlet düzeyinde veya bireylere yönelik siber saldırı ile yüzleşerek devletlerin kozmik odalarına sızan tüm bilgi ve kayıtları ele geçiren hackerlerle, teknolojik virüslerle mücadele ediyor.
Tüm bu yeni siber tehlikelerle başa çıkmak için sizin de önleyici yöntemler geliştirmeniz bilgi ve teknoloji gücüyle bu mücadelede savunma geliştirmek zorunluluğunuz oluşuyor.
Elbette bu çok güç internet kullanımı her birey için yaşamın vazgeçilmezi haline geldi. Uzak mesafeler iletişim açısından anlık mesafelere indirgendi.
Ülkelerin güvenliğini delen seçimlerine müdahale edecek boyutta teknolojiler gelişiyor. Buna biyolojik saldırılar kimyasal saldırılar gibi yeni silahlar ekleniyor. Bir yandan yararımıza olan gelişmeler bir yandan da zararımıza çalışıyor. Bu teknoloji ağlarıyla sarılı dünyada her türlü siber biyolojik saldırılara açık hale geliyoruz. Atom bombası deneyiminden hatırlanırsa tüm bu teknoloji savaş aracı olarak insanların üzerinde denenebilir, bugün de benzer tehlikelerin söz konusu olduğu bir gerçek.
Bugün tüm dünyayı kasıp kavuran COVID- 19 virüs salgını kontrolsüz insan kayıpları yaratarak dünya nüfusunu azaltıyor. Salgın kontrol altına alınamadığı için hepimiz potansiyel virüs tehlikesi altındayız. Bu denge noktasında kırılma hangi yöne bükülürse İnsanlığın geleceği o yönde ilerleyecek gibi görünüyor. Umudumuz her zaman insanlığın yararından ve gelişiminden yana işleyen yüz kazansın yönündeki; dünyada canlı yaşamı sürebilsin. Teknolojinin ve sanayinin gelişmesi baş döndüren gelişmelerle sürerken İnsanlığın ve dünyanın farklı sorunlarını da tetikliyor.
Küresel ısınmayla İklim Değişimi yaşanıyor, Ekolojik Sisteminin bozulması çevre kirliliği, insanlık mücadelesini ekonomik mücadelenin önüne en üst sıralara taşıyor.
Dünya nüfusunun kontrolsüz artışı, beton yapılaşma, temiz hava su ve gıda ulaşımındaki sorunlar insanlığın geleceğini kaygılandıran tehdit boyutlarına ulaştı alarm veriyor. Enerji kaynaklarının nüfus artışına oranla yetersizliği, gittikçe tükenmesi yeni kaynakların bulunmasını zorunlu hale getiriyor. Sınırlarımızda gelişen bölgesel savaşlar bugünden ” Enerji savaşlarının” başladığını gösteriyor. Küresel sermaye küresel yönetim ağları küresel tekeller sayesinde ülkelere giriyor ve kaynaklarını sömürüyor. Elbette bu durum karşısında küresel bir muhalefette gelişiyor. Ancak bu tehlikelerle baş edecek boyutlarda etkili olamıyor
Dünya kaynaklarının hızlı tüketim sürecinin nereye doğru everileceği bilinemiyor. Bu yönde soruları arttırıyor. Gelişen bilim ve teknolojiyle birlikte ilerleyen buluşlar ibresine karşı canlı yaşamının yok oluşuna giden ters yönde bir süreç mi işliyor? Bugün yaşamı kolaylaştıran teknoloji sanayi ve endüstri bir yandansa organik yaşam koşullarını yok eden bir tehdit halini mi alıyor?
Bu kaotik süreç insanlığı nasıl bir sona doğru sürüklüyor?
Ne yazık ki Bütün bu sorular bu karamsar tablo kurguladığım bilim kurgu romanın başlıkları değil!
Şu anda yaşadığımız dünyanın gerçekliği olduğu fikri ürkütüyor.