MURAT BELGE’NİN “MARKSİZM VE KEMALİZM” BAŞLIKLI YAZISI ÜZERİNE-Ali ERTEN

Bir insan Marksizme ve Mustafa Kemal’e bu kadar mı düşman olur? Bunun nedenini merak etmişimdir. Ama herhalde Murat Belge bunun yanıtını mezarına kadar götürecek.

Kendisi o kadar “entellektüel” ki, Marx’ı gençken İngilizcesinden okumuş, “yutmuş” ve Türkiye’nin Marksistleri o kadar sığ ki, “Marksizmi ancak Politzer’den öğrenebilmişler”. Eeee, Politzer’den öğrenilen Marksizm de bu kadar olurmuş!

Bay Belge, Türkiyeli devrimcileri, Marksist (!) açıdan eleştiriyor, kendisi Marksizmi çok iyi bilen (!) birisi olarak devrimcileri küçümsüyor, yazısının sonunda da Marksizm ile (eğer kaldıysa) Kemalizmin nasıl uzlaşamayacağını da bilimsel (!) olarak açıklıyor.

Haaa, bir de Türkiye Cumhuriyeti devleti için hep “Kemalist devlet” tanımlaması yapıyor ki, bu tanımlama Ergenekon ve Balyoz kumpaslarından önce ve süresince AKP ve Fethullah Gülenci kalemşorlar tarafından sürekli ve âdeta beyin yıkamak istercesine kullanıldı. Ve buna bir de “askeri vesayet” eklendi ki, sözüm ona demokrasi âşıklarımız için olmazsa olmaz moda tanımlamalardı bir ara.

Böylece laik cumhuriyete ve toplumsal gelişmeye karşı AKP ve Tayyip Erdoğan vesayetinin ideolojik kılıf ve gerekçesini hazırladılar ve anayasa referandumunda takındıkları “yetmez ama evet” tavrıyla da bunu taçlandırdılar. AKP’nin çözüm tuzağına düşen milliyetçi Kürt dostlarımız da boykot tavırlarıyla oportünistçe AKP’nin ve Fethullah Gülen’in değirmenine su taşıdılar.

Öyle anlaşılıyor ki Murat Belge, Marx’ı hem de İngilizceden yalamış yutmuş ama onun diyalektiğinden ve tarihsel materyalizminden pek nasibini alamamış. Maalesef ülkemizin sosyalistleri de Deniz Gezmiş’lerden ve Mahir Çayan’lardan sonra Mustafa Kemal’i âdeta tüm bu kötülüklerin anası olarak görmüşler ve birbirleriyle yaptıkları tartışmalarda “Kemalist” eleştirisini bir küfür gibi kullanmışlar ve sanki Mustafa Kemal’i Türkiye’ye sosyalizmi getirmediği için eleştirmislerdir.

Bugüne geldiğimizde bakıyoruz ve yaşıyoruz ki, o Kemal’in kurduğu, beğenmediğimiz cumhuriyeti bile bugün koruyamayacak kadar âciz durumdayız.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye’de Mustafa Kemal savunulmadan bırakın sosyalistliği, Marksistliği, sıradan bir devrimci bile olunamaz. Türkiye sosyalistlerinin, komünistlerinin, Türk’üyle, Kürd’üyle Mustafa Kemal’e bir özür borcu vardır, onun başardığı devrimi ileriye, sosyalizme taşıyayamadıkları için.

Şimdi buradan hareketle herkese sorarım: Eğer bizim liderlerimiz, yani Türkiye Marksist-Leninist hareketinin kurucuları, anti-emperyalist devrimin öncülüğünü yapsalardı, Mustafa Kemal’in devriminin getirdiğinden daha fazla ne getirebilirlerdi? Türkiye ve Ortadoğu’ya Mustafa Kemal’den daha büyük bir devrimci gelmiş midir?

Yoldaşlarımız bu soruların cevaplarını düşünedursun, ben yine Murat Belge’ye döneyim: “Kemalist devlet” diyor, hangi Kemalist devlet? Marshall planına imza atan mı, Kore’ye asker gönderen mi, ezanı Arapça okutan mı, Köy Enstitülerini kapatan mı, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini yapan mı? Deniz Gezmişleri, Mahir Çayanları, Kemal Türklerleri ve daha nice yiğitleri katleden, işkence eden ABD’nin “bizim çocukları” mı?

Mustafa Kemal Atatürk öldükten sonra Türkiye gericiliği, ulusal kurtuluş devrimiyle kaybettiği mevzilerini geri almaya basladı. Türk ordusu Kore’ye gittiği gün anti-emperyalist özelliğini kaybetti ve sonra NATO ordusu  oldu. Türkiye Cumhuriyeti Marshall planını kabul ettiği gün Atatürk’ün en önemli karakterimdir dediği bağımsızlığını kaybetti. 27 Mayıs 1960 ve 9 Mart 1971 bunlara bir başkaldıydı. 9 Mart 1971 girişimi zaten en baştan tırpanlandı. 27 Mayıs ile kazandığımız demokratik haklar da gerici iktidarlar tarafından adım adım ayaklar altına alındı.

Onun için Kemalist devlet diye bir tanımlama olduğunda hemen tuzu kapıp koşmamak lazım. Bu koskoca bir yalan ve çarpıtmadır. Murat Belge’nin Marksistliği de olsa olsa kimi devletlerin profesyonel Marksologları kadardır. Marksizmin özü ve ruhu bambaşkadır ve henüz Marksist öğretiyi aşabilen bir toplumsal düşünce, bir dünya görüşü oluşmamıştır. Bence Murat Belge olsa olsa ancak bir Fukuyama’cı olabilir.

Ali Erten

22 Eylül 2020

About admin

Check Also

Kürtlerde Nevroz (Yeni Gün)-Süleyman Talay

Sevgili Süleyman Talay’ın kaleminden, o güzel diliyle beş yıl önce bu yazıyı bizimle paylaşmıştı. Anısına …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com