R.YÜRÜKOĞLU’NUN GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLARI!

R.YÜRÜKOĞLU’NUN GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLARI!

En önce R.Yürükoğlu’nun zayıf yanından ve ilkesizliğinden bahsedelim. R.Yürükoğlu, TKP’ye başkaldırdığında hem ideolojik, hem örgütsel olarak haklı durumdaydı. Ona örgütsel olarak haksızlık yaptılar, o da ideolojik olarak başkaldırdı.

TKP merkezi kendi içinden çıkan R.Yürükoğlu muhalefetini fiziksel terörle bastırmak istedi. İdeolojik olarak da yanıt veremedi zaten.

Ne var ki, R.Yürükoğlu kendi örgütünde muhalefet çıktığı zaman, bir zamanlar kendisine uygulanan şeyleri aynı biçimde uyguladı.

R.Yürükoğlu’nun kişisel özelliklerinde de eksikler vardı. Kuşkucu bir kişiliği vardı. Yoldaşlarını sürekli kontrol etmek isterdi, onlara güvenmezdi.

R.Yürükoğlu’nun güçlü yanı neydi? TKP’nin üst yönetiminden ideolojik üstünlüğü!

TKP tarihinde Dr. Hikmet Kıvılcımlı’dan sonra teoriyle ilgilenen tek yönetici!

Onun yanlışlarını, zayıflıklarını, unutmadan, onun üstün yanını TKP’nin 100. yılında anmak gerekiyor.

Sezar’ın hakkı Sezar’a!

Mehmet İnanç Turan’ın bir yazısıyla bunu göstereceğiz:

 

YAŞAYAN BİR KİTAP

Üzerine yazacağım, size tanıtacağım kitap üç cilt. Birinci kitap: ”Sosyalizm Nedir?”. İkinci kitap: ”Ütopik ve Bilim-dışı Sosyalizm”. Üçüncü kitap: ”Günümüz ve Türkiye”. Bu üç ciltlik kitabın yazarı ise Rıza Yürükoğlu ve aramızdan 11 Aralık 2001 yılında ayrılmış bulunuyor. Söz konusu kitabın (ya da kitapların) özetini sunmayacağım, sadece önemli düşünceleri eleştirel gözle aktaracağım.

Rıza Yürükoğlu eski TKP (Türkiye Komünist Partisi) kökenli. Dolayısıyla şimdi yıkılmış bulunan Sovyetler Birliği’nin resmi ideolojisiyle yetişmiş, Stalinizmin örgüt ve dünya görüşünü uzun yıllar savunmuş bir yazar. Ancak yazarın ölmeden önce kaleme aldığı bu kitaplar (ikinci ve üçüncü kitabı, yazarın ölümünden sonra arkadaşları düzenleyip, yayınlamışlar) Stalinist ideolojiden kopuşu simgeliyor. Yazar, ”Devrimci Marksizme” tam ulaşamasa da, Türkiye solunun ana ağırlığının ideolojik çapının önüne geçiyor.

Bu kitapların ”Yaşayan Kitap” olması bu nedenledir. Devrimci Marksistlerin değil ama, Stalinizmle beslenmiş, şu anda da Stalinizmin ideolojik kanıyla yaşayan insanların bu kitaplardan öğrenecekleri çok şey var.

 

SOSYALİZMİN TEORİSİ

Rıza Yürükoğlu kitabın birinci cildinde bu çalışmayı yapma amacını, vardığı temel sonuçları şöyle özetliyor:

Elinizdeki kitabın, Sovyetler Birliği’ndeki sistemin çözülüşüyle de derin bağı olan ama asıl olarak devrim ve sosyalizm aşaması konularını ilgilendiren beş temel vargısı vardır:

Her toplumsal formasyon gibi, kapitalizmin de, ötesinde yaşayamayacağı nesnel bir sınırı vardır.

Sosyalizme, ileri kapitalist ülkelerin tümünde ya da en azından dengeyi değiştirebilecek birkaçında aşağı yukarı eş zamanlı bir devrimle geçilecektir. (Bu, tekil ülkelerde devrimler olanaksız demek değildir.)

Tek ülkede, yalnızca komünizm değil, sosyalizm de olamaz.

Komünizmin alt aşaması sosyalizm de, meta üretiminin yer almadığı, değer yasasının işlemediği bir toplumdur.

Komünizmin alt aşaması sosyalizm, sınıfların ortadan kalkmış olduğu bir toplumdur.

Açıkça söylemeliyim ki, bu vargıların hiç birisinde üç dört yıl öncesine dek aynı düşüncede değildim.

Birinci konu düşünce alanıma hiç girmemişti.

İkinci konu hakkında pek çoğumuzun sık sık yinelediği bir anlayış içindeyim: ’Marks’ın zamanında doğru olan bu tez, kapitalizmin emperyalizme büyümesiyle, kapitalizmin ’eşitsiz gelişme yasası’ nedeniyle (sanki bu yasa Marks’ın zamanında işlemiyordu) artık doğruluğunu yitirmiştir’ diyordum.

Üçüncü konuda, yine çoğumuz gibi, tek ülkede sosyalizm olabilir ama komünizm olamaz diyordum. Tek ülkede sosyalizmin olamayacağı düşüncesini, Troçki’nin bir ’yaratımı’ olarak öğrenmiştim.

Dördüncü ve beşinci konularda ise, ’sosyalizm sınıflı bir toplumdur, dolayısıyla meta üretiminin kalkması yönünde ilerleyen ama meta üretiminin yer aldığı bir toplumdur’ diyordum ve öyle de yazdım.[1]

Kitabın ilerleyen sayfalarında, varılan doğru görüşleri açık biçimde bulabiliyoruz:

Sosyalist toplum, meta üretiminin olmadığı bir toplumdur. Sosyalizmde meta üretimi konusu, Lenin sonrasından günümüzde dek en çok çarpıtılan konuların ikincisidir.

Dolayısıyla, sosyalist toplumda meta, değer, para ve de fiyat ve ücretler olmayacaktır.

Sosyalist toplum sınıfsız toplumdur. Marks’ın düşüncesine göre, komünist toplumun alt aşaması olan sosyalist toplum da sınıfsız bir toplumdur.

Nitekim Lenin, ’sermaye uluslararası bir güçtür’, ’tek bir ülkede tam yenilgiye uğratılamaz’ diye de açıkça söyledi. Demek ki, Marks ve Engels’in ardından Lenin de, tek ülkede sosyalizmin kurulamayacağını savunmuştur. Kim demiş ’tek ülkede sosyalizm olmaz’ fikrinin, Troçki’nin fikri olduğunu?

Marks’ın öngörüsünün doğru olduğunu 20. Yüzyılın tüm gelişmeleri kanıtlamıştır. Tek ülkede sosyalizme yürüyüş olur, sosyalizm olmaz, komünizm hiç olamaz. Neden?

Birincisi, Marks ve Engels, yalnızca komünizmi değil, sosyalizmi de, paranın kalkacağı, meta üretiminin ve değişiminin yok olacağı bir toplum olarak değerlendirdiler.

Marks ve Engels, Alman İdeolojisi’nde, komünizmin ve sosyalizmin nesnel temeli olarak üretken güçlerin gelişmesinin nasıl dünya çapında bir gelişme istediğini, dolayısıyla sosyalizmin ancak nasıl dünya çapında gerçekleşebileceğini çok güzel açıklamışlardır.[2]

Demek ki Rıza Yürükoğlu, Devrimci Marksistlerin yıllardır savundukları şu görüşleri doğru kabul etmektedir: Tek ülkede sosyalizm olmaz! Sosyalizmde; meta üretimi, sınıflar olmaz, değer yasası işlemez! Meta üretiminin olmadığı, değer yasasının işlemediği yerde para da olmaz! Sosyalizm ancak dünya çapında kurulabilir!

Yazar bu görüşlere nasıl vardığını Marksizmin temel kaynaklarına dayanarak açıklıyor, bol bol örnek veriyor.

SONUÇ

Birincisi, Stalinci gelenekten gelip, onu aşmaya çalışmak büyük emek gerektirir. Stalinci ideolojik yük o kadar büyüktür ki, o yükün altına bir kez girenler kolay kolay kurtulamaz. Rıza Yürükoğlu bu yükü sırtından atmayı büyük ölçüde becermiştir.

İkincisi, TKP tarihi açısından, teoriyle ilgilenen ve onu yeniden üretmeye çalışan, yanlışta direnmeyip doğruyu arayan az sayıdaki insandan biridir Rıza Yürükoğlu. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin yıkılışının nedenini şöyle formüle edebildiği için geriye ”Yaşayan bir Kitap” bırakmıştır:

’Tarihsel kaçınılmazlık’ hastalığının ciddi tehlikesi şuradadır: Ortaya çıkmış her durumu, ’tarihsel olarak kaçınılmazdı ki oldu’ diye anlarsak, hepsine de ilerici bir rol vermek durumunda kalırız. Çünkü bildiğimiz gibi, tarih sürekli ilerliyor. Tarihin tekerleği geriye dönmüyor. (…)

Aynı şekilde Sovyetler Birliği’nde bürokrasinin böyle güçlenip başta oturması kaçınılmazdı denirse şiddetle reddederiz. Hayır kaçınılabilirdi. O parti, Lenin’in ölümünden sonra, giderek hızlanan bir biçimde Marksizme ihanet etmeseydi, sosyalizmin aktif yığın demokrasisini kurup işletseydi bu durum ortaya çıkmazdı.[3]

Stalin’in ’çözümleri’ olmasaydı (onlar da gökten düşmedi, günün çeşitli dayatmalarına bulunan yanıtlardı), bugünlere gelinmezdi. Sonun başlangıcı o siyasetlerdeydi. Gorbaçof’la başlamadı, Hruşçof’la da başlamadı, orada başladı. Stalin, sahneyi bir tekmede değiştireceğim demeseydi, çok başka olabilirdi.[4]

R.Yürükoğlu’nun Sovyetler Birliği’nin yıkılış nedenini Stalin döneminde araması onu bir kez daha yüceltir. Eksik ve yanlışlarına rağmen! Rıza Yürükoğlu’nu ölümsüz kılan, onun yaşayan komünist görüşleridir. Bu görüşler önünde saygıyla eğilmek gerekir.

[1] Rıza Yürükoğlu, Sosyalizm Nedir?, Alev Yayınları, 1999, s.23-24.

[2] Rıza Yürükoğlu, Sosyalizm Nedir?, Alev Yayınları, 1999, s.193-194,204,117-118,349,339.

[3] Rıza Yürükoğlu, Ütopik ve Bilim-Dışı Sosyalizm, Alev Yayınları, 2002, s.266.

[4] Rıza Yürükoğlu, Sosyalizm Nedir?, Alev Yayınları, 1999, s.18.

About Sait Almis

Check Also

Post-Modern Sanat ve Gerçekçi Eleştiri-Sinan Ebuzer Akdağ

Sanatta üzerinde anlaşılabilecek kabul edilebilir her hangi bir kuralın ya da değerin yokluğu anlamına gelebilecek …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com