Cumhuriyetin 98.ve TKP’nin Kuruluşunun 100. Yılında Bugün Komünistlerin sorumlulukları ve görevleri.
Türkiye Cumhuriyetininin Kuruluşunun 98 . Yılına denk gelen Türkiye Komünist Partisinin kuruluşunun 100. Yılı nedeni ile TKP süreci ile geçmişte bir şekilde ilişilenmiş yöneticisi, üyesi,
sempatizanı olup bu sürece emeği geçmiş yoldaşlar en doğal hakları olan TKP sürecine yönelik değerlendirmeleri bu günlerde doğal olarak yoğunlaştı.
Yaklaşık 70 yıllık çetin bir mücadele süreci sonucunda TKP 90’ lı yıllarda örgütlü çalışması sönümlendi. Bu durum TKP sürecine emeği geçmiş bu süreçte bedel ödemiş bir çok yoldaş tarafından hala kabullenemememiştir. Ve bugün (yeni nesil TKP’ lerin varlığı nedeni ile zorunlu olarak bu tanımlamayı kullanmaktayım) tarihsel TKP’nin örgütlülüğünün bir şekilde sonlanmasından o dönemin üst düzey yöneticileri sorumlu tutulmakta ve ağır hakaret ve eleştiriler yöneltimektedir.
Kişisel görüşüm Tarihsel TKP’nin örgütlülüğünün sönümlenmesinin belirleyen neden o yıllarda Sosyalist Sistemin çözülmesi ile oluşan konjenktürdür.
Kuşkusuz bu belirleme TKP sürecinin bu süreci yönetenlerin eleştirilemez olduğu sürecin yanlışsız olduğunu getirmez. Süreç mutlaka değerlendirilmeli, yanlışlardan dersler çıkarılmalı, sürece ihanet edenleri de tarihe not düşmeliyiz.
Bence bugün için bu kadarı yeterlidir.
Gerek 1990’lı yıllara kadar TKP, TBKP sürecine emek vermiş ve sürecin sönümlenmesinden sonrada TKP, TBKP tarihine sahip çıkmış ve bugün yaşamın ve barış, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi içinde yer alan ve kendini ülkenin farklı politik yapıları, siyasi çalışmaları, sendika, meslek ve sivil toplum örgütlerinde konumlandıran tüm 60’ını aşmış deneyimli yoldaşların her zaman olduğu gibi Ülkenin geleceği ve esenliği için önünde tarihse sorumluluklar ve görevler durmaktadır. Tarihsel süreci değerlendirirken günümüz görev ve sorumluluklarımızı ıskalamamak adına biraz da enerjimizi bugün yapmamız gerekenlere yoğunlaştırmalıyız.
Geçmişin hesaplaşmasını bugünkü sorumluluk ve görevlerimizin önüne koymamalı, yapmamız gerekenlerin önünü tıkamamalıyız.
Yoldaşlar…
Bugün dünyada, bölgemizde, Ülkemizde insanların önünde aşılması gereken devasa, ivedi sorunlar var. Bölgesel çatışmaların insanlık üzerinde yarattığı olumsuzluklar, ekonomik krizin getirdiği, yoksulluk, açlık, özgürlüklerin kısıtlanması, ekonomik ve sosyal adaletsizliğin gündelik sosyal yaşamımıza olumsuz etkileri, Dünya ölçeğinde doğa katliamları, küresel ısınma sonucu insanlığın geleceğinin yaşadığı tehdit…
Tüm bunlar ve belki daha fazlası insanlığın önünde çözülmesi gereken ivedi sorunlar olarak durmaktadır.
Tüm bu sorunların çözümü bu sorunların yaratıcısı Kapitalizmin ve onların dünya yönetimine hakim aktörlerinden beklenemez. Bu sorunları çözecek olan bu sorunların mağdurları, emekçiler, emeği ile geçinenlerdir. Dünyanın tüm varlıklarını elinde tutan %1’e karşı bu varlıklardan yoksun %99’ olarak birleşerek bu sorunları aşabiliriz.
Pandemi öncesi başlayan küresel krize karşı dünya emekçileri ayaklamış Fransada Pariste “Sarı Yelekliler.” İngiltere Londrada Küresel ısınmaya karşı halk yaşamı durdurmuş ve bu dünya ülkelerindeki emekçilere esin kaynağı olmuştu.
Pandemi ile katmerleşen küresel kriz sürecinde ABD’de Irkçılık karşıtı olarak ortaya çıkan özünde adaletsiz ABD sistemini sorgulayan halk ayaklanması tüm dünya emekçilerinde karşılık buldu.
Bugün Ülkemizide saran bölgesel savaş gerginliği bölge halklarının yaşamını tehdit ediyor.
Pandemi öncesi başlayıp Pandemi ile katmerleşen ekonomik kriz Ülkemizin tüm yaşamını
(ekonomik, siyasal, sosyal) derinden etkiliyor.
Ülke Yönetimi dümeni kilitlenmiş okyanus ortasında bilinmez bir felakete sürüklenen bir gemi gibi.
18 Yıllık İktidar AKP Ülkenin, halkın temel sorunlarının(işsizlik, yoksulluk, açlık, ticari iflaslar, tarım ve sanayi üretiminin durma noktasına gelmesi ve bu durumun toplumda yarattığı derin sosyal, psikolojik sorunlar) çözümden çok uzak Ayasofya, İnternet kısıtlaması gibi gereksiz konular ile muhalefetide peşinden sürükleyerek gündem oyalıyor.
Oysa halk artık AKP iktidarı ile yönetilmek istemiyor. Bu istemini 2013 Gezi Direnişinden itibaren her fırsatta açığa vurdu vuruyor. 7 Haziran 2015 Seçiminde sandıkta AKP’yı iktidardan oyları ile düşürdü.
Ancak bu çok elverişli iktidar fırsatını muhalefet geri tepti. #Adalet Yürüyüşü, Anayasa Referandumu,
Yerel seçimler halkın AKP iktidarına karşı çıkışını ifade ederken muhalefetide iktidara davet ediyor.
Ancak muhalefet halkın bu davetine icabet etmiyor.
Meclis muhalefeti halkın tüm bu ivedi sorunlarına çözüm için iktidara aday olmaktan çok uzak,
Halkın yarasına merhem değil.
İktidarın Ülkeyi yönetmekten uzak halkın ivedi çözüm bekleyen temel yaşamsal sorunlarına çözüm getiremeyen politikaları ülkede derin bir siyasal krizin zeminini yaratmış Ülke henüz seçimin üzerinden iki yıl geçmesine karşın tıkanan ülke yönetimi yeni bir seçim ortamına zemin yaratmıştır.
Mevcuttaki iktidar ve Muhalefet partileri halk üzerinde yeterli güven oluşturamayınca İktidar ve muhalefet partilerinden yeni particikler üreyip halka nafile umut olmak için siyaset arenasına çıkmaktadır.
Mevcutların ve mevcutların içinden türeyen türedikleri partilerden hiç farkı olmayacak bu yeni patilerinde Ülke siyasetine çözüm olalamayacağı açıktır.
İşte tamda bu noktada görev bizlere meclis dışı muhalefete, sokağa, meydanlara, işyerlerine, mahallelere, yerel halk meclislerine düşüyor.
2013 Gezi Direnişinin yarattığı inanılmaz direniş mirasını oldukça kötü bir deneyim olarak heba eden aslında halk muhalefeti için yaşanmış önemli bir deneyim olan Birleşik Haziran Hareketi benzeri bir yerel özgün halk meclisleri ile demokratik bir muhalefet aşağıdan yukarıya örülebilir.
Bu tür örgütlenmeler Gezi Direnişi sürecinden sonrada kimi yerellerde varlığını başarılı halk dayanışmaları ile (Dayanışma ağları, Kültür Dernekleri, Yerel Dergiler, Mahalle tüketim, Yerel Köylü üretim kooperatifleri olarak)
Bizlerin yaşları 60’ları aşmış deneyimli Komünistlerin geçmişte kazandığımız birikimler yaşanmış deneyimlerimizle, hangi siyasal çalışma içinde (Parti, dernek, sendika STK) olursak olalım bu yerel girişimlerde aktif yer alıp yaşamın içinde güçlü bir muhalefet,”Demokrasi Cephesi” oluşumuna katkı koymalı, birikimlerimizi,deneyimlerimizi genç kuşaklar ile buluşturmalıyız.
Biz Komünistler için; Bugünün ivedi görevi budur.
Osman Naci Balta
6 Ağustos 2020