Bir mutasyon geliyor.
Mutasyon virüse değil, insana geliyor.
Virüs, bu mutasyonun aletidir. İnsanlık değişime gidiyor, değişim mutasyon yaratıyor.
Değişimin öncüsü, sermaye ve devlet aklıdır. Bu ikili, insansız olamaz. Gerçek insanda bu ikili ile olamaz.
Değişime giden akıl, değişimin koşullarını gerçekleştirdiği an kendisini fesih edecektir.
Bu akıl, kendisini ve bütün insanlığı bir bilgisayar yazılımına terk edecektir.. Yazılım, devlet ve sermaye insanını, sonsuz yıl bir çetenin güvenliğine teslim edecektir. Bu çete, internet yazılımı üzerinden işleyen devlettir.
Çetenin hükmettiği insan, kendi kontrolünü internet yazılımına terk etmiş uydurma insandır. Virüs sonrası, ne gerçek ekonomi, ne gerçek devlet ne de gerçek insan kalacaktır.
Bu yazdıklarım bilim kurgu filmi değildir. Adım adım gerçekleşecek, insanın yok oluşu projesidir.
Bunları şunun için yazıyorum. Şimdiye dek kendisini sermayeye teslim etmiş insan, kendi içeriğini terk etme evresine gelmiştir.
Bugüne dek kabul etmemesi gereken, her türden iğrençliği kabul eden insandan, bugün kendi içeriği istenilmektedir. Sizce bu insan kendi içeriğini teslim etmeyecek midir? Bu insan, tarihsel geçmişinden kopmuş bir insan değil midir? Donunu isteseler, donunu verecek insan değil midir? Tarihsel bağlantının ne anlama geldiği şimdi daha iyi anlaşılacaktır. Devrim tarihseldir, yok oluş ise tarihsizliktir.
Evet, virüs bir silahtır ve biz, bu silahın, bütün insanlığı zapt etmek ve buna karşın çok az insan öldürmek için kurgulandığını fark etmedik.
İnsanlık bu silah karşısında yalnızdır ve kurtulma olasılığı çok zayıf görünmektedir. Muhalefeti, yanlış bulmuyorum, insanın karşısında görüyorum. Suçu işleyenlerin bir parçası olarak görüyorum. Siyaset, tümüyle suçludur. Siyaset, gerçeği deşifre etmiyor, virüse karşı mücadeleyi önemsiyor, perde arkasını söylemiyor. Oysa gerçek cinayet virüs sonrası işlenecektir. İnsanların zihinleri öldürülecektir. Siyaset bunu saklıyor.
Bu virüs, doğanın insana karşı savaşı değildir. Hem virüs tehlikeli, hem de virüsün örttüğü toplumsal değişimler tehlikeli. Ekonomik toplumsal biçim çökmüştür. Özgürlüğün eşiğine gelmiş insana, zorlama edimlerle devlet ve ekonomi dayatılmaktadır. Oysa hem devletin, hem de ekonominin, nesnel zemini kalmamıştır.
İnsanın fiziki olarak ölmesi çok kötüdür. Ancak asıl kötülük, insan zihni öldürülecektir. Fiziki ölüm tek tek insanları, zihinsel ölüm ise tüm insanlığı öldürecektir. İster istemez, insanın aklına geçmiş insanlık geliyor ve acaba insanlık daha öncede kendi birikimlerini kaybetmiş olamaz mı? İnsanlık daha önce de sil baştan yapmış olamaz mı?
Komünistler sahada yok. En son, komünistler 20.yy sonunda kaybedildiler. Zizeck yeni bir komünizmin icadını bekliyor. Oysa komünizm, insan birikimidir. İnsan birikimi saldırıya maruz kalmış ve 20.yy sonu kaybedilmiştir.
Tüm siyaset, insanlığın fiziki kurtuluşuna aracılık ederken, namluyu elinde tutanlar, insanlığı yeni bir biçime hazırlıyorlar.
Size bir alıntı vereceğim: “İnsanlık tarihinde ilk kez dışarıdan fetih ile karşı karşıyayız. Yörüngelere yerleştirilen uydular aracılığı ile kontrol ediliyor, yönetiliyor, yönlendiriliyor, çalıştırılıyor, koşturuluyor ve yer yer de vurulup kırılıyoruz. Dünyanın dışında konuşlanmış bir düşmanla karşı karşıyayız. Egemen makineden bağımsız, dünyanın dışına çıkmak mümkün değildir. Bundan dolayı düşmanla savaşmamız söz konusu değildir. Tam da bu nedenle savaş mefhumunu dilimizden çıkarmak durumundayız. “ 5 Yıl önce bu paragrafın içinde bulunduğu makaleyi yayınlaması için bir sosyalist dergiye göndermiştim. Bu makale yayınlanmadı.
Elon Musk son birkaç ayda ellinin üzerinde uyduyu uzaya gönderdi. O uydular, zapt edilecek olan insanlığı, yeni bir yaşam tarzı için hazırlıyor olamaz mı? Elon Musk’ın şirketleri, para kazanmamasına karşın borsada sürekli değer kazanıyor. Tesla’nın bilançosunda kâr olmuyordu ama buna rağmenTesla hisseleri hep üst sıralardaydı. Şirketin tek kazancı borsadan geliyordu. Kimdi bu hisseleri satın alanlar? Trump devlet teşvikleri ile Tesla’yı destekliyordu. Dün 11 Eylül ile virüsün arkasındakiler ayni güçlerdir diye yazmıştım.
Bugün bir şeyler yapabilir miyiz? Kimi bireyler insani dayanışma örnekleri göstermektedirler. Bunlar güzel örneklerdir. Ancak insani örnekler yenilgiyi önlemiyor. Hitler zamanı da güzel örnekler olmuştu.
Mesele yenilmemektir. Tıpkı, faşizme karşısında yalnız kalan devrimcilerin direnişi gibi… Virüs siyasi bir örtüdür. Öldürücüdür. Zira ikna gücünü de buradan almaktadır. Dünkü yazımda belirttiğim gibi insan nüfusunun çoğunluğunu öldürmek istemiyorlar. Sadece, insanlık zapt edilmek istenmektedir.
O halde asıl tehlikeye yönelmek ve zapt edilmemek için yoğunlaşmalıyız. Ekonomik ve siyasi ortaklığı deşifre edebilmeliyiz.
Durum şöyledir: Ekonomi fiziki olarak bitmiştir. Ancak ortaklığın kafaları, bunu farklı biçimlerde ilerletmek istemektedirler. Bunun için siyasi ve teknolojik güçleri kullanarak, yabancılaşmayı bir ileri evreye taşımak istemektedirler. Zemini olmayan, ekonomi ve siyaset biçimine zemin yaratacaklardır. Alabildiğine uydurma bir devlet ve sadece soygun yapabilen bir ekonomi göreceğiz. Yeni tarza dâhil olursak, uydurma insan, dışında kalırsak köle insan olacağız. Dönüşümler, pasta kalıbı gibi ayrılmazlar, insanın bozulması, uzun zamandır ileri boyutlara evrilmişti. Bozulma nitelik değiştirecek ve uydurma insan tezahür edecektir.
Bir önceki yazımda şöyle bir soru sormuştum: İnsan mı parayı harcar, yoksa para mı insanı harcar? Paranın insanı harcadığını şöyle anlatmıştım. Para sermayedir ve insan emeğidir. Harcandıkça bir insanın emeği tüketilir, oysa insanlığı besleyen insanın emeğidir. İnsan sermayeyi harcarken, kendi ilerleyişini kaybeder. Harcayanın ilerleyişi, diğer insanın emeği sayesindedir. Örn. işçi sınıfı aradan çekildiğinde, burjuvazinin ilerleyişi durmuştur. Bugün devlet ve şirket bürokrasilerinin akıl dışılığı bu nedenledir. Aslında para harcayan insanlar, gerçekte kendilerini harcamış ve akılsızlaşmıştır. Akılsız insan bugün vahşice saldırmaktadır. Bu virüs örtüsünün altında akıl yoktur. Vahşice hareket edilerek ciplerle insanlık zapt edilmeye çalışılmaktadır. Ellerindeki son sermayelerle ancak bu kadar akıl sahibi olabiliyorlar. Akılsız, insan kılıklılar, gerçek insana tahammül edemiyorlar.
Sadece burjuvalar mı para harcamıştır? Tüm insanlık harcamıştır. Emekçiler de harcamıştır. Ancak emekçiler harcadıkları kadar yeniden üretmişlerdir. Yani onlar insan kalabilmişlerdir. Asalaklar öyle değildir. Dikkat edin, gripten ve benzeri hastalıklardan her yıl bu virüsün öldürdüğünden çok daha fazlası ölmektedir. Peki, bu virüs, çok daha az öldürmesine rağmen bu insani hassasiyet neyin nesidir. Virüs, bize endişe ve korku saçarken insan olduğumuzu da hatırlattı. Zira hepimiz tehdit edildiğimizi fark ettik. Önceleri bizlerde nispeten asalaklık dolayımı ile akılsızlaşmış ve duyarsız olmuştuk. Oysa tüm ölümlere itiraz etmeliydik. İnsan ya da diğer canlılara, böylesi çok ölümler yakışmıyordu. İnsanlık bir şeyler yapmalı ve araştırmalıydı. Belki de erken ölüm doğadan değil de akılsız edimden geliyordu.
Aylardır büyük bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu yazıyordum. Dönüşümün araçları ve biçimini çok iyi bilmiyordum. Pratik süreç ilerledikçe net konuşabiliyoruz. Bütün dünya kilitlendi, insanlar evlere tıkıldı. Ekonomiler durmakta, sadece ABD’de 14 milyon işçinin işine son verildiği söylenmekte. Tam bu aşamada insan yaşamı bilmediğimiz bir biçimde dizayn edilmektedir. Normal koşullarda insanlık buna karşı isyan eder. Etmiyor, insan virüsle korkutuluyor, para ile susturuluyor.
Siyasi akıl, insanlığı büyük bir tehlikeye sürüklemektedir. İnsanlığın ortalama yarısı, kaybedilmiş insan değildir. Bu insan, ellerine tutuşturulacak olan paranın, insanlık için kurtuluş olmayacağını düşünecek ve küçük adımlarla da olsa kendi kaderini, kendi eline almak için harekete geçecektir. Bir yanda siyasi akıl, diğer yanda ise gerçek insan çekişecektir. Gerçek insan henüz şaşkın, siyaset onu aldatıyor. Virüs öncesi, dünyanın yarısının isyanda olduğunu bir kenara not edelim. O isyancılar, siyasete rağmen isyan etmişlerdi.
An itibarı ile tüm partiler insanlığın karşısındadır. Buna komünist partiler de dâhildir. Gerçek insan bir yana, politik ve uydurma insan diğer yana ayrılacaktır. Tarih hem insani ilerleyişe sekte vuruyor, hem de insanı mutasyona zorluyor.