Virüs yeni bir 11 Eylül’e benziyor.
Virüs ABD’nin diğer devletleri ikna aletidir.
Virüs ayni zamanda tüm devletlerin, kendi toplumlarını, yeni koşullara ikna girişimidir.
Birkaç yazı öncesi yazdığım gibi virüs bir siyasettir. Siyaset ise böylesi çirkinlikler üzerinden tezahür etmektedir.
Bu savaşta Rusya ve Çin takip edilmelidir. Rusya ve Çin, ABD’nin koşullarına ikna olurlarsa ki böylesi bir olasılık, ağırlıklı olasılıktır. Dünya hep birlikte ve yeni bir 11 Eylül ile yeni bir dönemece girecektir.
Virüs, krizi çözen bir hareket değildir. Krizi öteleme hareketidir. Dev kriz geliyor, devletler bundan sakınıyor. Krize karşı önlemler alınıyor, çürüyen yerler yıkılacak, kolonlar sağlamlaştırılacak. İnsanları evlere tıkarak bunları yapacaklar.
11 Eylül insanlığa bir ilerleme getirmemiştir. Ancak ekonomik ve teknolojik ilerleyiş devam etmiştir.
Ekonomik ilerleyiş, insani ilerleyiş değildir. Teknolojik ilerleyiş ise teknolojinin kimin elinde olduğu ile ilgilidir.
Corona öncülüğündeki değişim, 11 Eylül’de olduğu gibi insani bir ilerleyiş getirmeyecektir. 11 Eylül’de olduğu gibi insani kırılma getirmektedir. 11 Eylül’de İkiz kulelerde üç bin, ardından Afganistan ve Irak’ta milyonlarca insan ölmüştü.
11 Eylül, kendi çizgisinde başarılı olmuştu. Virüs kendi çizgisinde başarılı olacak mıdır? Çetrefilli bir durum var.
Gerçekte bu yıkıcılığı getiren yapay zekalı üretim teknolojileri ve kripto paralardır. Yapay zekalı üretim teknolojileri ve kripto paralar üzerinden ekonomik toplumsal biçim işletilemez. Krizle ilgili değişim, kripto para ve yapay zekalı üretim tarzına belli koşullarla onay vermektedir. O koşullar, IMF’ye ait dijital paranın, ulusal paraların yerini almasıdır. Yapay zekâlı üretim teknolojileri ise ticaret anlaşmaları çerçevesinde değerlenmesidir.
IMF parası SDR’nin değişime girmesi ve yapay zekâlı üretimin önünün açılması, devrimci bir ilerleyişi ifade etmiyor. SDR merkeziyetli bir paradır. Sınırlı para değildir. Bu para aracılığı ile bireyler soyguna maruz kalacaktır. Yapay zekâlı üretim teknolojileri ise diğer üretim teknolojilerinin ürettiği değerleri ele geçirecektir.
Azıcık devrim dediğim şey, devlet ve banka mekanizmalarının eskisi gibi işleyemeyeceği ve nispeten yıkımlara maruz kalmasıdır. Kısmi de olsa esaret çemberinde gedikler açılacaktır. Bireylerin özgürlüğe erişme olanakları doğacaktır.
Nasıl ki 11 Eylül’de Irak, Afganistan, Libya ve Yemen, dünya ekonomisinden by pass edilmişti. Bugün de Corona hareketi ile insanlığın önemli bir bölümünü ekonominin dışına itilecektir. Ekonomi ve siyaset daha dar alana çekilecektir. Dışarıda kalan insan köle veya hizmetkâr olacaktır. Bu dediğim çok büyük kütleler biçiminde olacaktır. Siyasetin amacı virüslerle nüfusu azaltmak değildir. Çünkü insan malzeme olarak devletlere gereklidir. Devletler, dışarıda tuttuğu insanı, ihtiyacı oranında kullanmak isteyecektir. Çok büyük insan yığınlarının işsizleşmesi, ekonomi ve devletin dışına itilmesi, insanda büyük tahribat yaratacaktır. İnsanın işsizleşme ve devletsizleşmesi, komünist dünyada olsaydı özgürlük getirecekti. Bugün, yalnız bilinçli bireylerin, açılan gediklerden özgürlük elde etmesi olasıdır.
11 Eylül, hangi gücün hareketi ise korona virüsü de ayni gücün hareketidir. Bu hareket, beklediğimiz, devrimci dönüşüm değildir. Bu hareket, laçkalaşmış ekonomiye dinamizm kazandırma girişimidir. Bu hareketle piyasadaki fazlalıklar silkelenecek, ölü dokular temizlenecek ve piyasa yeniden işletilecektir.
Sermaye, canlı emek ve hızlı ticaretle, canlı kalabilir. Ücretli emeğin üretimde olması ve sömürülmesi, ticaretinde küçük ve orta sermayeyi hızla yem etmesi, dev sermayeye can vermekteydi. Ancak bugün bu İki dinamik, dev sermayelerin canlı kalabilmesi için yeterince fayda sağlamıyor. O nedenle “yaratıcı yıkım” dedikleri, bir edimselliği, realize etmek istemektedirler.
Bu gerçekte sermaye ekonomisinin son çırpınışıdır. Bu ekonomi, çok kısa bir zamanda dev bir krizin göbeğinde kendisini feshedecektir. Yeni komünist düşünceler, eski üretim tarzı ve toplum biçiminin yıkıntıları içinden fışkıracaktır. Korona virüsle sadece yıkım göreceğiz. Bu hareket sonrası, yeni bir toplumsal model ön görmüyorum. Ayrıca bu hareket henüz başarılmış değildir.