Muhalif Yazılar
Osman Naci
Güney sınırlarımızın ötesinde neler oluyor?
Sorumuzun tam karşılığı,
Güney sınırlarımızın ötesinde, Irak, Suriye sınırları içinde;
“ At izi it izine karışmış, Filler tepişiyor, çimenler eziliyor.” ile ifade edilebilir.
Bu yanıt bir kafa karışıklığından çok durumun kendisini ifade etmektedir.
ABD önce bir “yalan” üzerine oluşturduğu algı ile Irak topraklarını uzun vadeli stratejik amaçları için tarumar etti. Aynı amaçlar için sonrasında kanlı ellerini Suriye’ye soktu.
Ve Libya…
Kuşkusuz bu “İnsanlık suçu” ABD’nin tek başına uyguladığı kanlı bir senaryo değil Türkiye’nin de dahil olduğu NATO denilen yayılmacı Savaş örgütünün bileşenlerin de dahil olduğu insanlığa karşı girişilirmiş bir toplu katliam, affı olmayan bir insanlık suçluydu.
Sonuç yüzbinlerce ölüm, yaralı, dağılmış, parçalanmış ülkelere, mülteci yaşamlar…
Öyle ki Irak ve Suriye’de yanan ateş, patlayan bombalar, atılan kurşunlar sadece Irak ve Suriye’yi değil en yakın komşu olarak öncelikle Bizi vurmakta, Komşu sınırlarımızın ötesinde akan kan bizim sınırlarımızın içine de sıçramaktadır.
Bir hafta önce İstiklal Caddesinde patlatan bomba ve Ülkemiz sınırları içinde daha önceki onlarca benzer terör olayı Irak ve Suriye’de süren kanlı savaşın artçıları, sonuçlarıdır.
Kuzeyimizde sürmekte olan Ukrayna/Rusya krizini de Irak ve Suriye topraklarında uygulanan senaryonun yazarları ve aktörlerin aynı olan bir benzeri olduğu kapsamında değerlendirmek gerekir.
Dünyanın neresinde olursa olsun çıkan bir yangın, atılan bir kurşun, patlayan bir bomba, çıkan bir çatışma, savaş, tezgahlanan bir kriz tüm insanlığı yakıp, kavurmakta, yaralamakta hatta yaşamını tehdit etmektedir.
Bu nedenle ister dünyanın diğer ucunda olsun iste yanıbaşımızda, sınır dibimizde insan yaşamını kast eden toplumların ulusal bütünlüklerini tehdit eden her türlü kansız sinsi girişime yada kanlı
“Savaşa Hayır.” diyoruz, demeliyiz.
Maalesef ki yönetimdeki Erdoğan/AKP iktidarı Ülkemizde Cumhuriyetin kurucularından Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı en önemli miras;
”Yurtta sulh, cıhanda sulh” şiarının gereğini yerine getirmek yerine bu savaşın bir parçası olmuştur ve olmakta da ısrar etmektedir.
Buradan bu Coğrafyanın barışseverleri olarak Erdoğan AKP iktidarına;
İç ve dış politikada çatışmacı politikalar yerine diplomatik uzlaşmacı yöntemlerin, sorunların çözümünü savaş alanlarında değil masabaşında aranmasını
çatışmacı değil barışçıl yöntemlerin tercih edilmesini önermekteyiz.
Diğer bir çağrımız da muhalefete;
Savaşa her türden çatışmalı süreçlere karşı itirazımızı, sesimiz daha cesaretli daha gür bir biçimde çıkartmalıyız.
Ve Barış adına yapılan her türlü çağrıyı, girişimi destekleyip arkasında durmalıyız.
22/11/2022