Sitem etmiş Hrant. “Ben sana neler yazmışım, bak sen bana hiç aşk mektubu yazmadın” demiş. “Niye yazayım ki” demiş Rakel de. “Sen hep yanımdaydın, söyleyeceklerimi sana söyledim”.
https://www.facebook.com/miiziika/posts/707148989320046/
Bugün Hrant Dink’in doğum günü. Tarihin sayfalarından nefret ve düşmanlık çıkarmak kolaylaşıyor. “Geçmişte yaşanan büyük felaketin sorumluları gibi mi davranacağız, yoksa o yanlışlardan ders alarak yeni sayfaları bu kez uygar insana yakışır şekilde mi yazacağız?”
https://artigercek.com/yazarlar/alin-ozinian/hrant-dink-67-yasinda
Hiç kimse anasının karnından ‘sevmediklerimiz’ gibi çıkmadığına göre, en berbat ruh halinde dahi ‘toplumsallığımızın ürünü olduğumuz’ somut gerçeğini akılda tutarak davranmanın anlamlı olacağını savunuyorum. Ben çocukken ‘cankurtaran’ denirdi, artık ‘ambulans’ biliyoruz; eh elli yıl cankurtarana ambulans dersen ambulans olur elbet. O toplumsallaşmanın ‘koşulları’ dönüşmediğinde, ezilenin, sömürülenin, horlananın, neden ezilip sömürüldüğü ve horlandığı ‘doğru’ tespit edilip de gerekenler yapılmadığı sürece, Türkiye’de bugüne dek ne olduysa bundan sonra da o olacak. Farklı isimlerle, farklı hükümet biçimleriyle, dönüp dolaşıp aynı saçmalıkları yaşamaya başlayacağız.
https://www.gazeteduvar.com.tr/muhafazakar-secmen-nadide-bir-cicek-midir-makale-1534981
Şimdi AKP saflarında siyaset üreten, bilgi üreten, fikir üreten, algı üreten, polemik üreten, demagoji üreten irili-ufaklı nice isim, 12 Eylül darbe yönetimi ve Aydınlar Ocağı ittifakının itici gücüyle ortaya çıktılar. 1980’lerin ikinci yarısından itibaren önlerinde açılan “devletli” imkânlarla yurt dışında eğitim-öğrenim görüp döndüler ve hâlihazırdaki muhafazakâr, dindar ve de iktidarın yapı taşlarını oluşturdular.
https://gazete.gazetepencere.com/12-eylul-akpnin-ana-rahmidir/
https://twitter.com/ataytayfun/status/1436949822892826626/photo/1
“Şimdi söyle bana. Senin arkanda böyle bir güç var. Benim arkamda hiç kimse yok. Ben yine de düşündüklerimden bir milim geri gitmiyorum. Sense doğduğun günden beri hep başkalarının gücünü alarak efeleniyorsun. Doğduğun gün sana ne söylenmişse onu doğru kabul etmişsin. Babasının tuttuğu takımı tutan çocuklar gibi, hiç yorum yapmamış, hiç karşı çıkmamışsın. Hep suyun aktığı yöne gitmişsin.”
https://www.birgun.net/haber/bir-delikanli-adayi-ile-soylesi-358582
[Ümmet kini ile sınıf kini] İslamcıların dillerine pelesenk olan “Dinim kinimdir” sözünün asıl sahibi Süleyman Nazif’tir ve yine aynı kitabında bu sözün orijinalinin kendisinden çıktığını ifade eder: “DİNİM KİNİMDİR sözü en önce benim lisanımdan çıktı. İlk söylendiği zaman şahsa ait hiçbir kızgınlık anlatmayan bu iki kelime, Balkan Savaşı’nın şu koca padişahlığı temelinden sarsmağa çalıştığı bir zamanda, o zelzelenin şiddetlenmesine bilerek, bilmeyerek hizmetkârlık eden iç ve dış düşmanlara husumetini yöneltmişti. İslamcıların dinleri kinleridir bu biliniyor; peki solcuların sınıf kini nerede?https://gazetemanifesto.com/2021/yilmaz-guneye-saldirmanin-tarihsel-kokenleri-463372/
Babam 1970’li yıllarda Türkiye sol hareketinin içinde yer almış, önce idamla yargılanıp daha sonra Türkiye’nin farklı hapishanelerinde on üç yıl yatmıştı. Annem dışardan dayanışma gösterirken, ablamın çocukluğu 12 Eylül’ün gölgesinde geçmişti. 1991’de şartlı tahliyeden sonra babam çıkmıştı. Ben de hapishane sonrası doğan çocuktum. Evimizde kalabalık, arkadaş buluşmaları eksik olmazdı. Bir araya geldiklerinde ortak geçmişin hikâyeleri sohbetlerde hatırlandıkça konuşulur, gülünürdü. Hücrede fare ile kurulan ilişki, koğuş yaşantısında mizah dozu yüksek insan hâlleri, konuşulan ve paylaşılan anlara dairdi.
https://www.birgun.net/haber/41-inci-yilinda-12-eylul-cezaevlerinin-sosyolojisini-hatirlamak-358704
Üzerine toz kondurmayıp sürekli ötekine ayar verenler tiyatrodan zevk almaz. Tümden de gelemeyen, tüme de varamayan yığınlar, parçalarla bütün arasında bağlantı kuramıyor. [Ama] tekçi anlayışla kendi hakikatini tabulaştıranların tiyatroya çok daha fazla gereksinimi vardır.
https://gazetemanifesto.com/2021/butunu-gorebilmek-462777/
Keje o zaman 19 yaşındaydı, ben 25. Bir süre sonra buluşmaya başladık. Yemeden, içmeden kesilmiştim. Aklımda hep Keje. Sarışın kız çocuğu anlamına gelirmiş adı. Her şey o kadar çabuk oldu ki. Evlendik. Ben TUS sınavını kazanıp, Genel Cerrahi ihtisasına başladım. İstanbul’a dönmüştük. Keje dışardan liseyi bitirdi. Bir yıl kursa gitti ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Çok zekiydi, çok çalışkandı, çok güzeldi. Hem evi çekip çeviriyor, hem okuyordu.
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
https://en-gb.facebook.com/groups/DemBirDay/
Salgınlarla baş edebilmek için iklim krizini de durdurmamız gerekiyor. Çünkü krizin sonuçları yaban hayatı ile insan temasını artırıyor. İklim krizini durdurmak için de doğayı yok eden bu ekonomik modelden vazgeçmeliyiz. Yoksa iki koldan bizi saran yangın kontrolden çıkacak.
https://ekosfer.org/wp-content/uploads/2020/12/virusten-kacarken-iklim-krizine-yakalanmak-d.pdf
Adımlar dergisi, Mayıs 1943 ile Nisan 1944 arasında, aylık fikir ve kültür dergisi olarak 12 sayı yayınlanmıştır. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Behice Sadık Boran’dır. Yazarları arasında Niyazi Ağırnaslı, Nermin Menemencioğlu, Behice S. Boran, Muzaffer Şerif Başoğlu, Jean Camborde, Bekir Sıtkı Kunt, Hilmi Ziya Ülken, Liko Amar, Yunus Kâzım Köni, Nurullah Ataç, Orhan Burian, Reşat Enis, Dr. Ziya Oykut, Rıfat Ilgaz, E. Işık, Y. Nuri Zaimoğlu, Yük. Müh. Hüsnü Baki, Kemal Bilbaşar, Burhan Arpad, Hüsamettin Bozok, Zeki Baştımar, Suat Taşer, Halil Aytekin, Münir Belen, Enise Apak, Sabahattin Ali, Yaşar Çöl, Orhan Kemal yer almıştır.
https://www.tustav.org/sureli-yayinlar-arsivi/adimlar-1943-1944/