Yaşar Kemal’in de dediği gibi: “Dünyadan bir çiçek eksilirse bir renk, bir koku yitmiş demektir. Dünya binlerce çiçekten bir kültür bahçesidir. Bu insanlığın zenginliğidir.” – Bilirdik gelen ezginin Kürt düğünü mü, Ermeni düğünü mü, Rus düğünü mü olduğunu. Herkes birbirini sevinçle karşılardı.
[Temel Demirer ile Sibel Özbudun, ilişikteki yazılarını gönderdiler. Teşekkür ediyorum. -C.Ç.-] “Artık anlamalıyız ki; bizler hiçbir zaman doğaya egemen olmak gibi bir çaba içinde olmamalıyız; tersine etimiz, kanımız ve beynimizle ondan bir parça ve onun tam ortasında olduğumuzun bilinciyle davranmalıyız. İnsan olarak doğa üzerinde kurduğumuz egemenlik, onun yasalarını tanıma ve doğru olarak uygulayabilme üstünlüğüne sahip olabilmemizden öteye gitmemelidir. Hele varoluşumuzun ilk koşulu olan suyu ve toprağı bir alışveriş nesnesi yapmak, insanın kendisini bir alışveriş nesnesi yapmaya doğru atılmış bir adımdır. Su ve toprağın alınır, satılır bir mal hâline getirilerek bir azınlığın tekeline alınması ve geri kalanların dışlanması ahlâksızlıktan başka bir şey doğurmaz,” diyor Friedrich Engels, Doğa’nın Diyalektiği’nde…
https://www.gazetepatika15.com/sibel-ozbudun-yazdi-yangin-ve-bildigimiz-devletin-sonu-95062.html
https://sonhaber.ch/atesten-yasamlarin-duslerin-romani/
Koronavirüs salgını kadın işgücünü olumsuz etkiledi. Kadın işgücü erkek işgücüne göre daha fazla azaldı. Kadınlar daha fazla ücretli istihdamdan çekilmek zorunda kaldı. Hükümet kadın istihdam kaybı, kadın işsizliği ve şiddete yönelik acil durum planı oluşturmalı.
https://www.facebook.com/ArtiTelevizyonu/videos/951396235311384/
https://tele1.com.tr/turkiye-giderek-asgari-ucretler-ulkesi-haline-geliyor-gun-ortasi-294945/
Yakup Kadri, Ahmet Hamdi Tanpınar, Memduh Şevket Esendal ve Sadri Ertem gibi “edebiyatçı” kimlikleriyle bilinen bu isimler aynı zamanda dönemin “siyasal kadroları” arasında yer almışlardır. “Sonuç olarak devletçilik sisteminin kadrosu yerine geçmeye başlayan işadamı kadrosu, çarpık bir bencillik içine yönelmiş ve kendisiyle toplum arasındaki ilişkiyi anlamadan para kazanma yollarını aramıştır.” Cahit Kayra’ya göre buradan bir “melez” (hybride) türemiştir: “Liberal doktrin ile soysuz yöneticilerin ürünü olan bir yaratık.” (38 Kuşağı, Cumhuriyet’le Yetişenler, İş Bankası Yayını 2012).
https://ilerihaber.org/yazar/bu-adamlar-nereden-cikti-128908.html
TÜSTAV – TÜRKİYE İSTİKLÂL MÜBÂREZESİ UĞRUNDA – Yalnız Mısır’da, İran’da, Hindistan’da, Tunus’ta, (El) cezâir ile Fas’taki ziyalılar [aydınlar] arasında, Paris, Londra, Zürih, Berlin ve saire gibi Avrupa şehirlerindeki müslüman mahallelerinde ve nihâyet umum müslüman dünyasında Türkiye’deki inkılâb haberleri tasvir edilemiyecek ve anla[şıla]mayacak kadar büyük bir şadlık [sevinç] ile karşılandı. Müslüman âleminin eski Osmanlı usûl-i idâresinin tamamen yıkılıp Türkiye’nin yeniden doğarak yakında terakkî etmesine büyük bir imânı [inancı] vardı.
https://tustav.org/yayinlar/kitaplar/istiklal-muabrezesi-ugrunda-tanitim.pdf
https://www.youtube.com/watch?v=TvqyWxgbd7A
Tanzimat’tan Günümüze Türkiye’de İşçi Sınıfı Tarihi – Yeni Yaklaşımlar, Yeni Alanlar, Yeni Sorunlar
https://mobile.twitter.com/tarihvakfi_/status/1422142516774817792/photo/1
https://tarihvakfi.org.tr/kitaplar/
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
https://en-gb.facebook.com/groups/DemBirDay/
Recent Soviet Books on Turkey by Jacob M. Landau – Rozaliyev; whose book on class struggle is reviewed above, labelled it ‘the 1960 Revolution’ and attributed it to socioeconomic pressures. He was chided by reviews in the Soviet press for this approach.
http://isamveri.org/pdfdrg/lnd01/D00475_1970_6_2_LANDAUJM.pdf
Frida Kahlo, Diego Rivera and Leon Trotsky
“Peyami [Safa] ile Necip’in [Fazıl] er geç tutuşacaklarını, kapışacaklarını sana birkaç yıl evvel söylediğimi herhalde hatırlarsın. Bunda Necip’in şöhrete düşkünlüğü kadar Peyami’nin hasedinin de tesiri vardır. Bizim nesilde bu gibi şeylere meydan vermeyeceğiz.”
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/669769
https://erdem.gov.tr/tam-metin/147/tur
Mantıvar Türküsü – Ne gelene yüz çevir, ne gideni kovan ol.