Tarihin Penceresinden CHP – 2002’den 2017 Adalet Yürüyüşü’ne kadarki dönem, CHP’nin yoğun bir -tabiri caiz ise- kimlik krizi yaşadığı yıllardır. 1980’lerden beri üretilen Kemalizm eleştirileri CHP’yi derinden vurmuş, CHP hem genel merkezi, hem parti örgütü, Osmanlı geçmişi, Cumhuriyet, sol, İslam, laiklik, Batı, milliyetçilik, Kürt hareketi gibi konularda büyük bir kafa karışıklığı yaşamıştır. AKP’yi iktidara taşıyan toplumsal, ekonomik ve siyasal dinamiklerin şekillendirildiği Türkiye’yi yeterli şekilde analiz edememiș ve buna karșı özgün ve tutarlı bir pozisyon belirleyememiş, daha çok iç gerilimler, gelgitler yașamıș, bir sola bir sağa savrulmuştur. Bazen AKP’ye karșı yükselen șehirli orta sınıfların tepkilerini takip edip kurucu değerler ve laiklik vurgusu yapan savunmacı, bazen muhafazakâr kitlelere açılma vaadi ile iğreti kaçan sembolik adımlar atan mahcup bir parti rolünü takınmıştır. Sonuçta ne kadar ana muhalefet konumunu korusa da üzerinde yükseldiği muazzam tarihî mirasa ve deneyimin hakkını veremeyen, özgüvenini yitirmiş bir siyasal hareket dönüşmüştür.
https://gazeteoksijen.com/yazarlar/tarihin-penceresinden-chp/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Yayc%C4%B1o%C4%9Flu
Bu ülke sağcılığın kendisine giydirmeye çalıştığı deli gömleğini çıkartıp atacak bir birikime sahiptir. Bu halkın mafyanın, çetelerin, tarikatların cenderesine sığmayacağı açıktır. Eğer bu cendereden çıkılacaksa ancak bu sömürü düzeniyle mücadele edilerek ve hep birlikte, omuz omuza çıkılacaktır. Bu mafya-çete düzeni yıkılacak; ülkenin başka bir seçeneği kalmamıştır…
Bütün bu politik stratejiler ve politikalar, bu coğrafyanın kadim kültürlerinin oluşturduğu çoğul yapıyı tasfiye etmeyi-değiştirmeyi hedeflemiş olsa da paradoksal biçimde hem daha çoğullaştırmış hem de kimlik-kültürlerin hemen her yerde görünür hale gelmesine yol açmıştır.bBugünün dünyasında kültür ve kimlikleri tasfiye etmeye yönelik asimilatif politikaların başarı ihtimali artık yoktur.
Müşterekler “yaşamın kumaşıdır”. Zira insanlar katılmayı, paylaşmayı, bölüşmeyi, karşılıklılığı, alıp-vermeyi sever. Bunlar insanın vazgeçilmez, olağan halidir ki, onların yaratıcı potansiyelini güçlendirir.
https://yeniyasamgazetesi2.com/mustereklerden-yoksun-bir-toplumsal-yasam-surdurulebilir-degildir/
Lenin vaktiyle bu gibilere “sol lafazanlar” demişti. Devrimin kızıl bayraklarını yükseltmek marifet değildir. Devrime giden yolu göstermek gerekir. Milyonların “Erdoğan istifa, erken seçim” diyerek alanlara çıkması devrimci değişimin ilk adımıdır. Sonrası sana kalmış. Yeteneğin yoksa o kitleler ya yenilir ya da faşizmi yıkar, şu ya da bu ölçüde bir reform, bu devrimci dalganın “yan ürünü” olarak karşımıza çıkar. Potemkin zırhlısında 1905 ayaklanması kurtlu ete karşı patlayan öfkenin eseriydi. Öfkeli kitle, devrimin kendisi değilse de, devrimin “imkanıdır”.
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-biraz-daha-acik-konusmak-daha-acigi-sonraki-yaziya-151256
[1961 Mülkiye girişli sınıf arkadaşım Savaş Sönmez, Örsan K. Öymen’in yazısına dikkatimizi çekti. Cumhurbaşkanı’nın “kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur.” gerekçesiyle müzik yasaklamasına değindi. Öymen yazısında konuyu uzunca irdeledikten sonra, “Bu durumda camide beş vakit namaz kılmayan bir Sünni Müslümanın, cemevinde ibadet eden bir Alevi Müslümanın, Müslüman olmayan bir dindarın, bir ateistin, bir agnostiğin, bir deistin de gece saat 4.25 civarında yüksek sesle hoparlörden yayımlanan ezan sesinden rahatsız olma hakkı doğmuştur.” diyor. Savaş Sönmez “Tamamen katılıyorum. Acaba, özellikle sabah ezanı başta olmak üzere, günün beş vaktinde “bu davetsiz rahatsız edici”lerin sesleri (desibelleri)nin mazur görülebilir düzeylere indirilebilmesi için ne yapılabilir? Cesur imza kampanyaları mı düzenlenmeli, bir yerlere dilekçeler mi yollanmalı, polemik yaratmayacak şekilde nasıl hareket edilmeli de “rahatsız kamuoyu” harekete geçirilmeli? Toplu akla gereksinim var. Savaş’a iletisi için teşekkür ediyorum. -C.Ç.-]https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orsan-k-oymen/muzik-1847878
Prof. Dr. Korkut Boratav, 100. yılında Çin Komünist Partisi’ni ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin bugünkü ekonomik ve siyasi gücünü Çin Uluslararası Radyosu’na (CRI) değerlendirdi. “Çin devriminin büyük önemi, 20’nci yüzyıl sosyalist devrimlerinin mirasını bu yüzyıla taşıyan, az sayıda ülkeden biri ve en başarılısı olmasından kaynaklanıyor.”
https://www.krttv.com.tr/gundem/prof-dr-korkut-boratav-dan-cin-ve-komunizm-h83096.html
[Canut Yayınları yöneticisi Cem Kızılçeç alttaki ileriyi yolladı. Kendisine teşekkür ediyorum. -C.Ç.-] 100 yıl önce sömürge durumunda olan bir ülke bugün kendi kaderine hâkim olan ve öncü bir halka ve dünyanın en büyük ekonomisine sahip bir ülkeye dönüşmüştür. 100 yıl öncesine ve 100 yıl sonrasına baktığımızda ÇKP’nin ne denli büyük bir dönüşüme önderlik ettiğini görebiliyoruz. Bunu Çin’de başarmak önemli. Nüfusu 10 milyon, 20 milyon, 50 milyon olan bir ülkede bunu başarmak daha kolaydır. Ama Çin gibi yaklaşık 1,5 milyar nüfuslu, muazzam bir coğrafyada bunu başarabilmek önemlidir.https://www.youtube.com/watch?v=1VHYOBLVPd8
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
https://en-gb.facebook.com/groups/DemBirDay/
Tüstav Arşivi’nde dergileri incelerken Suat Taşer’in de şiirlerini görmüştüm. 940’lı yıllar hem ülke için hem de şairler için sıkıntılı yıllar. Neredeyse her şairin bir polisi olmuş. Tüm şairler fişlenmiş. Hepsinin ardına bir siyasi polis düşmüş. Mehmed Kemal, Acılı Kuşak kitabında özellikle bunu vurgular .
https://artigercek.com/yazarlar/ozgun-enver-bulut/suat-taser-in-butun-siirleri
Bir Leyleğin Bebeği Getirdiği Teslimat Karesi…
https://www.facebook.com/397815557666913/posts/801063087342156/
Attachments area
Ender Helvacıoğlu “ÇKP Tarihin En Büyük Toplumsal Dönüşümüne Önderlik Etmiştir” | Yön Tv