Ama en işlevsiz ve iktidarın işine gelen karşı çıkış “yönetemiyorlar ve savruluyorlar” eleştirisi sanırım. Öncelikle muhalefetin bu kavramları sol literatürdeki anlamıyla kullanmadığı açık. Muhalefete alan açan bir durum olarak “yönetememeden” söz etmek için o durumu siyasi özne olarak muhalefetin sağlamış olması gerekir. İktidarın ordu, yargı bürokrasi ve sermayeyi tarihte görülmediği kadar arkasına aldığı, Cumhurbaşkanının imasının bile emir telakki edildiği bir ortamda “yönetememe krizinden” söz edilemez. Sorunlu alanlarının iktidar değişimini zorlayacak bir yönetememe krizine dönüşmesi, ancak bilinçli siyasi müdahalelerle olur.
https://www.birgun.net/haber/yonetememe-ve-savrulma-338883
Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararı verebilmesi için 15 hâkimden 10’unun “evet” demesi lazım. Kapatma kararı için üçte iki çoğunluğun oluşması halinde AYM, siyaset yasağını da değerlendirebilecek. Şâyet kapatma kararı çıkmazsa, siyaset yasağının değerlendirmesi de söz konusu olmayacak. Ancak Hazine yardımdan yoksun bırakmak için AYM’nin 8 üyesinin “evet” demesi yeterli. HDP Hukuk Komisyonu bir süredir partiye açılan kapatma davasına karşı kapsamlı hazırlıklar içerisinde. Ancak bu çalışmanın HDP’yi aşacak tarzda genişletilmesi görüşünün benimsenmesiyle bu süreci göğüsleyebilecek ve yürütebilecek genişlikte bir ‘hukuk merkezi’ kurulması kararlaştırıldı. Ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmış hukukçuların, anayasa profesörlerinin yer alacağı bu merkez, kapatma davasını büyük bir hukuki mücadeleye dönüştürecek.
https://yeniyasamgazetesi2.com/hdpden-hummali-dava-hazirligi/
Burada, muhalefet için bir ibret yatıyor. Öncelikle, “Cumhur İttifakı”, ana muhalefetin umduğu gibi “kendi kendine” çökmüyor. Görüldüğü üzere çöküşünün bir bölgeyi, bir uluslararası ittifakı ve birbirlerine zincirleme bağlı küresel kapitalist çıkarları çökertmesi olasılığını bir politika dinamiğine dönüştürerek, kendisini sistemin merkezi güçlerine taşıtıyor. Bunu büyük bir ülkenin -pazarın- dümeninde durmanın avantajıyla ve uluslararası kamuoyuna kendisine meydan okuyan bir alternatif gücün yokluğunu göstererek gerçekleştiriyor. AKP’nin “arkasını döndüğü” ve “koptuğu”nu söylediği çoğunluğu şenlikli ve canlı bir demokratik güç odağına dönüştürmeyi başaramaz, bunun için en canlı muhalefet gücü HDP’yle ortaklaşamazsa muhalefetin kendisi bir can sıkıntısı kaynağına dönüşebilir; çünkü muhalefet de iktidar gibi güç gerektirir.
https://yeniyasamgazetesi2.com/muhalefet-de-guc-gerektirir/
Karara katılmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, gerekçesinde “Başvurucuların barışçıl olmaktan çıkmasına herhangi bir katkı yaptıkları tespit edilemeyen bir toplantıya yalnızca katılmış olmaları nedeniyle kategorik olarak cezalandırıldıkları anlaşılmaktadır” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin çoğunluk kararına karşı oy kullanan Engin Yıldırım da, İspanya Anayasa Mahkemesi’nin bir kararına atıf yaparak, “Yolların demokratik toplumlarda sadece araçların geçmesi için olmadığı vurgulanmıştır” dedi. Yıldırım, “Yollar, sokaklar, caddeler ve meydanlar çok eski dönemlerden beri halkın bir araya gelip, konuları tartıştığı, protesto ettiği, yetkililere talep ve şikayetlerini ilettiği (…) kadim mekan ve alanlardır” değerlendirmesini yaptı. Yıldırım, bu alanlarda toplanmanın çeşitli gerekçelerle cezalandırılmasının demokrasinin yaygınlaşmasına ve hesap verebilir yönetim anlayışının gelişmesine zarar vereceğine işaret etti.
‘CHP İktidar Hareketi’ temsilcilerinin Kemal Kılıçdaroğlu’na sunmak üzere hazırladıkları raporda, ittifakların önemli ve gerekli olduğu belirtildi. Ancak “İttifaklar yapılırken ‘CHP sol düşünceden uzaklaşıyor, sağa kayıyor’ algısı yaratılmamalı ve parti tabanındaki ideolojik düşüncelerin dengeleri korunmalıdır” denildi. Merkez sağ partilerle CHP arasında yapılacak ittifaklarda, partinin “sol-sosyal demokrat” değerlere bağlılığından koparılmadığı vurgusunun yapılması gerektiği belirtildi, “HDP ve Kürt seçmen varlığını korkmadan, çekinmeden sosyal ve siyasal yaşamın gerçekliği ve bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesinin gerekliliği anlatılmalıdır.”
Tek şansınız, size, politikalarınıza itiraz edenlerin yalnızca itiraz etmekle yetiniyor olmalarıdır; siz gidince ne yapacaklarını bilemiyor gibiler, bilselerdi şimdiki itirazlarının da eti kemiği olurdu, yok. Gitmenizi istemiyorlar sanki, siz çıkmaz sokakta paniğe kapıldıkça, sağa sola saldırıp, olmadık işler yapınca seviniyorlar ama yalnızca seviniyorlar. Söyledikleri sizin ne kadar beceriksiz olduğunuza dairdir, buna o kadar çok inanıyorlar ki, çekip gidersiniz diye de korkuyorlar. İktidar birden bire kucaklarına düşerse ne yaparız diye telaştalar. İşte sizin şansınız da bu. Ama bu şansa da fazla güvenmek doğru olmaz, çünkü birisi giderse o boşluğu birileri dolduruyor önünde sonunda.
https://ilerihaber.org/yazar/post-mortem-siyaset-124459.html
Bu türden yazarları seviyorum: Önündekini ısırıp arkandakini tepeceksin. Taylan Kara kıskandığım bir kitap yazmış. İtiraf ediyorum!
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/edebiyatla-ahmaklastirma-6335565/
Hayatı boyunca kadim Mısır’ın başına belâ olmuş hiçbir rejimle uzlaşmadı ve erkek egemenliğini pekiştiren ataerkil zihniyete karşı hep öncül bir rol oynadı. Arkasında asil bir kadın geleneği, koca bir mücadele, 50’yi aşkın kitap, bir oğul, bir kız ve boşadığı üç erkek bıraktı. O Nil’e döndü ama ruhu hep aramızda olacak. Romalıların doğru bir hayatı yaşayanların ardından dediği gibi, O YAŞADI!
https://yeniyasamgazetesi2.com/nawal-el-saadawi-o-yasadi/
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
Barbarın Tarihi – Ezilenin Dini – Hikmet Kıvılcımlı’da Tarih ve Din – TÜRKİYE SOSYALİST HAREKETİNDE HİKMET KIVILCIMLI’NIN YERİ. Osmanlı Devleti’nin maddeci tarih analizi – Asya Tipi Üretim Tarzı tartışmaları. Türkiye’de sınıflar analizi ve orduya bakış açısı. Hikmet Kıvılcımlı’nın düşüncesinde dinin işlevi. Kıvılcımlı’nın din tefsiri. Tarih tezi ve din yorumu ilişkisi.
https://iletisim.com.tr/Images/UserFiles/Documents/Gallery/barbarin-tarihi.pdf