Corono Virüse karşı Aşıda kakofoni

Corona Virüsüne karşı Aşı’da kakafoni;

Türkiyenin köklü bir Devlet üniversitesi hastahanesinde halen aktif görevde bulunan ünlü muhalif bir Onkoloğu’nun;” Ülkemizde Kanser teşhisi koyulan hastaların %80’i Kanser değildir. İlaç firmalarının manipülasyonudur.” Açıklaması beni şaşırtmamıştı. Şaşırmamamın nedeni Dünyaya hakim Vahşi Kapitalist sistemin bugüne kadar uluslarası ilaç tekellerinin karları için nasıl insan yaşamını, doğanın tahribatını hiçe saydığını pek çok örnek ile yaşadığımız için bu ünlü muhalif Bilim İnsanı Onkoloğun bu çarpıcı iddialı açıklaması beni çok şaşırmadı, yabana atılmaması gereken bir iddia gibi hafızamda durmakta. Nitekim daha sonralarıda bu görüşü destekleyen bilim insanlarının açıklamaları oldu.

Tam bir yıldır Dünyayı, insanlığı, yüzlerce yıllık bilimsel birikimleri aciz bırakan bir Virüsün, milyonlarca insanın ölümüne, hastalanmasına, tüm dünya ülkelerine ekonomik, sosyal yaşamı alt üst etmesine bir yıllık süre zarfında seyirci, aciz kalan Ülke yönetimleri bugünlerde Ulusal ilaç tekellerinin çıkarlar temelinde aşı şavaşına girmeye başlayınca, salgının başlangıcında yazılan komplo teorilerine temel olmasını fikrini pekiştiriyor..

Dünyada milyonlarca insan, insanlık bu virüs kaosundan çıkmayı beklerken;” Koyun can, kasap et derdinde” dedirtecek türden Amerika- Avrupa-Asya kıtaları arasında senin aşın benim aşım rekabeti büyümeye başladı.Ülkeden ülkeye sevkiyatı başlayan yüzmilyon dozluk aşıların maddi karşılığını düşününce tamda Vahşi Kapitalizmin fıtratına uygun bu durum için neden olmasın diye düşünmekten insan kendini alamıyor.
Salgın ile ilgili Komplo teorilerinden bahsediyorum.

Ülkemizdede çok gerilerden gelen bir aşı üretimi çabası var. Oysa aşı konusunda bu konuda oldukça deneyimli olan Ülkemiz tıp alemi Pandeminin başlangıç sürecinde ilk adımı atmış ancak bu çabaların önü “nedense” kesilmişti. Ülkemizde Aşı çalışmalarını başlatan Bilim insanı ekibinin sesi soluğu kesilmişti.
İnsan Uluslararası ilaç tekellerin parmağını hissediyor Ülkemizdeki aşı üretiminin engellenmesi çabalarında ister istemez.

En başından itibaren gerek dünyanı çok gelişmiş ülkelerinde gerek “Gelişmekte olan” Ülkemizde Salgın yönetimi ile ilgi türlü çeşitli tutarsızlıklar, uygulamalar, oldukça kötü bir Salgın yönetimi izledik.
Bu kötü yönetimin bedellerini bazı çok gelişmiş Ülkelerin Salgın ile ilgili sorumsuz, hoyratça açıklamalar yapan Devlet Başkanları, Başbakanları (Trump, Conson,Bolsanaro) Virüse yakalanarak ödedi. Bu gelişmelerde tüm dünyada insanlığın Ülke yönetimlerine karşı salgın ile mücadelede güvenlerini yitirmesi sonucunu doğurdu.

Çok benzer bir süreçde Ülkemizde Bilim Kurulu, İç İşleri, MilliEğitim, Sağlık Bakanlıkları ve Cumhurbaşkanlığı arasındaki eşgüdümsüz, biri biri ile çelişen bir yönetilememe durumu yarattı.
En son ve en çarpıcı örnekler.Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanının Maske, Mesafe ve Kalabalık ortamlardan uzak durulmasına yönelik uyarılarını AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğanın adeta İzdiham görüntüleri veren AKP kongreleri ve Cenaze törenlerine övgü düzmesi ile çelişmiştir, boşa çıkmıştır. Bu konudaki Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın çok kıymetli olan o özrü boşlukta kalmıştır.
İç İşleri Bakanlığı çalgılı, çengili, deve güreşli AKP gençliği toplantısına her hangi bir ceza uygulamazken Salgın kurallarını ihlal eden vatandaşa ceza yağdırmaktadır.

Salgın sürecinin ekonomik yükü ve bozulan sosyal yaşam olarak ağır faturası tüm dünyada ve ülkemizde emekçilere ve yoksul halka kesilmektedir. İnsanlığı açlıkla karşı karşıya getiren işsizlik, esnaf iflaslar, had safhaya ulaşmış, geri döndürülemez bir kaosun eşiğine getirmiştir. Dünyada bu sosyal patlamalar halinde meydanlara yansırken, Ülkemizde ekonomik dengelerin bozulması, işsizliğin yarattığı ekonomik ve sosyal travma aile yaşamlarını etkilemiş aile huzursuzlukları ve kadına yönelik şiddet ve sokak suçları ürkütücü bir boyuta varmıştır.

Cumhur İttifakı İktidarının tüm bu tutarsız uygulamaları, yaklaşık bir yıldır dükkanları kapalı olması nedeni ile iflas etmiş, çalışanlarını işsizler ordusuna katılmış, evine ekmek götüremeyecek durumdaki milyonlarca esnaf ve çalışanın tepki odağı haline getirmiştir.
Yine bu süreçte yanlızca bizim Ülkemize özgü bir uygulama olarak düşündüğüm 65 yaş ve üstü yurttaşlara uygulanan extra kısıtlamalar haksız, hukuksuz ve insan haklarına aykırıdır.
Toplumda AKP iktidarının bu tutarsız adaletsiz salgın yönetimine karşı salgın kısıtlamalarını tanımama yönünde sivil itatsizlik, baş kaldırı, esnaf eylemleri gelişmekte, toplumun her kesiminden AKP iktidarına karşı hoşnutsuzluk büyümektedir.

Öte yandan aşı teminindeki yetersizlik, aşı uygulamasındaki kötü organizasyon, toplumda öteden beri var olan aşı karşıtlığı, aşıya yönelik güvensizlik giderek büyümektedir.
Ülkemizdeki Sağlık çalışanlarının bile %20’ sinin aşılanmak istememesi çarpıcı bir veridir.

Diğer taraftan Ülkeler, Kıtalararası aşı “rekabeti” uygulamayı bir kat daha zorlaştırmaktadır.
ABD ve Avrupa Asya kıtasında üretilen ( Rus ve Çin) aşılarına karşı karalama kampanyaları yürütüp aşı pasaportu için bu ülke aşılarında geçersiz olacağı kararı alması Aşı’da önceliğin İnsanlık sağlığından çok uluslu ilaç tekellerinin çıkarlarının öncelendiğinin kanıtını oluşturmaktadır.

Matematk ve Fen eğitimi almış Dialektik Materyalizmi yaşamında rehber edinmiş bir Dünya vatandaşı olarak bu salgından çıkmanın en temel yolu öncelikle salgının çıkış kaynağının gerçekçi bir biçimde tespiti ve insanlıkla paylaşılması ve bugün yaşanan Pandemi durumundan ivedi olarak çıkılması için Tüm Dünyada İlaç tekellerinin değil İnsan sağlığını önceleyen bir sağlık politikası geliştirilmesidir.

Osman Naci
1 Mart 2021
Kozyatağı/Kadıköy

About OsmanNaciBalta

Check Also

BRICS Büyüyor, Onunla Neler Büyüyor?

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan ve kısa adı BRİCS olan ekonomik blok, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com