SOVYETLER BİRLİĞİ HAYATTA KALABİLİR MİYDİ? – M. Taş

Ekim devriminin 103. yılında Sovyetlerin yıkılma nedenleri üzerine düşünmek ve tartışmak devrime yapılacak en büyük saygıdır. Tarihçiler Sovyetlerin neden çöktüğünü araştırıyor ve hatta 20. yüzyılın o iki süper gücünden birinin yıkılması kaçınılmaz mıydı? Sorusuna cevaplar arıyor.

Sovyetler Birliği’nin neden sürdürülemez duruma geldiği konusunda farklı düşünceler belirtiliyor. Bazıları kabul edilir nedenlere varabilmenin uzun yıllar alacağını düşünürken, diğerleri çöküşün öngörülemez olduğunu düşünüyor.

2.Dünya savaşında kazanılan büyük zafer ve Sovyetler Birliği’nin dayandığı sosyalist-komünist evrensel ideoloji ona dünya çapında nüfuz kazandırmıştı. Ama Stalin’in 1953’teki ölümünden sonra başlayan reform hareketi konuşulmayan iç zaafların konuşulmasına ve gösterilmeyen birçok gerçeğin görünmesine yaradı.

Sovyet bilim adamları dünyadaki en iyi bilim adamları arasındaydı, ama ülkeleri tereyağını karşılayamayacak kadar fakir ve ekonomileri insanların refahını artırmak yerine Amerikan askeri makinesiyle yarış halindeydi. Halk için üretim yapamayan ekonomi bir süre işe yaradı. Ama 1983’te Sovyet Genelkurmay Başkanı, “Ekonomik bir devrim yapana kadar modern sektörlerde Amerikalılara asla yetişemeyiz. Ve asıl soru, siyasi bir devrim olmadan ekonomik devrim yapıp yapamayacağımızdır.” (History Today) Dediğinde ülke ekonomisi ciddi bir krizin içindeydi zaten.

Sovyet liderleri ülkenin içinde bulundu durumun farkındaydılar. Bir şeyler yapılması gerektiğini biliyorlardı, elit içinde yoğun tartışmalar hararetle sürüyordu. 1985’te, üç yaşlı lider art arda öldükten sonra, ülke yönetimi Mihail Gorbaçov’a verildi: genç, deneyimli, yetkin ve söylenenlerin tersine Ortodoks komünistti. Değişimin kaçınılmaz olduğuna inanıyordu. Önce KGB’yi frenledi ve basını serbest bıraktı ve bir çeşit demokrasi getirdi. Ancak birliği sağlayan otoriter düzenin çatlaması, krizdeki ekonomi ve enternasyonalizmin getirdiği ağır yük sonuçta yenilgiyi getirdi.

Ruslar ve bazı komünist partiler Gorbaçov’un geliştirdiği alternatife karşı koyamadıkları için hain ilan etti.  Emperyalist güçler onu yetersiz biri olarak tanımladı. Sovyetlerin ve komünizmin yenilenmek zorunda olduğunu algılayanlar azınlıktaydı, alternatif bir proje geliştirilemedi. Perestroyka (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) reformları Sovyet toplumunu yıkmayı değil oradaki hataları gidermeyi amaçladığı algısı yaratılamadı. Bu hatanın en büyüğü başta Gorbaçov’un bireysel yönetim anlayışı ve çevresindeki tutarsız elitin çapsızlığıydı.

Enternasyonalist ruhla kurulan SSCB’nin 1980’li yıllara girildiğinde çok az insan yıkılabileceğine inanıyordu. Hele biz komünistler için aklımızın ucuna gelmezdi. Yine de sistem çöktü. KGB’nin başına geçtikten sonra 1982’de Sovyet lideri olan Yuri Andropov, kendisine miras kalan ekonomik durgunluğu gidermek için reformlar başlattı. Reformları hazırlayan ve başlatan oydu.

Andropov’un 1984’teki ölümünden sonra önce Konstantin Chernenko ve daha sonra M. Gorbaçov yönetime geldi. Sovyet toplumundaki hataları gidermeyi amaçlayan Gorbaçov’un Perestroyka politikaları ilan ettiğinde Sovyet emekçi halkları arasında ve uluslararası kamuoyunda eşi görülmemiş bir ilgi uyandırdı.

Ancak uygulanan yanlış politikalar sonucunda umut olan reformlar zamanla kabusa dönüştü. Batıdaki Macar, Polonya ve Çekoslovakya halklarının direnişlerine Doğuda Kazaklar da katıldı. Çünkü Sovyet yönetimi Asya halklarına istenilen düzeyde eşitliğe dayalı bir yönetim sağlayamamıştı. 1986’da muhalif Kazakların Moskova’da Sovyet hükümetini protesto etmek için sokaklara döküldüğünde, karşıt bir tepkiyle karşılaşmamıştı. “Kremlin Kazakistan’a yabancı kalması hayal kırıklığı yarattı. Kazakistan dışından gelen bir Rus liderini Kazaklara dayatması direnişleri ulusal gurur kaynağına dönüştürdü. Direnişin boyutu Moskova’yı şaşırtmıştı.” (History Today) Gorbaçov göstericilerin üstüne güvenlik güçlerini gönderince daha fazla eşitlik bekleyen halklar arasında meşruiyeti sorgulanır oldu. Kazakların direnişi demokratik sosyalist amaçlara uygun olmayan Sovyet sistemine bir ayna tutmuştu.

O tarihten sonra çöküşü hazırlayan sürecin kilometre taşları şunlardı: Sovyet emekçilerini saran yaygın sarhoşluğu bastırmak için Votka üretiminin yasaklaması; Sovyet ekonomisinin hem süper askeri gücü hem de halka iyi bir yaşam standardı verecek kadar güçlü olmaması; reformları savunacak basının etkisiz kalması; sistemi hedef alan anti-komünist liberal basının Sovyetlerin ve Komünist Parti’nin başarısızlıklarını reformların başarısı için değil karşı devrim için kullanması; 1986’da Çernobil nükleer santralinde meydana gelen korkunç kaza vatandaşlar arasında yöneticilerin yönetemez durumda olduklarını ve aynı zamanda yaşamı güvende tutamayacak kadar halktan kopuk oldukları inancını güçlenmesi ve eski sistemi geri getirmek isteyen komünistlerin 1991’de başarısız darbe girişimi sonucunda reform umutlarıyla beraber Sovyet sistemi de  yıkıldı.

1991’de Komünist Parti medyada ve dolayısıyla kamusal alandaki kontrolünü yitirmişti. Açıklık ve şeffaflık basına daha fazla ifade özgürlüğünün verilmesi Stalinizmin siyasi dişlerinin sökülmesine neden olmuştu ama ne yazık ki bundan yenilikçiler değil sarhoş liberal Yeltsin kazançlı çıkmıştı.

Ekim devriminin 103. Yılını saygıyla selamlıyorum

-History Today (Bugün Tarih), 10 Ekim 2020

About Mehmet Tas

Check Also

KOLOMBİYA;Başkan Petro’nun şiirsel, edebi ve ütopik söylemi

Fernando Dorado, Rebelión , 22 Eylül 2023 Gustavo Petro’nun BM’deki konuşmasının son cümlesi ve edebi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com