Evet, ufukta yine belirsizlik, umut ve umutsuzluk karışımlı bir kararsızlık görünmektedir.
İlerici Enternasyonalin kurulmasının hemen öncesinde yani bir önceki yazımda “değişimleri görmeyen ve değerlendirmeyen sol, giderek konuşma kabiliyetini kaybedecektir” diye yazmıştım. Enternasyonal kuruluyor ve sol bunu konuşmakta zorlanıyor. Uzun zamandır, kendi adına konuşamayan sol konuşma kabiliyetini yitirmiş görünüyor.
Çağımız devrimci bir çağdır. Devrim adına konuşamayan ve kendi adına devrimci bir yol çizemeyenler, silinip gideceklerdir.
İlerici Enternasyonal gerçekte siyasettir. Siyaset, farklı sermaye kesimlerine ait çıkarların temsiliyetdir. Marksistler, siyaset yapmazlar bilim yaparlar. Zaten Marks’ın öncülük ettiği komünistler birliği de siyaset değil bilim yapmıştı. Manifestosu, insanlığa farklı bir dünya adresi veriyordu. İE, sağcılık karşıtı bir yol çiziyor. Zaten HDP ya da E.Kürkçü izlendiğinde tespitler kolaylaşır. HDP siyaset yapıyor ve biz yer almayacağız diyor. Ancak “obsiyon her zaman var olacak” diyor. Yani katılabiliriz de demek istiyor. HDP, Türkiye partisidir. Yani siyasi bir harekettir. Türkiye’deki temsil ettiği sermaye çıkarları ile İE’nin yolu kesiştiğinde HDP katılacak demektir. Siyaset yüze gülücüdür. Onursal başkanının öncülük ettiği bir harekete bile katılmıyor. Hatta E.Kürkçü katılımı tavsiye etmiyor. Ama obsiyon var diyor. Neyse bu karışık tavırlar kendilerini ilgilendirir.
Net olamıyoruz. Sorun gerçeğe uzaklığımızla ilgilidir. Kolaylıklar olsun diye işaretler vereceğim.
Bugünkü bilincimizle 1789 da olsaydık, ne yapardık? Devrime katılır ama olası sonuçları bilir ve kendi önerilerimizi öne çıkarmaya gayret ederdik.
Kendimizi giyotine götürecek kadar koşulları zorlamaz ve burjuvaların öncülüğünde kısıtlı bir devrim olacağını bilirdik.
Bu hareket enternasyonal bir hareket ama Rusya ve ÇHC’den katılım yok. Bu dikkatimi çekti. Hareket, batı hareketidir.
Hareketin iki ayağının Amerika ve Avrupa olması, harekete katılmamak için gerekçe değildir. Ancak orada bir işaret görünüyor.
Rusya ve Çin için değişim elzem görünmüyor. Amerika ve Avrupa dönüşüme gebedir. Bu biçimleri ile ayakta kalamazlar.
1789 Devrimler çağıydı ve ayni zamanda devrimlerle önü açılacak olan ekonomik gelişmeler çağıydı.
2020 çok ilginç, hem krizler çağındayız ve hem de toplumsal yapıların devrimci dönüşümler istediği bir çağdayız.
İlerici Enternasyonal’in öncüleri, sermaye ve devlet karşıtı olmadıkları için bir uzlaşma arayacaklardır. Ancak, dış koşullar (krizler) kendilerine izin vermeyecektir. Krizlerin ocağı, sermayenin, ekonomik alan dışında blok edilmesidir. Hizmet sektörü ve devlet bürokrasisi önemli oranda tasfiye edilmelidir. İlerici enternasyonal, sanırım bunun tam tersini, yani sermayenin yayılımını öneriyor. Burada bir mutabakat çıkaramaz.
Rusya ve Çin, eski sosyalizme doğru geri çekilir, yıkılma ve çöküşten kendisini sıyırabilir. Bir önceki yazımda “Lenin’in devrimine muhtacız” derken bunları anlatmak istiyordum. Lenin’in devrimi aslında bize de yardım edecektir.
İlerici Enternasyonali yanlış ya da kötü bulmuyorum. Katılmamız için de herhangi bir sakınca yoktur. Önceki yazılarımı takip edenler olursa bunları işlediğim görülecektir. Olası devrimci girişimleri zaten ön gören birisiyim. Endişem, devrimci bireylerin, bu devrimci girişimlerde kendilerini kaybetmesidir.
İlerici Enternasyonal devrimci reformlar amaçlayan bir girişimdir. Ancak ne var ki girişimle kalacaktır.
Sanırım en görmeyen gözlerin bile çağımızın öne çıkan çelişkisinin, sermaye devlet çelişkisi olduğunu herhalde görmüştür.
Günümüzün devrimci öznesi tektir. O özne bilinçli bireylerdir. Tüm bilinçli bireyler, muhtemelen İlerici enternasyonalin ardında yer alacaktır. Komünistlerde kendi önerileri ile İE’de yer almalıdır. 1789’daki devrimci özne, hem fiziki kırılmaya hem de ütopik kırılmaya maruz kalmıştır.
Bugün komünist öncüler ve öneriler, devrimci öznelere öncülük edebilecek yetkinlikte değildir. İlerici enternasyonalin devletle olan devrimci çekişmesi, komünist önerilerin gelişimi için dinamik bir mekân olacaktır. Negri, Çhomsky ve Zizeck gibi çok güçlü isimler bu birlikte yer almaktadır. Ancak, Negri Arap baharı eylemlerinde çok kötü bir sınav vermiştir. “İşte bizim beklediğimiz devrim budur” demişti, oysa o hareketin devrime gidemeyeceğini ön görebilmeliydi. Arap baharı hem devrime dönüşmedi hem de insani kırılma yaşandı. Mısır’ı hatırlayın.
Komünistler devrimci özneye karşı her zaman kendisini sorumlu hissetmişlerdir. Yaptıkları yanlışların nedenlerini açıklama ihtiyacı duymuşlardır. Şahsen Negri’den böyle bir açıklama göremedim. Daha dün, bizim Demir Küçükaydın, Virüsle başlayan toplumsal krize çok kötü öncülük etmiştir. Yaklaşan Felaket başlıklı yazıları ile sokağa çıkma yasağı gelsin diye mücadele önermişti. Zira aklınca çok fazla ölümler olacaktı. Temmuz ayına kadar 2 000 000 kişinin ölebileceğini yazdı. Bu virüsün küresel bir alet olabileceğini ön göremedi. Oysa ayni tarihte, yani Mart ayında ben “Kötülerin dönüşümü de kötüdür” başlıklı yazımda, ölümlerin çok az olacağını yazıyordum.
Demir Küçükaydın’dan bir açıklama gelsin isterdim. Sadece “bu virüs çok fazla insan öldürmüyormuş” dedi. Kendi yanlışını örtmek için virüsü suçlu buldu. Yanlışı, süreci doğru okumamış olmaktı. Dönem, krizler çağıydı. Sermaye ve siyaset yol alamıyordu. Virüsü alet ederek değişime gidilmeye çalışılıyordu.
Birey olarak İE’e yakın olmalıyız. Zira Zizeck’in önerdiği gibi bir komünizm, yani gökten zembille inecek olan komünizmi değil, eskinin içinden gelen ve Marks’la çatışmayacak olan bir komünizmi önermeliyiz.
30 Yıl devam eden gericilik çağı bitmiştir. Çağ devrimcidir. Ancak çağın devrimciliği dış koşuldur. Dış koşula içerik kazandıracak olan komünist bilinçtir. Görüldüğü üzere, covid19 sonrası dünya çok büyük değişimlere gebedir. Klasik sol bilinç bu değişimleri ön görememiştir. Ancak İE bu değişimlere ön ayak olmak istemektedir.
Marksizm, eleştirel devrimci faaliyettir. İE daha çıkışta sermayeye karşı tavır almamış, sadece mali spekülatörlere karşı tavır almıştır. Oysa asıl sorun paranın üretilme ve dolaşım biçimindedir. Sınırsız sayıda para üretilecekse ve paranın ardında belli merkezler olacaksa küresel soygun devam edecek demektir. Oysa para piyasanın konsensüsüdür. Bir kesimin soyulma aleti değildir. Para bu biçimi ile kaldığı sürece piyasada consensus gerçekleşmez. Pazarda kavga olacak demektir. İlerici Enternasyonal bunları konuşmuyor.
İE bir sivil toplum hareketidir. Sivil toplum hareketleri uzlaşı hareketleridir. Koşullar çerçevesinde uzlaşı aranacaktır. Sermaye canlı emekle beslenikçe canlı kalmıştır. Sermaye hareket halinde kaldığı sürece canlı kalmıştır. Şimdi sermaye dar alana çekildiği oranda canlı kalacaktır. Tarihsel determinizm böyle diyor. Her mutabakat sonrası, devletler ve piyasa yeniden daraltılacak ve sermaye dar alana çekilecektir. Dijital devlet ve online market, devletin ve piyasanın daraltılması demektir. Sermaye geçici de olsa bir hayat elde edecektir.
Çağ krizler çağıdır. İnsanı yıpratan ve tahrip eden bir çağdır. Bu çağ sonrasında hem devletler hem de sermayeler tükenecektir. İnsanda ayni biçimde yıpranacak ve tahrip olacaktır. Bu çağ sonrası, parasız ve devletsiz dünya tezahür edecektir. Şayet öznel insan kalırsa özgürlük çağına merhaba denilecektir.
Özgürlük çağı, nesnel insan çağı değildir. Özgürlük çağı, binlerce yıllık insan emeğini, bünyesinde taşıyan insanların çağıdır. Binlerce yıllık insani edinimleri taşıyan insanlar özgürlük çağına merhaba diyebilecektir. Olabilir mi?
Olabilir. İE ile başlayan bu devrimci süreç uzun ve meşakkatli bir yolculuktur. Bu yolculuğa katılmaya değer.