LENİN’İN DEVRİMİNE MUHTACIZ

Şimdi deniliyor ki emekçiden yana bir değişim olmayacak. Zaten böylesi bir belirlenim, gerçekleri konuşmanın önünü kesiyor.

Bir devrim ya da bir ilerleme göremeyeceğiz. Evet, doğrudur, devrim ya da ilerleme görmeyeceğiz ama bu değişim olmayacak demek de değildir. Değişimin boyutu ve sonuçları tartışılmadığında bir sonraki dönem içinde söz söylemek kabiliyeti kaybedilecektir. Bakın, Avrupa’nın komünist partileri, 2.Dünya savaşı sonrasını, demokrasi ve yüksek ücret diye alkışladılar. 2000 li yıllara gelindiğinde ve hatta şimdi bugünlerde konuşabiliyorlar mı? Onlar konuşma kabiliyetini kaybettiler. Yüksek ücret ve demokrasi, komünist dokuyla uyuşmuyordu. Bunu fark etmediler, edemezdiler. Zira o organlar artık komünist bir bünyeye ait değildi. Yüksek ücretler, sermaye olarak tabana yayılıyordu. Oysa sermaye komünizme yabancıdır ve kabul edilemezdi. Diyeceksiniz ki yüksek ücretler ret mi edilmeliydi. Hayır, nedenleri ve koşulları tartışılmalıydı. Bunlar konuşulmadan, komünist siyasetle yol alınamazdı. Bunların nedenleri konuşulmuş olsaydı, o işçi sınıfı da suç ortakları arasına girmiş olacaktı. İşçi sınıf, soygundan gelen sermayelere, üretim süreçlerinde yüksek değerler yüklüyordu. Bir tür para aklayıcısı gibiydiler. Sömürgelerden gelen kanlı paraları, emperyalizmin işçi sınıfı aklıyordu. Komünist partiler, sınıfın ardından yol aldıkları için bunları göremezdi. O tarihlerde komünist partiler, komünist kalmak isteseydiler, sınıfı o şekliyle terk etmeliydiler. Komünist düşüncenin devamı için işçi sınıfının varlığı koşul değildir.

Ekonomik mekanizma için üretken proletarya koşuldur. Ancak ara sınıflar ve hizmet sektörleri koşul değildir. Virüs sonrası dönüşümlerde şunu göreceğiz. Bireysel emek, toplumsal emek olarak gerçek yer edinecektir. Bu uygulama Çin’de başlamıştır. İşçiler, çalıştıkları saat kadar değeri, kendi kartlarına yüklüyorlar. O değerleri harcayarak tükettikleri zaman, yine kendilerine iş hazırdır ve çalışarak değer elde ederler. Ara sınıflar ve asalak sınıflar büyük oranda tasfiye edileceklerdir. Bu sömürüden iki güç pay alacaktır. 1- Küresel sermaye 2- Devletler, bugünkü çekişmede işçilerin koşul dayatma imkânları ortadan kalkmıştır. Devletler, uzunca bir zamandır sınır tanımaz pervasızlıkla ekonomik işleyişlere müdahale ediyordu. Küresel sermaye, bu duruma tahammül edemiyordu. En sonu bu virüsle birlikte küresel sermaye devletlere şartlarını dayatmıştır. Muhtemelen bu pazarlıklar, ÇHC ile ABD arasında gerçekleşen ticaret görüşmeleri sırasında gerçekleşti. Kirli organizasyon o zaman planlandı ve kasım sonu ticaret görüşmeleri kesilir kesilmez, salgın aralık ayında Çin’de başladı. Devletler büyük oranda dijital devlete dönüşecek ve toplumları kontrol altında tutma işlevi üstlenecek ve küresel sermaye ile birlikte soygunları gerçekleştirecekler.

İşçiler şu nedenle koşul dayatamıyorlar. Üretimde harcadıkları değer ile üretimde elde edilen değer arasında çok büyük değer farkı tezahür etmektedir. Zira, üretim süreçlerinde işçinin emeğinin dışında yapay zekada üretimde asli rol oynamaktadır. O nedenle üretim sadece işçiye bağımlı değildir. İşçiler üretilen değerlerden doğrudan hak talep edemezler. O nedenle işçilerin pazarlık gücü sınırlıdır. İşçi daha ziyade kapitaliste tabi olmak zorunda kalmıştır. Bu pazarlıklar, devletlerle kapitalistler arasında geçmektedir. Kapitalistler, bundan böyle işçileri istihdam etmek yerine bireysel emekçileri, saat ücreti ile çalıştıracaklardır. Çalışmak isteyen işçiler, buldukları açık işlerde istedikleri saat kadar çalışabilecek.

Bu olup bitenler, tabi ki sosyalizme de benzemektedir. İşçilerin çalıştığı kadar değerin kendi bilgisine yüklenmesi, sosyalist anlayışta da vardır. Bu anlayış, sosyalizmde teknolojik gelişimle özgürlüğe doğru yol alırken, bugün köleciliğe doğru evrilecektir. Zira teknolojik gelişim, giderek daha az insana iş kapısı açacaktır. Çalışmak zorunda olan ve çalışacak iş bulamayan bireyler köle ya da hizmetkâr olacaktır. Bu sürecin kötü sonuçlarını uzun zamandır yazıyorum. Kölecilik ve hizmetkârlık, bu zamanda yayılacaktır.

ABD’nin bir yıllık bütçesi 4 trilyon dolar, insanlığın gelmiş geçmiş, şimdiye dek çıkarmış olduğu toplam altın bile bu kadar değer etmez. Bu ne demek, bir devlet bir yılda tüm insanlığın emeğini temsil eden değeri tüketiyor. Burada ekonomik mekanizma oluşamaz. Zaten oluşamıyordu. Devlet, gücüyle borç alıyordu. ABD’nin borcu 24 trilyon dolar kadardır. Bu mekanizma dağılacak yerine yeni bir mekanizma gelecektir.

Bu çağı antik çağ uygarlıklarına benzetebiliriz. Yeni bir kölecilik çağının kapısı açılmaktadır. İnsanlar iki sınıfa ayrılacaktır. Zaten bu ayrılma uzunca bir zamandır olmaktadır. İnsanları çoğunlukla edilgen ve giderekten de malzeme insana dönüşecektir. Devlet ve sermaye bireyleri, azalarak ilerlemeye gayret edeceklerdir. İnsan, devlet ve sermaye kapsamının dışına itilecektir. Vatandaşlık maaşı köleye verilen bir tas yemek gibi olacaktır. Devlet ve sermaye kapsamının dışına itilen bireyler, dijital zincirlerle köle olacaklardır.

Bu çağ çok uzun devam edemez. İleri ki yazılarımda tarih verebilirim. Bir nevi sırat köprüsünde gibiyiz. Köprünün öteki ayağı komünizmdir. Köprüden ne efendiler ne de köleler geçebilecektir. İnsan kalmayı başarabilen bilinçli bireyler bu köprüden geçebilecektir. Ancak insan kalmayı başarabilmek, söylendiği gibi çok kolay olmayacaktır. Şunu net olarak bilelim; salt zenginlere ait komünist dünya olmayacaktır.

Dünya zenginlerinin ada satın alıp kendilerini radyasyondan saklayan dağ içindeki yaşam alanları veya alüminyum odalar inşa ettiklerini işitiyoruz. Buna rağmen insan kalmaları mümkün değildir. Zira insan fiziki ile değil bilinci ile insandır. İnsan bilinci, efendiliği aşmadığı sürece insan kalamaz. İnsanın fiziki kurtuluşu anlamlı değildir. Aslolan, efendilerle boğuşarak aşılmasıdır. Bu boğuşma fiziki değil, bilinçle olacaktır. Oldukça zor bir süreçteyiz. Bizim için en tehlikeli olan silah uydulardır. Uydular, efendilerin elindedir.

Önümüze veriler geldikçe yol almaya çalışacağız. Bizim için en ahmakça davranış, vatandaşlık maaşı almak için mücadele etmek olacaktır. Vatandaşlık maaşı gerçekte bir sertifikadır. Bir izin belgesidir. Bu belge, insani birikimin sunduğu zenginlikten bir parça da bu insanların alabileceği belgesidir. İnsani birikim, tüm insanlığın hakkıdır. Vatandaşlık maaşı almak için insanın kendi kontrolünü devlete teslim etmesi kadar ahmakça bir şey olabilir mi? Vatandaşlık maaşı belki alınabilir ama bunun şartlara tabi olması kabul edilemez. Zaten, Türkiye’de yakın zamanda bunun verilmesi de zor görünüyor. Bunları şimdiden bilmeliyiz.

DSÖ örgütü, Bill Gate ile koordineli çalışıyor. Bill “virüsle mücadele 5 yıl sürebilir” diyor. Ardından DSÖ başkanı da ayni lafzı tekrar ediyor. Görünen o ki bizi çok zor günler beklemektedir. Nasıl ki devletler birbirlerine çok yakınlaşıyor ve ayni çatı altına giriyorlar. Dünya boyut bilinçli bireyler de birbirlerine yakın olmalı ve altına girebilecekleri bir çatı oluşturmalıdır. Bunu merkeziyetsiz internet ağları olarak düşünebiliriz. Merkeziyetsiz internet ağlarına devletler burnunu sokamaz. Ya internet yasaklanacak ya da merkeziyetsiz internet ağlarına rıza gösterilecektir. İnternetsiz ne devlet ne de ekonomi işleyebilir. Yani internet yasaklanamaz ve bilinçli bireyler kendilerini sakınabilecekleri bir çatı edinme imkânına sahip olacaklardır.

On yıl önceki projeksiyonumda uygarlıkların çöküş sürecinde, eski sosyalist ülkelerin bu çöküşten nispeten sıyrılabileceğini söylüyordum. Böylesi bir olasılık halen vardır. Dünya bir bütün olarak çöküşe oradan da cehenneme dönüşmeyebilir. Marks, Asya topluluklarını uygar, komün ve ilkel olarak ifade etmiştir. Evet, eski sosyalizm güzel bir damar, AB’nin Avrupa birleşik devletlerine dönüşme tartışması yayılmaktadır. Macaristan, biz Avrupa birleşik devletleri örgütüne dâhil olmayacağız dedi. Bu güzel bir gelişmedir.

Modern çağ başladığında eski Asya toplumlarının büyük kısmı kapitalizme adapte olamadı ve modern çağa sosyalist örtü altında girdiler. Meta üretimi, sosyalist biçim altında gerçekleşiyordu. Günümüzde modern çağ tükenmiştir. Tükenmiş çağa, kapitalizmin en son aşamasında giren kapitalist ülke insanları, yabancılaşmış insan topluluklarıdır. Bugün insanlık var oluş ve yok oluş kavgası verirken onlar bireysel kurtuluşlar arayacaktır. Eski sosyalist ülkelerde ise toplumsal kurtuluş olanakları zorlanacaktır. Zira o ülkelerdeki komünal tabaka, yani insani damar, topluca hareket etmek isteyecektir. Eski sosyalizme doğru geri çekilme ve oradan da modern ötesi çağa geçiş girişimleri, o ülkeler için bir olasılıktır. Ancak küresel sermaye, ÇHC’Nİ bırakmak istemeyecektir. Eski sosyalist devletler, bir yandan sermaye basıncı diğer yandan da komünal damarın basıncı arasında kalacaktır. Eski sosyalizmin devletleri açıktan kötü olamazlar.

Bir kısım devletlerin basınç altına alınması, dünya pazarında kırılma ve dağılmalara neden olacaktır. Hep ısrarla arkasında durduğum, insani birikim, eski direniş ve devrimler bugünün kavgasına el verecektir. O nedenle tarih çok önemlidir. İnsani hesaplaşmanın olacağı bu zamanda, gerçek suçlular ortaya çıkarılmalı ve yargılanmalıdır. Soy kırımların sorumluları emekçi halklar değil, devletler ve sermaye sahipleridir.

Bugün, Lenin’in ekim devrimine muhtacız. İnsanlık için en büyük tehlike uydulardır. Devletler, açıktan insanı hedef alacaktır. Bir anlamda örtü olmayacaktır. Rusya uzay teknolojileri insanlığın yok edilmesi için kullanılamaz. Geçmiş sosyalizmden gelen insani damar, Asya devletlerini basınç altına alacak ve pervasız kötülük olamayacaktır. Evet, bugün dijital dünyaya geçiş var ama tehlikeler ve yeni imkânlar da beraberinde gelmektedir. Bütün dünyanın dikkatini çeken bir gerçeklik kafalara yeni soru işaretleri getirdi. Virüs yayılım sırasında eski sosyalist ülkelerde ölümler az olmuştur. Tabi ki Asya devletleri de nihayetinde devlettir. Altına sığınılacak bir çatı değildir. Asya’da toprağa bağlı yaşam, yani pazardaki kırılma ve dağılmaların getireceği yıkım az olacaktır. ABD ve AB ülkelerinde sadece bilinçli bireyler tek tek özgürlük savaşına çıkarken, Asya ülkelerinde özgürlüğü topluca doğaya dönüşlerde görebileceğiz.

Anlatılması çok zor bir dönemdeyiz. Değişen bir şey olmayacak diyenlere şaşırıyorum.

About admin

Check Also

2023 Mayıs seçimlerinin ardından

Muhalif Yazılar Osman Naci 2023 Mayıs Seçimlerinin ardından… 2023 Seçim maratonu beklenildiği gibi tarafı olmadığımız …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com