Dünya hem dönüyor, hem de içeriden değişiyor.
Ya tarih yazılacak, ya da Fukayama haklı çıkacak.
Bir yandan yeni bir toplumsal biçim sancıları ve insanın geçmişle bağlantısının koparılma projeleri, diğer yandan da devletlere ömür yükleme projeleri işletilmektedir.
Şayet insanın geçmişle bağlantısı koparılırsa insanlığa ölümcül bir darbe vurulmuş demektir. Geçmiş, yaşlı nesilde saklıdır.
Olası özgürlük ortamında yaşlı nesil bu durumu fırsata çevirecek, özgürlüğe tarihsellik yükleyecek ve şifre bariyerleri anlamsız kılacak radikal örnekler geliştirecektir.
Çağımız devletlerin tepeden indirildiği çağ olacaktır. Doğrultu bu yöndedir. Devletler, bu sürece direnmek ve son mühimmatlarını da kullanmak isteyecektir. Bu doğrultuda gelişmeler görüyoruz. Örn. ABD’de B.Sanders’in sosyalizmi, ABD için bir direniştir diyebiliriz. Belki de bol paralı uydurma bir sosyalizm, ABD’ne ömür yükleyecektir. Muhtemelen, Trump’lı bir ABD, tepeden indirilen devlet biçimi olacaktır. Sanders’in sosyalizmi, dönüşüm geçirmeyen devlet, Trump iktidarı ise dönüşüm geçiren devlet olacaktır.
Devlet konum değiştirecek Tüm partilerle birlikte devlet siyasi bir güç olmaktan çıkacak gözle görünür biçimde teknik bir heyete dönüşecektir. Siyaset daha bir anlamsızlaşacak. Siyaset bilimi diye bir bilim varsa bu bilim bitecektir. Saray olacak mı? Belki olabilir. Ancak bilinçli bireyler nezdinde dış kapının mandalı olacaktır. Teknik mekanizma, daha ziyade BM eliyle dünya boyut organize olacaktır. Devletler birbirlerine daha yakın olacaktır.
Büyük çöküş başladı; diyebiliriz. Dün ABD borsası müdahale yedi. 15 Dakikalığına satışlar durduruldu. Dönüşüm de başladı mı bilmiyoruz. Ancak başlayacak. Muhtemelen korona virüs dönüşümün aleti olacak.
İnsanlar evlere kapatılacak ve bu sürede dönüşüm gerçekleşecek.
Gerçek hareketi belirleyen çelişkiyi ve değişimin öncülerini öğreneceğiz. Değişim, devletin içinden gelmeyecek. Değişim sivil toplumdan gelecektir. Sivil toplum, devletle sermayenin mutabakatıdır.
Sivil toplum, yeni bir toplumsal biçimin öncüsüdür.
Demokrasi biçimsel eşitliktir. Artık öyle değil, demokrasi, sadece biçimdir. Eşitlik, görseldir ve içerik yoktur.
Sivil toplum, bir mutabakat toplumudur. Bu mutabakat, yeni bir toplumsal biçim önerecektir.
Çöküş ve dönüşüm ile ilgili kabaca yazacaklarım şimdilik bunlardır. Önümüzde çok yoğun bir süreç olacak ve bizde konuşacağız. Ancak şimdi dönüşümün aleti olmak veya katılımcısı olmak üzerine bir şeyler söylemek istiyorum. Öncelikle küresel anlayışlı tüm sol sosyalist örgütler aktif olarak yer alacaktır. Ulusal anlayışlı, TKP bu sürece devletle beraber dâhil olacaktır. Devlet bu dönüşüme direndiği oranda, TKP de bu dönüşüme direnecektir.
Dönüşüm için belki de erken konuşuyorum ama nesnel dünya bu dönüşümü dayatmaktadır. Ancak, devletler dönüşüme direnmek isteyecektir. Örn. ABD çok büyük miktarlarda para basarak, çöküşün ve dolayısıyla dönüşümün önüne geçmek isteyecektir. Ali Babacan, böylesi direnmenin Türkiye temsilcisi olarak, bol paralı dünyada yer almak isteyecektir. Bu partinin kuruluşu, paranın kokusuyla ilgilidir. Zira kendisi de para bolluğundan söz etmektedir. “Bol para ile ekonomi işletilebilir” diyen düşünceler var.
Bu çağ bir ilerlemedir. Ancak, yanlış sapağın içerisinde bir ilerlemedir. Eski sosyalizmin bitişiyle gelen gericilik ya da karanlık çağ değildir. O çağda ilericilik, doğuya giden trenin içinde batıya gitmek gibiydi Bu çağı 1789 a benzetebiliriz. Bu çağda gerçek hareket ya da insan, ileri gidecektir. Dönüşüm ötelense de bu böyledir.
Gerçekte hep birlikte tiranların tepeden indirilmesini istiyoruz. Ancak bu bizim istediğimiz bir biçimde olmayacaktır. Dönüşüm zamana yayılabilir ya da devletlerin tepesindeki tiranlar yine kalmaya devam edebilir. Hal böyle olunca bilinçli bireyler, devletin altından çekilecektir. Yeni durumu çözemeyen, kavramayan ve anlamayan insan kütleleri, yine devlet tahakkümü altında olacaktır. Özgürlük, bireysel olacaktır. Özgürlük kapasite meselesi olacaktır. Özgürlük verilmeyecektir ve bilinçli bireyler özgürlüğü kendisi alacaktır.'” />