Böylece fitili çekilmiş Afganistan bombası Rusya ve Çin’in ortasına bırakıldı. İran, Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Çin ile komşu, Orta/Güney Asya’nın merkezindeki bir ülke olan Afganistan’ın jeo politik önemi büyük. Avrasya’da sergilenen “büyük oyun”un sahnesi olması da bundan.
https://www.birgun.net/haber/afganistan-nasil-bu-hale-geldi-355411
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Bu saatlerde, Taliban ile görüşme devam ediyor. Bu görüşmenin, acı çeken ülkedeki durumun tamamen iyileşmesi yönünde önemli adım olacak kapsayıcı geçici yapıların Afganlar tarafından oluşturmasıyla sonuçlanacağını umuyorum” diye konuştu. Taliban’dan devlet yapısı, tüm siyasi güçlerin yer alacağı hükümetin oluşturulması, eğitim hakları gibi konularda olumlu sinyaller aldıklarını kaydeden Lavrov, Taliban’ın iktidarını tanıma konusunda acele etmediklerini söyledi. Afganistan’da önde gelen siyasi güçler ve Taliban arasında müzakerelerin devam ettiğine işaret eden Lavrov, bu süreci desteklediklerini dile getirdi.
https://www.birgun.net/haber/rusya-taliban-etkili-sekilde-duzeni-sagliyor-355495
Rusya ve Çin, ABD’nin Soğuk Savaş hazırlığını elbette biliyor ve onlar da, tıpkı Amerikalılar gibi Afganları kazanmak için kolları sıvıyor. Hiç kuşkusuz ABD Afganistan’ı Rusya’nın ve Çin’in üstüne salmaya kalkmayacaktır. Taliban da aklını peynir ekmekle yemediği için böyle bir iş yapmayacaktır. Ama soğuk savaşın taktik hedefi Rusya ve stratejik hedefi Çin ise, bu işlere başlamanın ilk adımı da İran’dır. İran’ı ya yeniden eski CENTO’vari ittifaka çekmeye çalışacaklar ya da yıkıma uğratacaklar. Tıpkı Irak ve Suriye gibi. İşte bu “ilk işte” Afganistan’ın önemi büyüktür. Şii İran daha şimdiden askeri yığınaklarını “doğuya” yani muhtemel düşmanı “Sünni-Hanefi” Afganistan’a doğru kaydırmakta.
https://yeniyasamgazetesi2.com/talibanin-sahte-zaferi-abd-yenilmeden-cekildi/
Sadece yoksulluktan kaynaklanan bir isyan ve devrim mümkün olsaydı Hindistan’da defalarca devrim olmalıydı. İnsanlığın varoluşunun tehdit altına girmesi yetmez, bunu bir öncü gücün yeni moral değerler yaratarak ve onları yükselterek değişimin motoru haline getirebilmesi gerekir. İnsanlık henüz bu yolda yoklamalar yapıyor. Arjantin ayaklanmasından Bolivar devrimlerine, Şili ayaklanmalarından Arap isyanlarına, Gezi direnişine, kadın hareketinin yükselişine kadar hepsi atomlarına ayrılan insanlığın ayağa kalkış denemeleridir. Henüz bu denemelerden güçlü ve istikrarlı hareketler ortaya çıkmadı.
https://www.yolsiyasidergi.org/hikmet-kivilcimlidan-gunumuze
Türkiye’nin gerçekleştirdiği modernleşme, dayatmalarla değil, kendiliğinden ve yukarıda sözünü ettiğim koşullarla gerçekleşmiştir. Afganistan’da ise, modernleşmenin kendiliğinden, Türkiye’de olduğu gibi nüfus hareketleriyle gelişmesi mümkün olmamıştır. Bu böyle olunca da, monarşist, cumhuriyetçi ya da sol merkezî yönetimler, modernleşmeyi halka merkezden dayatmış ve bence sırf bu nedenle başarısız olmuşlardır.
https://artigercek.com/yazarlar/gun-zileli/kabil
Belge yazarlarından Ömer Asan, bu dilin gramer ve sözlüğünü hazırladı. Bu nedenle Yorgo Andreadis gibi, Abdi İpekçi Türk-Yunan Barış ve Dostluk Ödülü aldı. Ve bundan dolayı 28 Şubat günlerinde onun da başı derde girdi. Ayşe Nur’un son davasıydı bu. Şimdi yine bir ayıp yapıldı, 28 Şubat dönemi gibi. Yunanistan’daki Karadenizliler Federasyonu Başkanı Yorgo Vartihimadis sınır dışı edildi havaalanından. Yorgo Andreadis gibi.
https://www.evrensel.net/yazi/89294/bir-ayip-daha
O sıralar AKEL’in Türk ve Yunan liderleri bir arabada kurşunlanıp öldürülmüştü. O öldürülen Türk arkadaşın yerine Fuat’ı koymayı düşünmüştü AKEL. Fuat’ın kafasında ya Kıbrıs’a dönüp AKEL’de hizmet vermek ya da Türkiye’de kalma ikilemi vardı. Ben de kaderimi onunkiyle birleştirmiştim ve onun tercih ettiği yolda birlikte yürüyecektik. Biz tam bu aşamada iken karşımıza Kıvılcımlı çıktı. Kıvılcımlı’nın teorisyenliği Fuat’ı etkilemişti. Emperyalizm ve işbirlikçileri demek varken “ekmek ve iş” diye eylem yapıyoruz (gülüyor)…
Şimdi, AKP döneminin belki de en hayırlı tarafı, çok iyi dini eğitim almış binlerce gencin “Yok be, din böyle bir şey olamaz, hayat bu dinin tarif ettiği gibi bir şey olamaz” diyerek kendi yollarını aramaya başlamaları. Şimdi sıra akl-ı selimle, konuşulmamış hiçbir şey kalmayana değin bütün bunları müzakere etmek ve bir yol bulmak. Bu konuda bize bu genç insanların rehberlik edeceklerini, bizim onları dinlemeye, onların da bizim onları dinlememize ihtiyaç duyduklarını düşünüyorum. Kim bilir, belki de orijinal bir formül buluruz. O formülün ne olduğunu bilmiyorum, gönül ister ki bildiğim her şeyi yanlışlayan, umut veren bir formül çıksın ortaya o müzakereden. Ama o müzakere için de bir akıl dinginliğine ihtiyaç var. Yani bu müzakerenin yapılacağı zaman bugün değil, ama yaklaşıyor, illa ki gelecek, hem de çok yakın. Zihinlerimizi oraya hazırlamak lazım.
[Sibel Özbudun ile Temel Demirer, ilişikteki yazılarını yolladılar. Teşekkür ediyorum. -C.Ç.-] “Önemli olan konu değil, onun nasıl işlendiğidir.” “Bir fikir, bir şekilde sanatsal olarak -yani, belli bir tarzda- ifade edilmediği sürece etkili olamaz.”[https://yenisoluk.com/alevilik-hakikati-ve-soru-n-lari
https://www.aktuelsanat.net/insanliki-yazmak-halleri/
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
https://en-gb.facebook.com/groups/DemBirDay/
British filmmaker Ken Loach has said he has been kicked out of the Labour Party for supporting others who have been expelled. The 85-year-old lifelong socialist said there was a “purge” and a “witch-hunt” in the party as he criticised Labour leader Sir Keir Starmer. He wrote on Twitter: “Labour HQ finally decided I’m not fit to be a member of their party, as I will not disown those already expelled. “Well, I am proud to stand with the good friends and comrades victimised by the purge. “There is indeed a witch-hunt. “Starmer and his clique will never lead a party of the people.
“We are many, they are few. Solidarity.”