Oysa yürürlükteki Anayasa’nın 34. maddesinde, “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” diye yazıyor! Yani yerden yere vurduğumuz 12 Eylül Anayasası bile işçilere tanıyor bu hakkı.
https://www.birgun.net/haber/yeter-ki-kararmasin-328987
Yatay örgütlenme meselesinin merkeze alınmasının sebebi ise çeşitli sorunların dayanışmaların devamı olarak konumlanan başka yapılarda da devam ediyor olması olarak açıklanıyor. Kitabın tam da bu anlamda, yatay örgütlenmenin imkan ve kısıtlarına dair düşünerek, yeni mücadelelerin nasıl örgütlenebileceğine ışık tutması umuduyla yazıldığı ifade ediliyor.
https://www.birgun.net/haber/yatay-orgutlenme-sureclerine-dair-bir-yorum-328977
Dünyada cinsiyet bazlı kürtajlar nedeniyle 23 milyondan fazla kız bebeğin doğmadığını biliyor muydunuz? Kız olduğu için doğamayan, kız doğduğu için gömülen, kız olarak yaşadığı için lanetlenen milyonlarca çocuk… Ve bir kız çocuğun varlığını bu kadar büyük bir nefretle reddeden, onu daha hücreyken kazımayı isteyen ruh hali. Kadınları ve kadınlığı suçla özdeşleştirme, kadınlar üstünde hüküm ve yetki alanı yaratan iktidar, kibir ve düşmanlık…
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kadinlari-iptal-edin-1801812
Kimse ne halkı, ne gerçek demokratları, ne de kendini kandırmasın ve de kimse şoven Türk milliyetçiliğinin günümüzde iyice azmış ilkel faşizan zihniyetiyle demokrasiye yürüneceğini sanmasın. Ve asıl önemlisi: halkı dinine, mezhebine, diline, etnik kimliğine, siyasî eğilimine göre ayrıştıran, bölen, ortak yaşam umutlarını dinamitleyen gerçek bölücülere tâviz üstüne taviz vererek, faşizan zihniyete göz yumarak, şirinlikler yaparak demokrasi ittifakı kurabileceği ve seçim kazanabileceği hayaline kapılmasın…
https://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/y-agiralioglu-hakkinda-aleni-suc-duyurusu,29325
Bağırıp çağırarak çözülebilecek sorunlar değil bunlar. Öfkeyle, hakaretle, baskıyla, demagojiyle çare bulunabilseydi dertlerimize, bugüne dek olurdu; toprağımızda bolca bulunan nitelikler bunlar! Ayrıca laiklik gibi zor konu ve açmazlara önümüzdeki yıllarda daha sağlıklı çözümler üretilebileceğini, dengenin bulunabileceğini, ülkede yeteri kadar aklı başında insan olduğunu da düşünüyorum. Umutsuz filan değilim.
Fikri Sağlar, “türbanlı yargıçtan korkusunu” yanlış bir zamanda açıkladı. Kendi partisinin bile gerisine düştü. AKP’den kopan türbanlı kadınların da faşist rejime karşı cephede yer aldığını göremeyecek kadar “ultra laik Kemalist” bir tutum sergiledi. “Türbanlı yargıca” karşı olması değil, bunu şimdi, yukarıdaki sosyo-politik gerçekliğe rağmen açıkladığı için yanlış yaptı. Erdoğan da bu yanlışı tepe tepe kullanıyor. Öyle ki, sanırsınız Fikri Sağlar CHP Genel Başkanı.
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-allahtan-korkmazreisten-korkar-8784
“Hapishanelerde politik tutsak olmak, bir umut nöbeti tutmaktır. Özgürlüğü arayanların yolu mutlaka hapislerden geçer bu ülkede. Mutlaka bir gün dört duvar arasından çıkacaksınızdır ama aradaki sürede de zihnen ve yürek bakımından özgür olmaktır esas mesele. Eğer böyle yaşayabilirseniz, hapishaneler sizden bir şey alamaz, tersine size pek çok şey kazandırır.”
https://artigercek.com/haberler/alp-e-mektup-guney-isikara
[İletişim fakülteleri genç kuşaklar için hala cazibe merkezi olmaya devam ediyor, ancak bir farkla. Şimdilerde gençler iletişim fakültelerine gazeteci olmak idealiyle değil, sosyal medya uzmanı olmak, dijital medya mecralarının sunduğu çeşitli iş dallarında yetişmek amacıyla geliyorlar. Gazete tirajları dijitalleşmenin de etkisiyle zaten düşme eğilimindeydi. [Yine de son bir gayret! Her gün bayinizden Cumhuriyet, BirGün, Evrensel alalım. Yeni Yaşam’ı bayilerde arayalım, bulalım. -C.Ç.]
Yalanın müşterisi çoktur! Gerçeği aramak zordur. Yazı ve edebiyat dünyasındaki işim: Yalan bozmaktır! Yalan bozmaya devam ediyorum. Edebiyat alanını geçip gazetede duralım.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ozdemir-ince/yalan-bozmak-cok-zordur-1803256
TRT’nin ilk haber spikerlerinden ve 1969-1970 yılları arasında BBC Türkçe’de de görev yapmış Aylin Özmenek, koronavirüs sebebiyle hayatını kaybetti. Basın dünyasına yarım asırdan fazla emek veren Aylin Özmenek, Ağustos 2020’de hayatını kaybeden gazeteci Varlık Özmenek’in de eşiydi.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/trt-spikeri-aylin-ozmenek-yasamini-yitirdi-1803209
Bir kere Avrupa’nın Kürtlerle imtihanı falan yok. Bu bir efsane. Avrupa için Kürtler, Avrupalı tekeller için yaşamsal önem taşıyan Türkiye ile uzlaşının zorlandığı konularda kullanılacak bir malzeme sadece. Her ne kadar Avrupa’daki Kürt kurumlarına bazı olanaklar tanınıyor olsa da Kürt düşmanı uygulamalar kirli savaşın zirve yaptığı günlerden bu yana Avrupa’da bire bir gündemde.
https://yeniyasamgazetesi2.com/aihm-demirtas-ve-bizler/
Böyle devam ederse, 20 sene sonra Kürtçesiz bir Kürtlük hâli ortaya çıkabilir. Ama Kürtçesiz bir Kürtlük kuvvetli bir itiraz kimliği olmaya ne kadar devam eder, bunu kestiremeyiz. Dolayısıyla “Kürtçe olmasa da Kürtlük devam eder” gibi bir rahatlığa da kapılmamak gerekiyor.
Data Analytics in Football
https://www.google.co.uk/Data_Analytics_in_Football/
TKP’nin tarihi, Türkiye’nin tarihidir. Bir adım daha atalım: Bu tarih, Türk şiirinin de tarihidir. Neden mi? Çünkü sosyalizm cumhuriyetçi Türkiye Türkçesine damgasını başından itibaren vurdu ve 1990’lardaki büyük “liberal sol mafya darbesine” kadar da bu etkisinin olumlu sonuçlarını alabildik. “Belge’li Birikim Gericiliği” darbesi de diyebiliriz. AKP’nin ebesidirler.
https://halkweb.com.tr/nazim-neden-buyuktu-ismet-ozel-neden-kucuk/
https://www.facebook.com/pg/Uvercinka-1585371131722942/posts/
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
Rektör ataması ve türban tartışmaları, DEVA kongresi…
https://twitter.com/alphantelek?lang=en
Nâzım Oratoryosu – Genco Erkal – Fazıl Say