Metin 16 Aralık 2018’de aramızdan ayrıldı. Okumaya, yazmaya, çizmeye ve özgürlüğe doymadan iki yıldır sessiz sedasız mezarlığın bir köşesinde ebedi uykusunda. Bize emanet bıraktığı üç bin makale ve yüzlerce tablosuyla onu her zaman yanı başımızda hissediyoruz.
1960’da İzmir’de işçi çocuğu olarak beş kardeşin üçüncüsü olarak doğar. İlkokuldan liseye kadar başarılı bir eğitim yaşamından sonra “Yaşamımın başlangıç noktası” dediği politikayla lisenin son yıllarında tanıştığını anlatan Şenergüç, “Politika her yönüyle yaşamımı belirledi ve yön verdi” (Açık Gazete).
“TKP davasından 2 yıl yattığı cezaevi yaşamında üniversite sınavına girer, 12 Eylül darbesini koğuşunda karşılar. Cezaevinden tahliye olduktan sonra tekrar tutuklanacağını anlayınca kaçak yollarla Yunanistan’a gider. Yunanistan’da kendisi gibi pek çok politik Türkiyeli göçmenle karşılaştı” (Açık Gazete)
Metin, yakın tarihimize damga vuran sanat akımlarını ve kültür politikalarını felsefi ve politik argümanlar eşliğinde kendine özgü yöntemlerle çağdaş sanat vizyonunu Londra’daki yaşamı boyunca geliştirme gayreti içindeydi. Sanat eğitimini İngiltere’nin en prestijli üniversitelerinde yapmakla kalmadı aralıksız çalışarak sanatçı kimliğini ileri boyutlara taşıdı.
Karmaşık ama değerli bir varlık olan insanın ruhsal derinliklerine girmeyi amaç edinen Metin SIKINTI -BOREDOM konseptine çalışmalarında geniş yer verirken, sessiz estetiği, zamanı, ölüm ve yaşamı, karanlığı kendi tarzıyla tablolarına aktardığı gibi, “sokakta sanat var, sanat benim silahım, sıfır noktasından sanata yeniden başlamak” sanatsal felsefeye ilgisi de çok fazlaydı.
Yazıp bitirdiği ama basmaya ömrünün yetmediği “Orizonun Ötesi” kitabında şunları yazar: “Sanat, ‘güzellik’i aramaktır.” der bazıları. Oysa güzellik, yer ve zamana göre değişir. Orizon çizgisi gibidir, yaklaştıkça kaçar güzellik”.
Metin Sanatında ve politik analizlerinde her zaman bu diyalektiğin mantığına uydu. Bir nehir gibi durmaksızın sürekli akıp giden bir yöntem izledi. Kitabının önsözünde “Orizon çizgisi bir sona değil, arayışın sürekliliğine işaret eder” derken sonsuzluğa doğru akıp giden bir değişime olan sarsılmaz inancını vurgular.
Mutlak güzellik, orizonun arkasındadır. ‘Güzel’ yansız değildir; kimin kullandığına göre, bazen gizlenir, bazen de açığa çıkar. Sanatın çabası orizonun arkasına geçmektir; Yine de bunun bir ‘Sisifos eylemi’ olduğunu bilir.
Ürünleri ve kendisi hakkında çok az şey söylerdi. Çünkü o sanat dünyasının merkezindeydi. Bilinmezle bilinenin, sezilenle kavrananın, içten gelenle bilinç ürünü olanın, anlaşılması güç, karmaşık, anlaşılması zor bir yerde konumlanmıştı.
Ölüm, Sitemizin ve facebook sayfamızın bir yazarını, bir sanatçımızı, bir sanat düşünürümüzü ve özgürlük savaşçısı bir yoldaşımızı aramızdan aldı. Ölüme inat onu eserlerinde ve kavgamızda yaşatmaya devam edeceğiz.
One comment
Pingback: Köşelerden Bir Demet (166)-Cavlı Çulfaz – DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK DAYANIŞMA