Köşelerden Bir Demet (181)-Cavlı Çulfaz

Ortaçağ’da cadı diye yakılanlarla 21’nci yüzyıl Türkiye’sinde namus uğruna yakılan kadınlar arasında bir fark kalmadı artık! Kadınlar yalnızca gömülmek için mezarının kazılmasını bekliyor. Ve arkadan ince bir ağıt duyuluyor: “Mezarımı derinde kazın dar olsun / Altı lale üstü de çimen bağ olsun / Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun”

https://www.birgun.net/haber/oluyoruz-328627

Oysa bir kadın, dünyaya son kez bakarken dahi, gözlerinde kendinden sonra yaşasın diye yarattıkları vardır. Bir kadın ölünce, çocuk da ölür. Geride sadece nefes alan bir soyadı kalır. Kadınlar ateşi en yakınlarındakilerin yaktığı cehennemden kurtulduğu gün, naylon iplerde artık unutulmuş çocuk kıyafetleri olmayacak.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/yakilan-kadinin-son-sozu-1802590

Namık Kemal, Ziya ve Agâh Beylerin çıkardığı Tasvir-i Efkâr var. Derken Ali Suavi yönetiminde Muhbir yıldız gibi parlıyor. Bunlar iki kardeş muhalif gazetedir. 150-200 yıl sonra bugünkü yandaş basının utanç verici durumunu düşünürsek, o günlerin basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü savaşçılarını bir kez daha yerlere kadar eğilerek selâmlamak gerekiyor.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ataol-behramoglundan-ali-suavi-1801720

 İkili Devlet; nasyonal sosyalist devlet aklını ve hukuki yapısını çözümleyen, totaliterlik, otoriterlik ve faşizm araştırmalarında klasikleşmiş en önemli eserlerden biri… Fakat çok zaman birbirlerinin ayağına dolanıyorlar, rekabet ediyorlar; ne zaman devletin hangi yüzünün kendini göstereceği de belli değil.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ikili-devlet-1801831

Evlenmek için beş yıl beklemeleri gerekse de Karl ile Jenny kavuşuyorlar sonunda. Toplam yedi çocukları dünyaya geliyor. Ne var ki sağlıksız yaşam koşulları, yoksul beslenme, yetersiz tedavi gibi nedenlerle çocuklardan üçü henüz bebekken, Edgar isimli oğulları da sekiz yaşlarında veremden hayatını kaybediyor. Sadece üç kızları kalıyor hayatta: Jenny, Laura ve Eleanor.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/marx-ask-ve-devrim-1801570

 Oya Baydar, Bu gece seni düşünmeyeceğim. Tam karşımda duruyor olacaksın. Seninle yarım yüzyıldır bir hayatı paylaşmanın içimi ısıtan mutluluğunu, sevincini bir kere daha yaşayacağım. Bu gece, yorgun saat 12’yi vurduğu an gözlerinin içine bakıp şarap bardağımı sana kaldıracağım…

https://t24.com.tr/yazarlar/aydin-engin/yorgun-saat-12-yi-vurdugu-an,29277

Ülkemizde elektrik çağı, telgraf hatlarının kurulmasıyla başladı. İl telgraf hattı İstanbul ile Edirne arasında kuruldu ve ilk telgraf da 1854’te çekildi. Elektrik mühendisi Emile Lacoine’ın öncülüğünde 1880’de Darüşşafaka Lisesi’nde elektrik dersleri açıldı ve başarılı öğrencilerin Avrupa’da telgraf mühendisi olarak yetiştirilmesi sağlandı.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/osmanlilardan-cumhuriyete-elektrik-1801976

Kitabın kahramanı Leon Bahar vergi ilan edildiğinde 38 yaşında. Sultanhamam’da küçük bir tüccar. Kendisine 120 bin TL vergi geliyor. Bu, ödenmesi mümkün olmayan bir tutar. Leon Bahar da ödeyemiyor ve Şubat 1943’te Aşkale’ye sürgüne gönderiliyor. Oradan Sivrihisar’a sevk ediliyor.

İstanbul ile, İstanbul’daki sevdikleri ile arasındaki mesafenin kısalması tek tesellisi oluyor, yoksa koşullar Aşkale’den beter, sarı sıcakta uçsuz bucaksız bir bozkırın ortasında kalıyor öteki mükelleflerle birlikte…

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bir-ic-huzurunun-ifadesi-1801718

Ivo Andriç’in en incelikli nakışlarından; 19’uncu yüzyıl Osmanlısı’nın önemli paşalarından Serasker Ömer Paşa’nın ordusuyla birlikte, huzursuzluğa son vermek ve düzeni oturtmak için çıktığı Saraybosna seferini ele alan Ömer Paşa; Balkanlardaki etnik, dini ve kültürel çeşitliliğin getirdiği tezatlıkların da bir tablosunu oluşturur.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/titiz-bir-dongu-omer-pasa-1802209

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/hayatini-secen-komutan-omer-lutfu-pasa-299998

[Profesör Hikmet Özdemir, alttaki bağlantıyı yolladı. Kendisine teşekkür ediyorum. – C.Ç.-]

https://t24.com.tr/yazarlar/enver-guney/hafif-suvari-alayi-nin-intikami,26127

Sadece kendi dilinin şiirini okumak endogamiye benzer. Şiir yozlaşır. Ayrıca her kuşak kendi şiirini okursa iş ensente benzer. Egzogami (dıştan evlenme): Bireyin üyesi olduğu klanın dışından biriyle evlenmesidir. Bu evlenme biçimiyle farklı toplumlar etkileşim içine girerler. Çeviri yoluyla başka şiirlerle ilişki şairi zenginleştirir. Güzelleştirir.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ceviri-sanati-pablo-neruda-evrensel-sarki-1802211

Yıl 1938 – Ankara Birası – 30 kuruş

https://www.reddit.com/r/Turkey/comments/dbs07y/devlet_ziraat_isletmeleri_kurumu_tarafindan/

https://www.facebook.com/pg/Uvercinka-1585371131722942/posts/

[Bütün dostların ve yoldaşların yeni yılını gönülden kutluyorum. Boyun eğmeden direnip mutlaka güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler… Motorları maviliklere süreceğiz. – Cavlı Çulfaz -]

https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ

About admin

Check Also

GÜNDEMDEN BİR DEMET (1)- Admin

Engels’in Bilinmeyen beş özelliği Sanata karşı derin bir ilgisi vardı Engels gençliğinde bir dansçıydı, şarkı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com