10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ
10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne dair ortak açıklama yapan İHD ve TİHV, resmen kaldırıldığı söylense de Türkiye’nin bir OHAL rejimi ile yönetildiğine dikkat çekti. Cezasızlığın bir “kural” haline geldiğinin vurgulandığı açıklamada, ihlaller sıralandı.
İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle bir açıklama yaptı.
Açıklamada, resmen kaldırılsa da Türkiye’nin halen “olağanüstü hal” rejimiyle yönetildiği belirtildi.
“Cezasızlığa” dikkat çekilen açıklamada, “Hak ihlalleriyle mücadele alanını daraltmak anlamına gelen cezasızlık yaygınlaşarak yeniden üretilmiş ve neredeyse bir kural haline getirilmiştir” denildi.
Şili’den Hong Kong’a uzanan isyanlara değinilen ortak açıklamada, “Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtı ise şiddetin her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatma şeklinde oluyor” ifadesine yer verildi.
Dünyanın yaşamakta olduğu bu krizin Türkiye’de daha yoğun ve ağır şekilde hissedildiği vurgulandı.
Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine dair tespitlerin yapıldığı açıklamada; ifade, örgütlenme, toplantı ve gösteri özgürlüğüne dönük engellemelere, cezaevlerindeki hak ihlallerine, insan hakları örgütleri ve hak savunucuları üzerindeki baskılara, seçme ve seçilme hakkı ihlallerine, kadına yönelik şiddete, mültecilerin durumu ile ekonomik ve sosyal haklardaki kısıtlamalara dikkat çekildi.
“Kürt sorunu”nun da ayrı bir başlıkta ele alındığı açıklamada, devam eden çatışmalı sürece değinilerek, bunun başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açtığı belirtildi.
“Bizler, Kürt sorununun her zaman demokratik ve barışçıl çözümünü savunduk. Bunda ısrarlıyız. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz. Çatışmasızlık ortamının tesisi ile birlikte çatışmasızlık halinin yaşanan olumsuzluklardan da hareketle tahkim edilmiş bir hale getirilerek güçlendirilmesi, izlenmesi ve toplumsal barışın sağlanabilmesi için tüm tarafların içtenlikli, etkin programlar geliştirmesi gerekmektedir.”
Açıklamanın sonunda ise “İnsan eliyle gerçekleştiği için önlenebilir olan Türkiye ve dünyadaki bu kötücül sürecin son bulması ve barışçıl, demokratik, insan haklarına dayalı bir ortak yaşam idealini geliştirmek için çok daha fazla çaba göstereceğimiz aşikârdır” denildi.