Demokrasi, vatandaşların devlet ve toplum yönetimine aktif katılımını amaçladığından; doğrudan, temsili, anayasal ve halk gibi farklı biçimler almasına yol açar. Her birini kısaca hatırlatalım.
Doğrudan demokrasi; Antik Atina’da vatandaş olmayan kadınlar, köleler ve plebler dışında kalan askeri eğitimlerini tamamlamış yetişkin erkekler siyasi kararlara katılmaya hakları vardı. Bu demokrasi biçimi artık uygulanmıyor.
Temsili liberal demokrasi; Temsilciler halk tarafından seçilir ve yönetişim işini yürütmekle görevlendirilir. Partiler, seçimler ve parlamento üç sacayağını oluşturur ve sonuç alıcı olabilmesi için yürütme, yargı ve yasama denetleyici mekanizmalar olarak görev görür. Geliştirilmiş kurumlarına rağmen Liberalizmin yarattığı güçlü sınıfsal etkilerden dolayı otoriter rejimlere ve toplumsal krizlere neden olmaktadır.
Temsili demokrasi, egemenliğin halk temsilcileri tarafından kullanıldığı dolaylı bir demokrasidir. Liberal temsili demokrasi, hukukun üstünlüğüne, bireysel politik özgürlüklere ve mülkiyetin korunmasını esas alan temsili bir demokrasidir.
Monitör demokrasisi ile illiberal demokrasi krizdeki liberal demokrasiden türeyen temsili demokrasinin ürettiği modellerdir. Birincisi yeni gelişen bir demokrasi modelidir. Seçimle gelen hükümetin güç odaklarının etkisi altına girmesini engelleme amacıyla çok çeşitli kamu ve özel kurumlar, komisyonlar ve düzenleyici mekanizmalar tarafından sürekli olarak izlendiği yeni bir demokrasi biçimidir. İkincisi, tam tersi denetimden uzak otoriter bir başkana ve güçlü yürütme erkine dayanır.
Halk demokrasisi; gerçek demokrasiyi uygulamak için denen birden fazla modelin adıdır. Atina’dan Fransız devrimine, Paris Komünün ’den Sovyet devrimine ve bugünlerde Çin’in geliştirmeğe çalıştığı ulusal renkleri olan ve tarihsel dönemlere göre farklılık arz eden demokrasidir. Devrimci, Marksist veya sosyalist demokrasi olarak bilinir. Öz yönetimler, özerk bölgeler, işyerinde demokrasi, özgür üreticilerin birliği demokrasisinin üst bir aşamasıyla, sosyalist devrimle gerçekleşir.
Halk demokrasisi liberal temsili demokrasiden kapsam ve içerik bakımından farklıdır. Demokrasinin bu modelinde bir sınıfın devleti ele geçirmesine olanak verilmez. Devleti ve toplumu büyük çoğunluğu oluşturan emekçilerin yönetmesi ilkesine dayanır. Demokrasiyi oluşturan seçim, partiler ve parlamento üçlüsünden partiler tek öncü partiyle sınırlıdır. Politik alanla sınırlı değildir, sosyalist projeleri hayata geçirmek için ekonomik, sosyal ve kültürel alanları kapsar. Meşruiyeti sağlayan halkın özgür iradesi toplumsal değişimin başarılarına endekslidir. İktidar gücünü halk adına kullananların denetimi, yerel özgür birimler aracılığıyla gerçekleşir.
Demokrasideki bu farklılıklar son yüz elli yılın ürünüdür. Tarihi boyunca demokrasi iki antagonist sınıf; aristokrasi ve ezilen sınıfların mücadeleleriyle biçimlenmiştir. Uzun yıllar karanlıklara gömülmüş, yüzyıllarca yok sayılmıştır. ‘Bir insan bir oy’ hakkı, genel seçimler ve özgür iradenin belirlenmesi düşüncesi demokrasiyi yeniden hayata döndüren küçük devrimler olmuştur.
“Halk demokrasisi”, “halk cumhuriyeti” terimleri, Marxistlerin öncülüğünde yapılan devrimlerde ortaya çıktı, demokrasi zaten halkın yönetimi anlamına gelmiyormuş gibi. Ancak, terimin tam tersi anlamda yönetimler oldular. Halkın üzerinde diktatörlük uyguladılar, uyguluyorlar.
Eski Elen’de uygulana “doğrudan demokrasi” ise, toplumun tümünü kapsamıyordu. Biçimini örnek alarak, tüm toplumu kapsayan bir demokrasi uygulamak amacımız olmalıdır.