ÇARE ……ÇARE BİZİZ.
İbrahim Özen arkadaş, sayfanın biriken sorunlarına “ÇARE…ÇARE bulun” dedi, talebinde haklıdır. Çarenin bende değil hepimizde olduğunu bilmem hatırlatmaya gerek var mı? Hep birlikte tartışarak sorunlarımızın ne olduğunu ve çözüm yollarını bulabilirsek ‘Çareyi’ bulmuş olacağız.
Tartışarak çarenin hemen bulunabileceğini de söylemiyorum ama bu demokratik yöntem var olanların içinde en iyisi. O halde paylaşımlarda beliren sorunların gruplandırılmasıyla başlayalım.
Sayfada yapılan yorum ve paylaşımlar; kalitesi, dili, sayısı ve amaçları dikkate alınarak dört grupta toplanabilir. Tartışmalar sonucunda bu sayı artırılır veya azaltılabilir, yenileri de eklenebilir. Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için her bir sorunu yakından açıklamaya çalışayım.
Önce küfürlü ve ayrıştırıcı dil sorunu. Küfürle yapılan yorumlar ilk başlarda fazlaydı, arkadaşların desteği sayesinde önemli ölçüde azalttık. Küfür kullanılmıyor değil hala kullanılıyor ama eskisi kadar değil, çok azaldı. Şu anda en büyük sorun sekter, ayrıştırıcı ve ötekileştirici dil kullanımı.
Bir başka sorunumuz paylaşımların fazlalığı. Kardeş site ve sayfalardan çok sayıda iletiler geliyor, ne yazık ki bunları durduramıyoruz. Facebook’un koyduğu kriterlere bağlı kalarak belli bir sayıda tutmaya çalıştık, bazı arkadaşlar uygulamanın bir tür sansür olduğunu söyleyerek sayfayı terk etti.
Bazen bizim aktif arkadaşlardan da benzer tekrarlar olabiliyor. Aynı haber değişik kişilerden birkaç defa paylaşılabiliyor. Özellikle ölüm duyurularında bu daha sıkça görülebiliyor.
Artış gösteren diğer sorunlarımızdan biri trollerin yaptığı amaçlı yorumlar. Bunlardan en tehlikeli olanı sistemli bir şekilde muhalefete ve sola saldıran yorumlar. Sayfanın demokratik toleranslı tutumunu fırsat bilerek algı yaratmaya çalışılıyor, iktidar korunuyor muhalefetin üstü karabulutlarla örtülüyor şüphe ve kuşku yaratılmaya çalışılıyor. Bu yüzden iki kişiye engel koyduk.
Benzer kara propaganda HDP’ye yapılıyor. En çok saldırıya uğrayan binaları yıkılan, üyeleri katledilen, haksız kayyumlarla seçilmiş başkanları işten çektirilen, kapatılma davası açılan HDP olmasına rağmen, birkaç kişi düzenli bir şekilde iktidar ağzıyla PKK ve HDP’yi yan yana koyarak HDP’nin terörist olduğu algısını yaratmaya çalışıyor. PKK ve HDP’yi biz kendimiz eleştirebiliriz. Ancak anti-demokratik otoriter rejimin anti-Kürd ayrıştırıcı politikalarını haklı gösterecek en küçük bir eleştiriye toleranslı olamayız. İktidardakiler demokrasiyi kullanarak otoriter rejim kurdular, onların trollerine göz yumarsak sayfanın demokratik özgürlükçü niteliği bitirilir.
HDP’nin başını çektiği üçüncü yol ile Sosyalist Güç Birliği yandaşı arkadaşlar arasında sıkça sert polemikler yaşanıyor. Bu iki bloktan biri otoriter rejimden yana ötekisi muhalif değil, her ikisi de demokratik muhalefetin bileşenlerinden oluşuyor, uzlaşmaz birliktelikler olamazlar. Bugün ayrıysalar yarın birleşebilirler veya birlerine yakınlaşmalarını, üst düzeyde birleşmelerini talep edebiliriz. Hiçbir durumda sol bileşenlerin politik hegemonyasını sarsacak iktidar yanlısı ideolojik saldırılara izin veremeyiz. Böylesi politik gerilimin yüksek olduğu dönemeçlerde dil çok önemli. Paylaşımlara engel koymadan tartışmaları serin bir kafayla yapabiliriz.
Paylaşım ve yorumlardaki kalite sorunu sayfamızın karşı karşıya kaldığı kalıcı sorunlardan biri. Aslında İbrahim Özen’le Vahit Azazi arasındaki tartışma en son örneklerinden biri. Her iki arkadaşın yaptığı eleştirileri demokratik açıklık ve berraklıkla değerlendirebilirsek sayfamızı ilerletebiliriz. Sorunlarımızın çözümüne ilişkin öne süreceğimiz çareler de bu netlikte olmasına özen göstermeliyiz.
Okuduğum kadarıyla, İbrahim Vahit’in çok fazla paylaşım yaptığını, biri bitmeden öteki konuyu gündeme getirdiğini, ileri sürdüğü fikirlerin birbiriyle çeliştiğini, tam olarak anlamadığı birden fazla sorunu arkaya sıraladığını, çoğunun kitabi olduğunu ve iyi anlaşılmadığını söyledi. Vahit ise İbrahim’e bugüne kadar neden hiç paylaşım yapmadığını sordu, düşüncelerini açıklamamasının ciddi bir eksiklik olduğunu ve yaptığı istatistiklere göre paylaşımları, toplam yayımlananların ancak %6’sını oluşturduğunu belirtti.
Özetle söylenenler bunlar. İki arkadaşın samimi ve içten eleştirileri aslında sayfanın karşı karşıya kaldığı problemlere ışık tuttu, yanlışlarımızı daha iyi görmemize yardımcı oldu.
Dolayısıyla, Osman Naci Balta arkadaşın tartışılmasını istediği sayfanın çalışma ilkeleri, birkaç noktada şöyle özetlenebilir.
-Paylaşımlarımızın sayısını günde en fazla 2-3’le sınırlı tutalım.
-Bir fikir veya sorun üstüne yapılan yorumlar 25-30’a ulaştığında durduralım.
– Yorumlarımızın açık olmasına, samimi ve içten bir dil kullanmaya ayrı bir dikkat gösterelim.
-Sol bileşenler arasında gerilimi arttıracak bir tarafı kötüleyen, ayrıştırıcı dilden uzak durmanın yollarını bulalım.
-Teorik kitabi bilgileri kendi dilimizle anlatalım ve güncele bağlayarak anlaşılır hale getirelim.
-Birbiriyle çelişen paylaşımları hiç yapmayalım. İyice kavramadığımız görüşleri olgunlaşması için zamana bırakalım.
-Az veya hiç yorum ve paylaşım yapmayan arkadaşların düşüncelerini belirtmelerine fırsat verelim.
-Sayfanın toleranslı çizgisini istismar eden trolleri anında deşifre edelim.
-Doğrulanmayan ve güvenilir kaynaklara dayanmayan haber ve videoları paylaşmayalım.
-Sayfa üyelerinin %80’ninden fazlası pasif ve ilgisiz. Şiir, sanat ve edebiyatla politika ve kültürü dengeleyerek bu insanlarımızı aktif hale getirelim.