Kantinde öğrenilmiş sivil itaatsizlik
Kemal Kılıçdaroğlu sanki üniversiteyi kantinde bitirmiş, siyaset dersinde de sivil itaatsizlik bölümüne evde elektrikler kesildiği için çalışmamış gibi
Tıpkı işçilerin grev hakkı gibi sivil itaatsizlik de sistemi tıkayıp egemen iktidarı zor durumda bırakırsa sonuç verir.
https://m.haberturk.com/yazarlar/oray-egin/3419759-kantinde-ogrenilmis-sivil-itaatsizlik
İmamoğlu’ndan Ali Koç’a: İktidara toz kondurmuyor
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a yanıt veren İmamoğlu, “İktidara toz kondurmamasını camianın takdirine bırakıyorum. Bu dilin saygın Koç Ailesi’ne zarar vermemesi dileğiyle…” dedi.
https://gazetemanifesto.com/2022/imamoglundan-ali-koca-iktidara-toz-kondurmuyor-490613/
Saray rejimi mi düzen mi?
Faşizm, gericilik, muhafazakarlık, liberalizm, sosyal demokrasi… Kapitalizmin ideolojileri olarak karşımızda duruyor. Sosyalizm, bir siyasal sistem olarak anti-kapitalizmle tanımlanan tek sistemdir! Solun işi, kapitalizmin yeniden üretimine ortak olmak değil, kapitalizmi yıkmak için mücadeledir.
https://gazetemanifesto.com/2022/basyazi-saray-rejimi-mi-duzen-mi-490179/
Peker’in hesabı, toplumun borcu
Muktedirin (itibar, ikram, hibe, sadaka, bağış) vererek elde ettiği güç, (hakları, özgürlükleri, kazanımları) gaspederek elde ettiği güçten daha etkilidir. Çünkü en etkin şekilde itaat yoluyla ödenen bazı toplumsal borçlar yaratır.
Yunan tarihçi ve biyografi yazarı Plutharkos, anlatıyor:
“Saraydaki karışıklık arasında kaçışanlar Kral Hsayarsa’nın büyük bir heykelini devirmişlerdi. İskender bunu görünce önünde durdu, şöyle dedi:
-Seni Grekler’e karşı giriştiğin savaştan dolayı ceza olarak yerde mi bırakalım, yoksa, başka zamanlarda gösterdiğin yücelikten, cesaretten dolayı ayağa mı kaldıralım?”
Şimdi bu ülkenin bazı demokratları, bir kısım solcuları, sosyalistleri de soruyor kendine: Biz bu Sedat Peker’i ne yapalım?
https://www.gazeteduvar.com.tr/pekerin-hesabi-toplumun-borcu-makale-1563444
Eskinin en fenası “yavşak” masum kaldı
Siyasette polemikler, sert tartışmalar, hatta argoya kaçan aşırı sataşmalar elbette yeni değil.
Siyasi tarihimizde içi hakaret kelimeleri ile dolu pek çok tartışma yaşandı.
https://www.korkusuz.com.tr/eskinin-en-fenasi-yavsak-simdi-masum-kaldi.html
“Demokrasi”nin sınıfı
Biz bu yazıda bu çelişkiye işaret etmeyi ve sadece patronların değil, muhalefette yer alan çeşitli “sol” partilerin sergilediği soyut bir “demokrasi” talebinin politik anlamı üzerinde durmayı amaçlıyoruz.
Demokrasi işçinin ekmeğidir, demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz.” deniyor. Oysa bu görüş doğru değil. Zira bu görüşü savunanlar ancak “demokratik” bir toplumda emeğin hakları için mücadele edebileceğini varsayıyor. Buradan vardıkları sonuç ise gerekirse anayasa ve hukuku savunan bazı burjuva kesimlerle sınıf işbirliği yapılabileceği. Oysa bu görüş, hele günümüz kapitalizmi koşullarında, hiç de gerçekçi değil.
işçi sınıfı yoğun baskı rejimleri, istibdad koşulları altında da mücadele ediyor, kazanımlar elde edebiliyor. Hatta “demokratik” talepleri asıl ancak mücadele ettiklerinde gerçekleşebiliyor.