Daha henüz az sayıda karinelerinden hareketle altında tarihimizin en tiksindirici ve utanç verici pislik, kötülük ağının yattığı anlaşılan bu örtüyü kaldırdığında Erdoğan, bu feci manzaranın birinci dereceden sorumlusu olduğunu da itiraf etmek zorundadır. Ne Süleyman Soylu ekibinin ne Pelikancıların üzerine atılarak kendi paçasını, partisini ve hükümetini kurtarabileceği bir ağır suç ve rezillik yumağı olacak ortada. O nedenle “ya hep beraber ya da hiçbirimiz” diyerek bu badireyi atlatmayı denemekten başka çaresi yoktur.
https://birikimdergisi.com/haftalik/10615/pandoranin-kutusu-acildi
O dönemde Kürt illerinde, yer yer çeteleşmeye varan, merkezi olmayan birtakım oluşumlar gözlemledik. Ama birden bire, yer yer lumpen tutumlar içeren yapılanmalar ve bunların yol kesme, insanları alıkoyma gibi hareketleri ortaya çıktı. Barış sürecinde tüm meselelerin yerelden merkeze kadar her aşamada geniş bir biçimde tartışılması gerekirken, çözüm süreci orada yol kesme, öbür yerde falancanın alıkonması gibi meselelerle anılmaya başlandı.
“Bir gün tüm gerçekler ortaya çıktığında Türkiye asıl şoku o zaman yaşayacak ve maalesef bu hükümete destek vermiş olanlar büyük mahcubiyet duyacaklar. Yaşayıp hep birlikte göreceğiz”
Öyleyse, erken seçim talep etmek yerine, Rejimde ortaya çıkan istikrarsızlığı, iç kavgayı, Rejimin zayıflamaya devam etmesini kendi sürecine bırakarak zamanı hem seçimlerin koşullarına hem de ertesi gün olabileceklere yönelik hazırlıkları yapmak için değerlendirmek daha doğru olmaz mı? Eğer CHP, büyük ve sert sözler ederek ama pratikte hiçbir şey yapmadan beklemeye devam edecekse, hızla başka seçenekler aramaya başlamak gerekmez mi?
Mehmet Aksoy: ”Mezar taşları aslında ölenler için değil, kalanlara bir şey anlatmak için yapılır. Balaban nasıl bir insandı ve dünyaya ne bıraktı? İnsan dünyaya para, pul, mal, mülk bırakmıyor. Bunlar çok geçerli şeyler değil. Asıl onu var eden şeyler neydi? Geliyoruz, ölüyoruz, gidiyoruz, geriye ne bırakıyoruz? Aslında insan olmak nedir sorusunu sormak gerekiyor burada. İnsanlığa ne bırakıyoruz? Mezar taşları bunun için yapılır.”
Anadolu’nun Afgan çobanları: Savaştan kaçıyor, başlık parası peşinde koşuyorlar. Türkiye’deki Afgan çobanların hikayesi, aynı zamanda can çekişmekte olan Türkiye tarım ve hayvancılığının hikâyesi…
Türkİye’de Okullar Neden ve Nasıl Açılmalı? Tartışılması gereken şey okulların açılıp açılmaması değil, okulların yüz yüze eğitime açılması ve çocukların ev hapsinin sonlandırılması için gereken düzenlemelerin en kısa sürede nasıl yapılacağıdır.
https://okullariacalim.org/dokuman/pandemi-kosullarinda-egitim-gercekleri-raporu.pdf
İbrahim Balaban (1921 – 9 Haziran 2019) – Nâzım Hikmet – Balaban’ın Bahar Tablosu Üstüne
https://www.cafrande.org/nazim-hikmetin-uzerine-siir-yazdigi-uc-ibrahim-balaban-tablosu/
Karl Marx, Ömer Paşa’dan “devşirme ve devrimci” diye söz eder. 22 yaşında Avusturya ordusundaki genç bir teğmenin, Mihaylo Latas’ın sonunda Ömer Lütfü Paşa olup Türk ordusunun başkomutanlığına yükselmesi…
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/hayatini-secen-komutan-omer-lutfu-pasa-299998
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
Tanıl Bora’nın Hasan Âli Yücel biyografisi – Mesela, sağın anti-Kemalizm’inin, Kemalizm’i tanımlayışının, olmazsa olmazlarından birinin “toplum mühendisliği” mefhumu olduğu, malûm. Bu mefhum karşısındaki teyakkuz, –yurtta ve cihanda sağ iktidarların kendi devasa toplum mühendisliği icraatları yürütüyor olmalarındaki riyakârlık, ayrı bahis–, her türlü toplumu değiştirme iddiasına, özlemine, çabasına karşı bekçilik ediyor.
Sabahattin Eyüboğlu, Melih Cevdet, Vedat Günyol, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Orhan Veli, Ataç, Necip Fazıl, Tonguç, Can Yücel, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Pertev Naili ve daha niceleri dinamik bir tarzda, eş anlı bir biçimde o vak’aların, ilişkilerin içine nasıl düştü, düşürüldü, düşürülüyor peki?
https://t24.com.tr/k24/yazi/hasan-ali-yucel-biyogromanina-dair-akla-ilk-dusenler,3071
Türkiye’de sosyalist hareketin halk bilgesi şahsiyetlerinden Hamdoş (Hamdi Doğan), 1960’lardaki Türkiye İşçi Partisi örgütlenmesinde sosyalist terzilerden özellikle bahseder. Sadece Antep’te, başta Terzi Müslüm (Durmaz), 24 terzinin adını anar.
https://birikimdergisi.com/haftalik/10623/uc-terzi
Ayşe Nur Zarakolu’na (Sarısözen) yakışacak en uygun tanımlama “fedailik” bence. O bir insan hakları fedaisi idi. Eli silâha değmedi, ama silahın yapamadığını yapmayı başardı zor zamanlarda.
https://yeniyasamgazetesi2.com/selam-olsun-vicdanlilara-selam-olsun-direnenlere/
Mesele teslim olmamakta – Herkese nasip olmayacak bir yaşam öyküsü değil mi? Asker, sosyalist, kimilerine göre ‘terörist’, gazeteci ve öğretim üyesi. Bütün bunların üstüne bir de hep genç kalabilmenin sihri!