Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tahliyesine yönelik verdiği kararın ardından ilk kez hâkim karşısına çıkan Selahattin Demirtaş mahkeme heyetine, “İktidar uğruna kendinizi feda etmeyin. Mecliste yargı komisyonuna çağrılacaksınız. Hakkınızdaki dosyalarımızı sonraki parlamento size soracak. And olsun, hukuk önünde bana yaptığınız her şeyin hesabını soracağım. İktidar kaybedecek, ülke düzelecek ama bazıları hukuk önünde hesap verecek. 142 yıl mı ceza verecekseniz? 141 yıl verirseniz hatırım kalır.”
KATLİAMIN 43.YILI – 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesinden çıkan öğrencilere Beyazıt Meydanı’nda bombalı saldırı ve hemen sonrasındaki silahlı saldırı sonucu yedi öğrenci yaşamını yitirdi 50’ye yakın öğrenci yaralandı. Katliam davası cezasızlıkla sonuçlandı.
Yunanistan sokaklarında neler oluyor? Üniversitelerde KKE’ye bağlı “Yunanistan Komünist Gençlik” örgütü, diğer öğrenci kitleleriyle ortak hareket ederken birçok sendika katılımla sınırlı kalmadı ve gösterilere çağrılar da yaptı.
https://www.evrensel.net/haber/428161/yunanistan-sokaklarinda-neler-oluyor
“Marksizm ve Hukuk” – Ve dönemin Almanyası’nın önemli hukuk fakültelerinde eğitim almış daha sonra doktorasını felsefe alanında yapmış ve aslında hukuktan kaçmış biri Marx.
https://www.hukukpolitik.com.tr/2020/01/30/marksizm-ve-hukuk-i/
https://www.hukukpolitik.com.tr/2020/02/02/marksizm-ve-hukuk-ii/
Halit Çelenk anlatıyor: Koğuşun kaatil ağası dedi ki: “Bana bak, adam [Süleyman Ege] kitaptan otuz yıl ceza almış”… [63 yıl önce Ankara’da Son Havadis gazetesinden tanıdığım, daha sonra Bilim ve Sosyalizm yayınları sahibi Süleyman Ege yoldaşa uzun yıllar ötesinden selamlarımı iletiyorum. -C.Ç.-]
https://www.hukukpolitik.com.tr/2019/04/11/halit-celenk-ile-birgun-suleyman-ege-ilhan-erdost/
Kürt Hâkim Faik Bucak’ın Yaşamı – O tarihten sonra, babamla Faik Bucak arasında unutulmaz bir dostluk kurulur. Faik Bey, şikâyet üzerine buradan 1954 yılında Kozan’a atandıktan sonra da sık sık Sarız’a gelerek babamla birlikte dost sohbetlerine katılırlar. … Ve bu unutulmaz dostluk, yöremizde “Kürt hâkim” olarak ünlenen Faik Bey’in 1966’da katledilmesine kadar devam eder…
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-kurt-hakim-faik-bucak-11346
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
Marksizm ve Hukuk – Yevgeni Paşukanis – Bu dönemde Sovyet hukuk uygulaması ve kuramına, önemli temsilcileri Stučka, Kursky, Krylenko, Akulov ve Pašukanis olan -daha sonradan “revizyonist” olarak suçlanan- “meta mübadelesi okulu” olarak adlandırılabilecek bir akım damgasını vurmuştur. (Yevgeni Pašukanis, Komünist Akademi’deki görevi, Adalet Komiseri yardımcılığı ve yazdığı Genel Hukuk Teorisi ve Marksizm adlı kitabıyla, bu okulun en etkili üyesi olmuştur.)
https://www.hukukpolitik.com.tr/2016/06/03/evgeny-b-pasukanisgenel-hukuk-teorisi-marksizm/
[Ali Erten yoldaş, Yılmaz Özdil’in Fosforlu Cevriye başlıklı yazısının kendisini müthiş duygulandırdığını belirtti. Zafer Toprak’ın önceki gün verdiğimiz Türkiye İşçi Partisi kongreleri, Kürt sorunu ve İngiliz tarihçi Eric Hobsbawm başlıklı yazısının önemine bir kez daha dikkati çekti. – Sevgili Ali’ye çok teşekkür ediyorum. – C.Ç.- ]
https://www.info-turk.be/TIP-KurtSorunu.pdf
[Değerli bir bilim adamı olan Profesör Hakan Ertin’i genç yaşta birdenbire kaybettik. Ben henüz edinip okuma fırsatı bulamadım ama İthaki yayınları arasında çıkan Hekimin Filozof Hali başlıklı kitabın ve bu kitaptaki Marksist Bir Perspektiften Tababetin Özüne Yabancılaşması yazısının çok önemli olduğu anlaşılıyor. Ertin, etik kurallara ve bir yemine bağlı olan hekimlerin ve hastanelerden bazı örneklerin hem hastaya hem de kendilerine yabancılaşarak bir çeşit şirket haline geldiğini, hastalarınsa müşteri kategorisine alındığına işaret etmektedir. Ertin’e göre tababet, hastaları iyileştirmekten ziyade para kazanmak, şöhret kazanmak, nüfuz kazanmak ve daha çok para kazanmayı amaç edinir hale gelmiştir. Ertin, Marx’ın işçi-fabrika-işveren için geliştirdiği yorumu hasta-doktor-hastane modeline uygun olarak yorumluyor. Piyasada kabul gören kolesterol ve tansiyon üst limit sınırlarıyla da ilaç pazarıyla olan suç ortaklığı çerçevesinde oynanmaktadır. 20 yıl önce kolesterol referans aralığı için üst limit 260mg/dl olarak kabul edilirken şimdilerde 200 mg/dl’lere çekilmiş, aynı durumu arteriyel tansiyon üst limit değerlerinde de gözlemlemek mümkündür. Haliyle kolesterol düşürücü olarak piyasaya sunulan Mevacor ve Lipitor ilaçlarında rekor düzeyde bir satış patlaması gerçekleşmiştir. Tüm tıp tarihi boyunca hasta olanı hastalığından arındırmak ve sağaltmak olan temel amaç yerini dinginsiz bir kâr hedefine bırakmış durumdadır. Ertin’in vurguladığı önemli husus, hastalıkların ticarileştirildiği, gereksiz yere röntgen, tahlil ve benzeri uygulamaların hastaya fatura edilmesiyle ortaya çıkan etik sorundur. Normallikle hastalık durumu arasındaki sınırın giderek silikleştiğine de vurgu yapan Ertin, daha fazla ilaç satmak için, müdahale için belirlenen sınırların aşağıya çekildiğine işaret etmektedir. Ertin’in yazısının aklımıza getirdiği soru ise, tıptaki bu denli ticarileşmenin birey açısından sorgulanmasıyla oluşabilecek güvensizlik boyutunun ne dereceye geleceğidir. Prof. Ertin’in yakınlarına ve öğrencilerine başsağlığı diliyorum. -C.Ç.-]
http://blog.ulubat.org/index.php/genel/bolum-2-tip-temali-yeni-3-kitap-onerisi/
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/749052
http://dfa.dfd.org.tr/dergi/haziran-2019-cilt-2-sayi-3_12_tr.pdf
‘Yüzyılın 100 Şairi’
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/dogan-hizlan/yuzyilin-100-sairi-sorusturmasi-uzerine-41760027