Bu dünyada da öte dünyada da kadınların yerleri hep kenarda, kıyıda. Hele bazı camilerde kadınlar için ayrılan yerler, ayakkabılardan bir önce. Kadın imam gördüklerinde akıllarına başka şeyler gelecek olanlar lütfen cami dışına! Bilim ‘adamı’ nasıl birkaç yıl içinde bilim ‘insanı’ olduysa, din ‘adamları’da bir gün din ‘insanı’ olacak elbette.
https://www.birgun.net/haber/din-ve-devlet-isleri-aynidir-ikisinde-de-kadinlar-yoktur-324690
Hıfzıssıhha Enstitüsü yeniden açılsın. 1940’ta Çin’e kolera, Yunanistan ve Suriye gibi komşu ülkelere de tetanos ve tifüs aşılarının ihraç edildiği bilinmektedir. Enstitü kapatıldığında, tifo, dizanteri, kolera, veba, meningokok, stafilokok, boğmaca, brusella, oral BCG, intradermal BCG, difteri, tetanos, kızıl, alüminyum presipiteli karma aşılar, lekeli humma, kuduz, çiçek ve grip aşıları üretilmekteydi.”
AtlasGlobal çalışanlarının örgütlendiği Umut-Sen’in yöneticilerinden Sena Çakır, Turizm Bakanına vee şirketin patronuna seslenerek, “Kapılarınızda gerekirse çadır kuracağız ve o parayı alacağız” diyor:
El Cordobes’ten farkı, ilahlara karşı durmayı da göze almasıdır. Düzen dışına çıkmış, yok edilmiştir. Napoli’den canını zor kurtarır. 1994’te FIFA’dan kurtulamaz. Bir omuzunda Che, çapraz baldırında Fidel… böyle karşı durur zamana, devrana. “Sihirbaz olma, sihir ol” denmiştir Görkemli Kaybedenler’de. Sihir oldu Maradona.
https://www.gazeteduvar.com.tr/gorkemli-kaybedenlerden-maradona-makale-1505855
El Diego’nun kötü alışkanlıklarını, yaşama biçimini sevimli göstermeye çalışmak elbette saçmalık olur. Güle güle oyunun gerçek zamanlarının son kahramanı; güneyli dostlarımız Comandante’ye, Galeano’ya, Neruda’ya selam söyle, selam söyle Marcos’a, Fidel’e. Güle güle yaramaz çocuk.
https://www.birgun.net/haber/nahif-oyunun-son-peygamberi-324710
AKP-MHP blokuna dayalı iktidar, siyasal ömrünü uzatabilmek için daha baskıcı bir yola mı sapacak, yoksa taktiksel bir geri çekilişle siyasal ve toplumsal gerilimi düşürecek bir tutum mu sergileyecek?
https://www.birgun.net/haber/akp-ve-mhp-nin-olumcul-dansi-324701
Hitler’e yazdığı bir mektupta söyledikleri ise utanılasıdır: “Ah! Führer’im, siz bizim insanlarımızın ihtiyaç duyduğu kurtarıcısınız. Azim ve şeref! Yeni bir ruhun hocası ve öncü savaşçısı.”
https://www.birgun.net/haber/olanaklarin-cengaveri-olmaya-ovgu-324687
Kazım Öz ile başlayarak bütün Kürt filmlerini takip etmeyi sürdürdüm. Kürt sinemacılarını bu anlamda kutluyorum. Hikayeler biriktirip bağımsız işlerle bunu perdeye döktüler. Türkiye’de yılda 45-50 film çekiliyor ve bunların yaklaşık 12 tanesi ulusal film festivalleri için seçiliyor. Dikkat çekici olan bu 12 filmin 6-7 tanesinin Kürt sinemacılara ait olması.
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-nur-surer-devletin-topladiklari-sanatci-degil-7497
Yargısını şöyle dillendirmişti Fethi Naci: “Adalet Ağaoğlu’nun romanına umutla başlamıştım, iyi bir şeyler bulacağıma güveniyordum. Sonuç düş kırıklığı oldu. Tanıklığa, belgelemeye aklını fazla takmasaydı, bilgiler özetlemekten başka bir işe yaramayan gereksiz kişilere yer vermeseydi, Aysel’in kişisel dramını romanın temel sorunu olarak işleseydi belki de anlatmak istediği dönemi daha iyi anlatırdı. Aysel demek -bir bakıma- o dönem demek değil mi?”
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/nesnel-belge-ani-nasil-yazinsallasir-1794490
Şimdi bu Bolivyalı kadınlar, yani sadece çalışanlar değil, mücadele edenler, ‘Depatriarkalizasyon-Erkek egemenliğini ortadan kaldırma bakanlığını’ almışlar. Bundan sonrasını, artık erkekler düşünsün… Kadınların elinde dinamit lokumu ve yanan bir fitilde hızla ilerleyen bir ateş havada….
https://www.gazeteduvar.com.tr/erkek-egemenligini-ortadan-kaldirma-bakanligi-makale-1505833
Sat satabildiğini Katar’a. Hep Katar satın almıyor, Türkiye de Katar’dan satın alıyor, “hediye” denilen, 500 milyon dolarlık uçak!.. Bu “mutlu anlaşma” sonrasında TFF Başkanı Nihat Özdemir sürprizi patlatıyor: “Bu yıl Süper Lig kupa finalinin Katar’da oynanmasını istiyoruz!..”
https://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/icimiz-disimiz-katar,28866
Veli Saçılık – Esnaf batıyor
https://twitter.com/velisacilik?lang=en
https://twitter.com/velisacilik/status/1332735847377068034
Henrik Ibsen: sane, progressive, rational, formal. On the other, August Strindberg: neurotic, reactionary, religious, fragmented. For his part, Strindberg attacked the “swinery” of A Doll’s House and claimed in 1892 that his 10-year war against Ibsen “cost me my wife, children, fortune and career”.
https://www.theguardian.com/stage/2003/feb/15/theatre.artsfeatures
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
“Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır…” sözüyle başlayan ve biten destan, “Onlar” adlı Başlangıç bölümü ve sekiz baptan oluşmaktadır.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/genco-erkalin-goruntulu-yorumuyla-kuvayi-milliye-1794745
ENTERNASYONAL KÖŞELERDEN BİR DEMET