Zaman devrimci işçi önderlerini çağırıyor. İşçinin işinden edildiği, ayrım yapılmaksızın işin güvencesizleştirildiği, ücretten korumaya her türlü sosyal kazanıma göz dikildiği zamanlar, -tarihi tecrübelerle de sabittir ki- sendika aristokratlarını değil, devrimci işçi önderlerini çağıran zamanlardır.
https://www.birgun.net/haber/zaman-devrimci-isci-onderlerini-cagiriyor-323414
Bakla kazığı terimi anlaşılan bir “mafya jargonu“. “Kafa koparmak“, “etek giydirmek” gibi terimlerden biri… Bakla kazığı demeseydi de söyledikleri yenilir yutulur cümleler değildi. “Gafil… Bahçeli’nin koç yumurtası bile olamazsın (Terbiyeli adam. T.şak dememek için koç yumurtası diyor)
https://t24.com.tr/yazarlar/aydin-engin/ne-biat-ne-itaat-ne-ram,28757
Muhalefet liderleri, “Vallahi de billahi de birlikte anayasa çalışması yapmadık” diyerek defansa çekilmek yerine, “Ne yazık ki böyle bir çalışma yapmadık ama görevimizi savsakladığımız için halkımızdan özür dileriz, tez zamanda toplanıp yapacağız” diyebilselerdi meydan mafyacılara, Susurlukçulara kalmazdı.
https://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/devleti-mafya-mi-teslim-aliyor,28756
Muhalefet için tek yol var: Genel geçer siyaset anlayışını artık bir tarafa bırakmak ve bütün demokrasi güçlerini, toplumu güçlü bir liderlik altında toplamak, ciddi bir demokrasi ve hukuk mücadelesi başlatmak dahası ülkeyi bir seçime zorlamak. Bu yapılmadığı takdirde korkarım ki mafya hukuku ülkede genel geçer kural haline gelecek
http://www.diken.com.tr/erdoganin-onunde-iki-turkiyenin-onunde-tek-yol-var/
There is no excuse for inaction. Act fast, act now, act decisively. A laissez-faire attitude to the virus – not using the full range of tools available – leads to death, suffering and hurts livelihoods and economies. It’s not a choice between lives or livelihoods. The quickest way to open up economies is to defeat the virus.
https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019
[1961 Mülkiye girişli sınıf arkadaşım Sinan Durakoğlu aşağıdaki bağlantıyı gönderdi. – C.Ç. ]
[1961 Mülkiye girişli, daha sonra Tıp Fakültesini bitiren doktor arkadaşım Cengiz Büker bana şu iletiyi yolladı: “Toplumsal ve/veya sınıfsal açıdan, işin içinde büyük bir sömürü var. İnsanları can korkusuyla terörize ederek ellerinde olan üç beş kuruşu da tırtıklamak için güzel bir yöntem. Ama elbette yeni birşey değil; en başta tüm ilâç sektörü böyle işliyor, bunu biliyoruz. Bu kez bu aşının insan türünü değiştirip kontrol edilebilir / yönlendirilebilir duruma getirmek için genleri etkilemeye ya da insan nüfusunu denetlemeye yönelik ögeler taşıdığı yönünde kuşkular var. Peki, doktorlar uyuyor mu? Doktorlar, tıbbı betiklerden ve yayınlardan öğrenirler. Dolayısıyla yayınlara bağımlıdırlar. Deneme olanakları hiç olmadığından, inanmayı ya da inanmamayı seçmekte özgür değillerdir, (maalesef); onlar sunulanı uygulamakla yükümlüdürler; tüketime katkı yapan ögeler olarak, eleştirme özgürlükleri, bence, çok kısıtlıdır.” Doktor Büker’e katkısı için teşekkür ediyorum. – C.Ç. -]
Aşının ve ilacın patenti olmamalı. İlaç ve aşı tekellerinin sağlığımızı rehin almalarına dur diyebilmenin zamanı geldi. COVID-19 aşı patent dayatması pandemi sürecinde bir insanlık suçudur. İnsanlık suçlarında ise zaman aşımı olmaz.
https://www.evrensel.net/yazi/87562/asida-patent-insanlik-sucu
Damat bile olsa, son tahlilde Saray’ın kendisine rağmen yaptığı bir atamayı sindirememiş, istifa etmiştir. Egemenliğini bir devrimle padişahtan koparıp alarak milletleşen bir toplum, egemenliğini elbette yüz yıl sonra reislere teslim etmeyecektir.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/tek-adam-devleti-1792062
Keman çalan çocuğun hayatını çaldılar. Katili dışarı salan mahkemelerin Adalet Bakanı, “hukuka geri dönüyoruz” dedi ve tetiği çekene beraat verdi.
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-keman-calan-cocugun-hayatini-caldilar-7103
Hapisteyken, askeriyenin iş makineleriyle duvar yıkarak yürüttüğü operasyonda kolu koparıldıktan, koparılan kolu çöpe atıldıktan, çöpe atılmış kolu köpeğin ağzında bulunduktan sonra, işinden kararnameyle ihraç edildikten sonra, itiraz edip hakkını aradığında yakın mesafeden plastik mermi yağmuruna tutulup işkence edildikten, yerlerde sürüklendikten sonra hak-adalet mücadelesinden vazgeçmeyen Veli Saçılık’ın bankadaki parasına haciz kondu.
https://www.gazeteduvar.com.tr/hizlandirilmis-devlet-dersi-onu-bilemeyiz-makale-1504860
Hafta sonunda Çin’in liderliğinde, “dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması” imzalandı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ergin-yildizoglu/abd-hegemonyasi-artik-geride-kaldi-1792056
22 yaşında Avusturya ordusundaki genç bir teğmenin, Mihaylo Latas’ın sonunda Ömer Paşa olup Türk ordusunun başkomutanlığına yükselmesi… Ömer Paşa, hayatını yeni baştan seçen cesur bir insan, büyük bir devrimci komutandır.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/hayatini-secen-komutan-omer-lutfu-pasa-299998
https://www.karar.com/yazarlar/besir-ayvazoglu/nazim-hikmetin-dedeleri-10665
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/nazimin-gen-haritasi-39227310
https://www.facebook.com/TarihiOlaylarveFotograflar/posts/1795489933910065/
https://iletisim.com.tr/Images/UserFiles/Documents/Gallery/omer-pasa.pdf
https://independent.academia.edu/CAVLICULFAZ
1979’da Ecevit iktidarı ve parlamento-dışı sosyalistler, sermayenin Türkiye üzerinde IMF yoluyla yürüttüğü tahakküm tasarımına karşı direnirken “Türkiye solu”nun parçaları idiler; 12 Eylül darbesiyle yenik düştüler.
https://sol.org.tr/yazar/trumpin-yenilgisi-ve-yeni-fasizm-19154
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Murat Sabuncu ve diğerleri v. Türkiye kararı: “Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin tutuklanması, özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğü ihlalidir.”
İçinizde Don Quijote’nin hevesi, gönlünüzde Kolomb’un merakı, bilincinizde Spinoza’nın ışığı olmalı.
Fısıldamalısınız şu sözünü herkese: “…kimse sırf kulaktan dolma bilgiyle bilinç sahibi olamaz.”
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sesinde-yalniz-1790718
O akşam Foça’da, denizin kıyıya bıraktığı dalga sesiyle masamızdan yükselen kahkahalar birleşiyordu, Bedel ödemiş bir kuşağın yeri geldiğinde yaşanmış onca acıya rağmen ayakta kalma direnci gözlerde yanıp sönüyordu.
https://www.birgun.net/haber/bir-yaz-aksamindan-kalan-323415
Mahpuslar yatmış, işkence tezgahlarından geçmiş, sürgünler yemiş, ‘Fedailer Mangası’ diye adlandırılan, 40 Kuşağı bir şairden söz ediyorum. Enver Gökçe’den.
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-zaman-gecer-zaman-zindan-icinde-7111